10 Mart 2017 Cuma

‘Zümrüdüanka’dan ‘Zümrüdüanka’ya! - Meriç Velidedeoğlu

Geçen cuma “3 Mart” günü, “TC Devleti”nin, “laik bir hukuk devleti” olması için atılan ilk adımın, “93.” yılıydı; dolaysıyla “Diyanet”in kuruluşunun. Bir anma yapılmadı; ne yönetimden ne de “Diyanet”ten bir “ses” çıkmadı. Biliyorum değerli dostlar, “AKP iktidarı bu tarihsel günü ne zaman kutladı, TC Devleti’ne bu niteliği kazandıranlar ne zaman anıldı ki?” diye soracaksınız.
Haklısınız. Ama bu kez durum farklı. Çünkü o gün, 3 Mart günü bir “anma” yapıldı; üstelik yalnızca hükümet bağlamında değil, “Devlet” bağlamında, “TC Devleti” katında, dahası halkla birlikte. Üzerinden henüz bir hafta geçtiği için anımsanırsa da -izninizle- bir kez daha paylaşalım diyorum.
İçinde olduğumuz ayın, “3 Mart”ı da içeren ilk haftası, “Yeşilay Kurumu”nca -yıllar önce- “Yeşilay Haftası” olarak ilan edilmişti. Dernek iki yıldır da -kısaca söylersek-“hiç içki içmeyenlere, hiçbir bağımlılığı olmayıp bu doğrultuda bir misyon yüklenen kişilere” ve “bu nitelikteki kurumlara verilmek üzere” türlü dallarda “Zümrüdüanka Ödülü” koydu. 

 
İşte bu ödülden “siyaset” bağlamında olanını, bu yıl,“Zümrüdüanka Ödül Töreni” ile,Cumhurbaşkanı’nca, “Benim Başbakanım!” dediği, “Başbakan Binali Yıldırım”a verildi, “3 Mart” günü yapılan bir törenle. Tüm TV kanalları yayınladı bu töreni; doyasıya izledik; hep olduğu gibi Başbakan Yıldırım, “çocuklar gibi şendik” dedirtecek “o” gülüşüyle Erdoğan’dan aldı “Zümrüdüanka Ödülü”nü. 
 
Yine, “bunda ne var olağan bir tören” denebilirse de, bu ödüle mitoloji kaynaklı bir kuş olan “Zümrüdüanka” adı verilmesi, insana oldukça ilginç geliyor; bilmem ki ne dersiniz? Çünkü genelde bu kuşun adı -sözlüklere göre-“hayal ürünü olan veya adı olup da var olmayan, iyi güzel şeyler için” kullanılırmış; ama daha çok da, “sanki bulunmaz Hint kumaşı” söylemi yerine...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyib, bu ödülü Başbakanı’na bu niyetle vermedi; kuşkusuz öyle. Ne var ki bu “Zümrüdüanka’, kendi kendini yakarmış, “yok” edermiş; peki bu özellik Başbakan’a da dört dörtlük uymuyor mu? Yıldırım, Başbakanlık’ın tümüyle kaldırılmasını, böylece “Başbakan”ın yok edilmesini yürekten desteklemiyor mu? Yalnız bu mitolojik kuş kendi kendini yaktıktan sonra dirilir, “yeniden doğarmış.” Ne denilebilir ki? Ayrıca “Zümrüdüanka”, yeryüzü ile gökyüzü arasında “birliği beraberliği sağlarmış”; “Referandum”la, “Hayır!” ya da “Evet!” diyecek milyonları her konuşmasında “kutuplaştıran” bir “Başbakan” her zaman ele geçer bir “fırsat(!)” değildir... “Sağ olsun Yeşilaycılar (!)”... 
 
Yazının başında söz edildiği gibi bu ödül, “bağımlılıklar’dan uzak, sağlıklı bir yaşamı misyon edinen kişilere özgü”; “Yeşilay”ın ilkesi bu. Yine de insan, “bağımlılık” durumunun böyle sınırlanmaması gerektiğini düşünmeden duramıyor. Çünkü, “insanın insana bağlılığı” dışında, “bağımlılığından” da söz edilir; dolaysıyla “Erdoğan”ın, Başbakan’ı “yok” etmesini, Başbakan Yıldırım’ın inanılmaz boyuttaki bir “memnuniyetle” kabullenmesini -bilmem ki-başka türlü nasıl açıklayabiliriz? İnsanın insana “bağımlılığı” konusunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyib’in yaşadığı bir örneği de anımsamalı; çok cani bir terör örgütünün kurucu Başkanı “Gulbeddin Hikmetyar”, İstanbul’a geldiğinde, genç Recep Tayyib, onun ayakları dibinden ayrılmayarak, ayaklarının dibinde derin bir saygıyla oturarak, bu bağımlılığın unutulmaz bir örneğini oluşturmuştu (1985). Bilmem anımsar mısınız?
Öte yanda bu tören için seçilen günün de altı çizilmeli; yedi (7) gün sürecek olan “Yeşilay Haftası”nın, özellikle “3 Mart” Çarşamba gününün seçilmesi, kuşkusuz pek güldürücü, çocuksu bir “kurnazlık”...

 
“93 yıl önce”, henüz dört aylık “TC Devleti”nin “laik bir hukuk devleti” olacağını bildiren “3 Mart”ın, “En Yeşilaycı Zümrüdüanka Ödül Töreni”ne özgülenmesi “ödülü” de 93 yıl önce bugünü yaratan “Mustafa Kemal Atatürk”e -söylerken- insan gibi insanın yüzünü kızartan “a.y.ş” diyen günümüzün Cumhurbaşkanı R. Tayyib’in uygun görülmesine, ne dersiniz “değerli dostlar?”
Ne diyeceğinizi, sanırım, biliyorum; en yakın “eylem”de buluşup, söyleşmek üzere...

 Meriç Velidedeoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder