Trump’ın seçilmesi batı basınında sürpriz yaratmışa benziyor, öyle ki haftalık yayınlarda kapaktaki zafer kazanmış Hillary Clinton fotoğrafını değiştirmekte zorlandılar. Newsweek bazı yerlerde Clintonlı dağıtıldı.
Oysa aylar öncesinden Trump’ın seçilebileceğini yazmıştık ve bunu ABD tekelleri ve devlet mekanizması hakkında yeterli veriye sahip olmamakla birlikte şu naif düşüncelere dayandırmıştık.
19. Yüzyılın sonundan itibaren bütün ABD başkanları halk tarafından değil, ABD tekelci sermayesinin çıkarları ve stratejisine göre belirlenmişti. Belki bu karar bazı çelişkileri barındırıyordu ama kimin başkan olacağı tekeller tarafından bir ağırlıkla belirleniyordu. Son olarak Obama da böyle seçildi.
Bu seçimde yine halkın rolü çok sınırlıydı ama farkı yaratan sermaye sınıfının ve devletin derinden bölünmesi oldu. Tıpkı Brexit’de olduğu gibi.
Clinton’ın hatırı sayılır bir sermaye desteği vardı, zaten gizli değildi, destekçilerin bağışları sayfa sayfa yayınlandı.
Trump’ın ise boş olmadığını, tekellerin bir kısmı ve ABD “derin devleti” tarafından desteklendiğini ise seçim döneminde Hillary’nin devlet sırlarını kişisel e-postasından açık ettiği ile ilgili FBI soruşturmasından tahmin ettik.
Bu mahkumiyete kadar gitmedi ama o kadar ağır bir suçlamaydı ki, emperyalist hegemonya savaşında yaklaşan kapışmada olası liderin olağanüstü hafifliğine işaret ediyordu. Önce bir gösterdiler, sonra seçimin son dönemecinde üstelik bir seks skandalı ile iliştirilmiş olarak kamuoyunun önüne attılar.
Neden ABD sermaye sınıfı ve devletinin bu kadar bölündüğünü ve neden Trump’ın tercih edildiğini ise sıklıkla bahsettiğimiz emperyalist hegemonya krizinde gelinen nokta ile açıklayabiliriz.
Bu krizin radikal bir manyağa ihtiyacı vardı.
Çin bu yıl dünya üretimine katkıda ABD’yi yakaladı ve hafifçe geçti. Çin’deki büyüme oranındaki yavaşlamaya rağmen hala ABD’nin büyüme oranından beş puan kadar önde olduğu düşünülürse önümüzdeki beş yıl içinde bu açının hızla büyüyeceği tahmin edilir.
Üstelik Çin artık ucuz ve çürük mal üreten bir ülke olmaktan çıkıyor ve ileri teknoloji üretmeye doğru hızlı adımlar atıyor. Bunun bir parçası olarak askeri programı hesaba alındığında önümüzdeki 5 yılın ABD için çok kritik olduğunu ve bu dönemde eğer bu süreci kıramazsa sonrasında başa çıkmasının artık çok daha zor olacağını herkes görüyor.
Bugün emperyalist piramidin tepesinde kalmak ve ele geçirmek için mücadele eden bu iki iktisadi dev ise birbirine göbek kordonuyla bağlı. 1980’de iki ülke arasındaki toplam ticaret hacmi 5 milyar dolardan 2014’de 592 milyar dolara çıktı. Bir yerde Çin’i ABD yarattı denebilir.
Ve bu ticaret eşitsiz bir şekilde gelişti. Hala Çin malları için en büyük pazar ABD. ABD’nin ticaret açığı ise Çin mali sermayesi tarafından finanse ediliyor.
İşte Trump bu göbek bağını kesmenin en radikal yol olduğunu düşünen sermaye kesimlerinin manyağıydı.
Trump’ın tek tutarlı sözünü unutmayın. “Çin’in ABD’ye tecavüzüne izin vermeyeceğim”. Bu, yüksek gümrük duvarlarıyla Çin mallarının ABD pazarına girmesini engellemek anlamına geliyor. Ve bir yerde erken bir noktada savaşa kışkırtmak…
Şimdi neden sermayenin böylesine bölündüğünü anlayabiliriz. Bu o kadar radikal bir strateji ki bazı sermaye grupları iflas edebilir, mali sermayenin bazı kesimleri çökebilir vb.
Oysa Clinton ve arkasındaki sermaye grupları bu göbek bağını kesmeden klasik askeri yöntemlerle Rusya ve Çin’i kuşatma yanlısıydılar.
Rusya’nın neden Trump’ı desteklediğine gelince, ya bizim bu hesabımızda bir yanlışlık var, ya da Rusya’nın üzerindeki yükü hafifletme arzusu ve Çin’e karşı gizli korkusuna işaret ediyor.
Bize gelince; işçi sınıfının siyasi öncüsü bu duruma ancak sevinebilir. Dünyanın daha barışçıl olacağı gibi akılsızca bir fikir nedeniyle değil, aksine emperyalist sistemde büyük bir alt üst oluşun habercisi olduğu ve kapitalizmden kurtulmak için dünyanın birçok yerinde inanılmaz olanaklar sunacağı için.
Emperyalist hegemonya krizinde birbirine göbekten bağlı iki düşmanın göbek bağının kesilişinin yarattığı büyük sarsıntı devrimini arayan işçi sınıfının örgütlü güçlerine büyük bir sorumluluk yükleyecek.
Erhan Nalçacı/ SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder