11 Ekim 2016 Salı

Sandıktan ‘proje iktidarlar’ krizi...- ŞÜKRAN SONER

ABD başkanlık seçimine ay kala, yeni dünya düzeni sömürü çarklarının işleyişi jandarmalığında; hâlâ liderliğini ayakta tutması beklenen süper gücünün İktidar erklerinin yürütülebilmesi adına, medyatik, etkin siyasi ataklar peş peşe sahneye konuluyor.. Finale kalabileceğine bile şans tanınmayan, dünya çapında verebileceği zararlar kadar ülke için toplumsal dengeleri derin çatışmacılığa sürüklemesinden kaygı duyulan Trump’ın seçilememesi yolunda ABD’nin, rejiminin güvencesi sayılan kurumları, sivil örgütlenmelerinin, göreceli sol demokratik, sanatçı çıkışlarının boşa çıkması, ana akım medyasının güçlü kampanyalarının yetmeyeceği gerçeği panik atak etkisi yaratmışa benziyor.. 

İki adayın ikinci buluşmasının sonuçlarının da Clinton’un şansının yükseldiğini göstermesi yeterli güvence sayılamıyor. ABD seçimlerinde örneği görülmemiş biçimde kendi partisinin etkin siyasi liderleriyle de aleyhte kampanyalara, yıllardır vergilerini ödemediğinin şimdi kullanılması gibi seçmeni sarsacak kampanyalarla rejimin geleceği adına “kötünün iyisi” kabul edilen Clinton’un liderliği projesinin güvencesinin sağlanması yolunda yürünüyor. Olmadı Cumhuriyetçilerin son dakika operasyonu ile aday değiştirmesinden bile söz açılıyor. 
Trump’ın Cumhuriyetçilerin adayı olarak ABD İktidarları için bugüne kadar tehdit olarak algılanmayan her türden alt kimlik, ırk, din ayırımcılıkları, göçmen sorunları, ötekileştirme, yabancı düşmanlığı üzerinden elde etiği seçim kampanyası başarıları.. İnsanlığı, dünyayı, sandık oyunları başarılarına odaklanmış demokratik rejimlerin gelecekleri için fazlasıyla ürkütüyor.. Laf aramızda; “ABD’nin 11 Eylül’ü terör travması ile üretilmiş Bush projesinden, terörle savaşı kendi topraklarında yapma, yoksul güney dünyasına demokrasi ihracı..” tezlerinde uyanmak, paniğe kapılmak gerekiyordu. ABD’nin kendi iç denetim çarkları içinde, Obama projesi ile alternatif üretilmesi, dünyaya pazarlanması ile zaman kazanıldı..
***
Yoksul güney dünyasını diktatörlüklerden kurtarma adına, ırklar, dinler, mezhepler üzerinden iç savaşlar bataklığına sürükleme, seçim sandığının kullanıldığı çağın yeni otoriter rejimlerinin, diktatörlüklerinin yaratılmasına yol açan gelişmeler, yaşanan sıcak siyasal çatışmaların içinde atlandı.. Sovyetler’in, Çin’in diktatör ama ideolojide emekten yana paylaşımcı, Marksizmden esinlenmiş yönetim modellerinin içinden çıkan yeni otoriter devletler, rejimlerin sandığı getirmiş gibi vitrinleri, insan hakları, demokrasi, yeni otoriterleşme düzenleri, hele de paylaşımda götürdükleri algılanamadı.
 
Uluslararası küreselleşen çok uluslu şirket çıkarları adına en çok da dünya çapında milyarlarla emekçi, işçi sınıfı için kutsanan serbest rekabet adına sosyal damping kutsandı. Uluslararası insan hakları, hukuk devleti düzeni, ILO çalışma sözleşmeleri, sosyal devletin vazgeçilmezleri sendikal haklar, insandan, emekten yana tüm demokratik güç odağı örgütlenmelerin tüketilmesine önce yoksul güney sonra da zengin kuzey dünyasında seyirci kalındı.. Almanya’da Nazi kökenli büyük tersane işvereninin Türkiye’den alınmış ucuz işçilere, “sendikayı ne yapacaksınız size cami verelim..” önerisi alkışlandı. Çin, Rusya, İran, Pakistan, Hindistan, Güney Kore, Tayvan.. yeniden sanayileşmeler ile güçlenen ekonomileri de içinde, akıl almaz emek sömürüsü, sosyal damping kutsandı. Daha 1970-80’li yıllarda dünyanın güçlü sermayelerinin yeni dev sorununun, kutsanan serbest rekabet adına, dibe indirilen işçi çalışma yaşam koşullarında rüşvete ödenen payların, hem de DünyaBANKASI verileri ile işçiliğin 7.5 katına çıkmış olması umursanmadı. 

Yoksul güney dünyasını paramparça ırklar, dinler, mezhepler üzerinden kanlı iç savaşlar bataklığına çeken ötekileştirmeler, önceleri zengin kuzeyin eliyle yoksul güneyi dağıtmaya yönelik desteklenen terör örgütlenmelerinin güçlenerek tersine tepen silahlara dönüşmesini getirdi.. Kuralsız düzenin kuralsız savaşlarında zengin kuzey dünyası düzenlerini de ister otoriter, ister demokratik rejimler vitrinlerinde tehdit eden terör örgütlenmeleri, en altta kalanların patlamaları refleksinde pıtrak gibi üreyip dünyaya yayıldılar.. Şimdilerde arapsaçı sorunların çözüm arayışlarında, evrensel insan hakları, hukuk devleti düzenleri, demokrasi arayışları.. sil baştan yaşamsal değerlerde..

Şükran Soner
CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder