23 Mart 2017 Perşembe

Baş aşağı yuvarlanışın resmi - Nilgün Cerrahoğlu

Trump geleli düzineye yakın liderle görüştü... Theresa May, Trudeau ve Netanyahu’yu ağırladı. İslam dünyasından liderlerle de sıkı teşrik-i mesai yaptı.Buluştuğu ilk Ortadoğulu lider Ürdün Kralı Abdullah oldu. 
 
“Model” kontenjanından öncelikle Erdoğan’a el uzatan Obama’dan farklı olarak; arıza çıkartmayan, uyumlu müttefik “Ürdün modeline” rağbet gösteren Trump; huzura önce Abdullah’ı kabul etti. 
 
En son geçen hafta da Velihat Prens Muhammed Bin Selman’la bir araya geldi.
Şimdi sırada Mısır Devlet Başkanı Sisi ile yapacağı görüşme var.
“Asrın lideri”miz sırasını bekleyedursun, Trump Beyaz Saray’da Ortadoğu’daki “öncelikli partnerleri”ni bir bir belirliyor. 
 
Uçan kuşla kavgalı TC liderine bu öncelikli dostlar arasında yer yok.
Oysa ki Saray çevreleri, Başkanlık seçimini Hillary’nin kaybetmesine sevinmişti. Yüz binlerce dolar akıtılan lobilerle yolunu bulup “Trump reis”le meramlarını anlatacaklarını düşünmüş ve bu nedenle “Müslüman yasağı” için bile hiç “tıss” kelam etmemişlerdi.
 
Yanıbaşımızdaki İran’dan örneğin yasağa tepki yağarken, “İslam dünyasının lideri” olmak iddiasındaki ülkenin lider kadrosundan hiç ses yükselmemişti. 
 
Beri yandan...
Eski Kıta’ya “haçlı-hilal çatışmasıyla” abanılırken, bu ifadelerin Batı’nın geneline genişletilmesinden kaçınılmış ve “Müslüman yasağı” çıkışına rağmen ABD’nin adı “haçlılar” arasında asla geçirilmemişti...
 
Sırada Çizme de var
THY’yi “kabinde elektronik cihaz yasağı” kapsamına alan karar böyle bir ortamda geldi.
Ankara’nın kendi dışında, İslam dünyasının genelini ilgilendiren ABD’nin ırkçı uygulamalarını sessizce sineye çekip alttan aldığı ve “üç maymunu oynayarak” karşıladığı; “sabreden derviş muradına ermiş” modunda, yeni yönetimle beyaz sayfa açmayı beklediği dönemde “şak” THY darbesi indi. 
 
Haberi biliyorsunuz. İstanbul’un da bulunduğu 10 Ortadoğu havalimanından (Kahire, Amman, Doha, Riyad, Cidde, Kuveyt, Abu Dabi, Dubai, Kazablanka) ABD’ye kalkan uçuşlarda, yolcular tablet ve de bilgisayarları yanlarına alamayacak. Bunları bagaja vermek zorunda kalacaklar. 
 
Uygulama THY, Emirates, Etihad, Qatar gibi iddialı Ortadoğu havayollarının candamarını kesecek. Uzun yolculuklarda, zamanlarını bilgisayarlarıyla çalışmak için kullanan yolcular, bu havayollarından vazgeçip başka havayollarına kayacak. 
 
ABD’nin “uçaklarına tablet ambargosu” koyduğu havayollarını, sonra başka ülkeler de kara listeye alacak. İngiltere ABD’yi izledi bile. Sırada İtalya var. Çizme’de konu gazetelerin manşetinde. Yılda 690 bin transit yolcu taşıyan Atatürk Havaalanı “hub” olma özelliğini böylece kaybedecek.
Terör, otoriterleşme-baskının yol açtığı imaj kaybı, Avrupa ile zincirleme kriz yüzünden Türkiye’den zaten elini ayağını çeken turizm, bir de “sakıncalı Ortadoğulu alanlar” listesi nedeniyle darbe yiyecek. 
 
THY’nin “şirket” olarak aldığı zarar, bu başlıklara eklenerek “Türkiye markası”nın aldığı darbelerden sonuncusuna dönüşecek.
 
THY’nin ufku böyle göçtü
CNN International, France 24 gibi küresel kanallarda THY’nin Morgan Freeman’lı “Ufuklarınızı genişletin” reklamıyla her karşılaşışımda hep bunu düşünüyorum:
Bir ülkenin uluslararası itibarı ve imajı bu kadar yerlerde sürüklenir, bu kerte dibe vururken; nasıl olur da ulusal havayolu, hiçbir şey olmamış gibi marka değerini koruyabilir ve yüksekten uçmaya devam eder diye... 
 
An itibarıyla sorumun yanıtını -heyhat- almış bulunuyorum...
Türkiye, ABD Başkanı’nın -misal-“öncelikli” muhataplarından olsaydı, bu sakıncalı listeye alınmayabilirdi. 
 
NATO’da tüm müttefiklerin yaka silktikleri konumda bulunmasaydı, Ankara, etkileri “ekonomik yaptırım”dan farksız olan bu önlemden büyük olasılıkla kendini koruyabilirdi. 
 Ya da...
Dünyada sesi daha kayda alınır ve saygın konumda olsaydı; itirazları duyulurdu...
Ama Türkiye’den gelen sesler artık boş kubbede yankılanıyor. France 24 TV’si -misal- geçen gece “yasaklı alanlar” listesini sıralarken, sunucu, yasağa karşı yalnız “bir adamın” homurdandığını söyledi. 
 
Ardından müstehzi biçimde gülerek ekledi:
“Ama o zaten her şeye homurdanıyor!” 

 
Bu noktaya düştüğünüzde ciddiye alınmak imkânsızlaşıyor. Yazıklar olsun.

Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder