10 Mart 2017 Cuma

‘8 Mart’, Özdağ ve Halaçoğlu’na da kutlu olsun! - TAYFUN ATAY

Referanduma giden yolda evet mi hayır mı tartışmasının “Evet”ten yana ve “Hayır”cılığa karşı şiddetle sarmalandığı ortamda hayli can sıkıcı ve ürkütücü olaylardan geçilmiyor. Bu çerçevede irili-ufaklı bir dolu saldırı haberi arasında ikisi, daha özel bir şekilde dikkatimi çekti dünkü gazetelerde.
Aralarında “ilinti” var mı, ilk başta yok gibi gözüküyor, ama yine de biraz kurcalayalım ve tartışmaya açalım bakalım!.. 


Bir tanesi İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle stand açan öğrencilere 10 kişilik bir grup saldırmış. Yumruk, tekme ve “tekbir”ler eşliğinde kadın öğrencileri darp etmişler ve birinin kaşı patlamış. Bıçak da dolaşıyormuş “Allahü ekber” çekerek saldıranlardan birinin elinde. 

Tabii Kadınlar Günü’nü kutlayanların, üzerinde “Tüm Kadınların 8 Mart’ı Hayırlı Olsun” yazılı pankart açması anlamlı ve saldırıyı anlamlandırma yolunda da ipucu veriyor. “Güruh”un iştahını en çok “Hayırlı Olsun” ifadesinin kabartıp “Kadınlar”ı ve “8 Mart”ı da bunun yanına katık ederek azgınlaştıklarını düşünmek mümkün… 
 
Diğer tarafta Mersin’in Silifke ilçesinde MHP’li iki muhalif milletvekili Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu’nun konuşma yapmak için bulundukları salon, 100 kişilik Bahçeli taraftarlarınca basılmış. “Hareketin lideri, Devlet Bahçeli” şeklinde slogan atan grup, salondaki masaları ve kürsüyü devirmiş ve büyük bir arbede yaşanmasına yol açmış. 

Saldırı sonrası konuşma yapan Özdağ, “Her yerde önümüze değişik engeller çıkıyor. (…) Çünkü amacımız, Türk milletine dayatılmaya çalışılan bir bölünme ve diktatörlük anayasasına hayır demek” sözleriyle değerlendirmiş olayı. Halaçoğlu daha da hoş bir “metaforik” değerlendirme yapmış: “Size soruyorum, elimde gördüğünüz bu pet şişe sürahi midir? İşte akıllı insan bunu [pet şişe] söyler. Ben elimdeki şişeyi saklıyorum ve size diyorum ki ben gördüğüm için siz [sürahi] kabul edin, ona ne dersiniz, hayır.”
 
Bilgi Üniversitesi’nde Kadınlar Günü’nü kutlayanlara saldıranların “Milliyetçi Düşünce Kulübü” adlı öğrenci topluluğuyla “iltisak” içinde olduğuna dair güçlü emareler de mevcut. Öte yandan, Bilgi’de saldırıya uğrayan 8 Mart’çılarla aynı kaderi paylaşan Ümit Özdağ da “Biz bu engelleri Türk milliyetçisine yakışır şekilde aşarak yolumuza devam ediyoruz” demekte.
“Milliyetçilik” adına tam mânâsıyla sapla samanın karıştığı, adeta “Atın önünde et, itin önünde ot” diye tabir edilebilecek bir durum değil mi?! Bir tarafta “8 Mart Hayır’lı olsun” diyenlere milliyetçi saldırı… Diğer tarafta milliyetçilere, “Hayır”cı oldukları için saldırı. 

Ne iş bu böyle diye düşünürken zihnimde Gezi olaylarının atmosferi canlandı.
Dinbaz-totaliteryanizmin art arda gelen hamlelerine karşı ilk kitlesel tepki ya da çığlık denilebilecek o olaylar sırasında da kimleri bir arada görmemiştik ki?.. Atatürkçüler, ulusalcılar, sosyalistler, ülkücüler, HDP’liler!.. 

Bir araya gelmesi imkânsız kesimler, politik-ideolojik oluşumlar, o zaman da dayatmacı dinbazlık karşısında bir “Hayat” savunmasıyla buluşmuşlardı. 

Şimdi aynı dayatmacılığın anayasa referandumuna “Evet” dedirtme yolunda baskı ve şiddeti de birbirine en uzak kesimleri buluştururken, yani uzakları yakınlaştırırken yakınları da uzaklaştırıyor. MHP ve ülkücü hareket, miadını doldurmuş bir liderin bekası uğruna dinbaz iktidarla titreşime sokuldukça ortadan yarılıyor, tarihini, geleneğini, özgünlüğünü ve özerkliğini kaybetme, böylece helâk olma noktasına geliyor. 

Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu gibi isimleri hayır diyeceği için “Kandil”le bir sayıp tedhişle buluşmakla suçlama gibi akla ziyan bir noktaya kadar da gelebiliyorlar, düşünün artık!
Hâlbuki tedhiş, asıl sokaklarda halkın her kesimi üzerinde Evet’çilik adına estiriliyor.
MHP’li Özdağ ve Halaçoğlu’nu 8 Mart’çı öğrencilerle ilinti içine sokan bu olsa gerek!..

Tayfun Atay / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder