3 Mart 2017 Cuma

İktidar - Meriç Velidedeoğlu

Gerek yazılı, gerek sözlü, görüntülü basında, “iktidara göre”, “iktidarın sözü”, “iktidarca”,  “iktidarın kararı”, kısaca “iktidar” denildiğinde ya da bu bağlamda yazılanın, okunanın, “Cumh. Bşk. R. Tayyib’e göre”, “Cumh. Bşk. R. Tayyib’ce”, “Cumh. Bşk. R. Tayyib’in sözü” demek olduğu iyice kabul edildi, olağanlaştı. 
 
Hele bunu -Cumhurbaşkanı’nın tıpkı “benim muhtarım” der gibi, “Benim Başbakanım” dediği-“Binali Yıldırım”ın, hep gülerek, “Cumhurbaşkanımıza göre...” söylemiyle ortaya koyduğunda insan daha iyi anlıyor; sanki kendini “Erdoğan”a adamış gibi... 
 
Ne var ki, geçen salı günü AKP’nin grup toplantısında yaptığı konuşmada sınırı aşmış; “Cumhurbaşkanı”nın -son seçim dışında- hep “Meclis’ tarafından seçilmesini, dolaysiyle “ 97 yıllık TBMM”nin bu tutumunu -çocuksu bir neşeyle-“abidik gubidik” tekerlemesiyle değerlendirmesine, insan ne diyeceğini bilemiyor... 
 
Bay Yıldırım’ın söylediklerine göre -“Cumh. Bşk. R. Tayyib”in isteği olan-“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” geçerli olursa, millet “yetki”yi sandıkta doğrudan “Cumhurbaşkanı”na verecek, böylece “TBMM”, devreden çıkarılacak; dolaysiyle Meclis, Cumhurbaşkanı’nın icraatını, yetkisini, “abidik gubidik oyunlarla, tezgâhlarla” değiştiremeyecek... 
 
Dönemin tüm emperyalist güçlerine karşı yapılan “Kurtuluş Savaşı”mızı yürütüp, zaferle sonuçlandıran -dolaysiyle tüm mazlum uluslara önderlik edecek bir süreci başlatan-ve “Büyük Zafer”in ardından “Cumhuriyet”i ilan eden; “Devrim Yasaları”nı, bir bir kabul ederek uygulayıp, “1923 TürkDevrimi”niyaratan, “çağdaş, laikbirhukukdevleti” olan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni kuran ve bütün bunları “Meclis”i oluşturan halkın temsilcileriyle (milletvekilleriyle) tartışa, tartışa yapan “Türkiye Büyük Millet Meclisi”ne, ne olacak dersiniz, “yok” gibi “var” olacak... 
 
Bay Yıldırım’ın -o eşsiz- anlatımıyla söylersek “Abidik gubidik bir Meclis” olacak...
Kuşkusuz, böyle olmasına izin vermeyeceğiz, “16 Nisan”daki “Hayır” oylarımızla.
Ve değerli dostlar bugün, az önce sözü edilen “Devrim Yasaları”nın ilkinin kabulunün “93. yılı”.
“1924” yılının, “3 Mart” günü “TBMM”, dört saatlik bir toplantı sonunda, “Öğretim Birliği” (Tevhidi Tedrisat), “Hilafetin Kaldırılması” ile “Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin Kaldırılması”nı içeren üç yasa tasarısını kabul etmişti. 
 
Bu “üç tasarı”dan, milletvekillerinin ilgisini çeken, dahası büyük bir heyecan yaratan, “Halifeliğin Kaldırılmasını” içeren yasaydı.
Oysa, gerek bu yasanın gerekse “medreselerin kapatılmasını ve iki türlü yapılan eğitimin birleştirilmesini” öneren yasanın sürekliliği -bir bakıma-üçüncü öneri olan, “Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması”nı içeren yasaya bağlıydı. 
 
Çünkü, bu yasanın birinci maddesi, “Halkın dünyaya ait işlerinin görülüp çözüme bağlanması, TBMM’nin koyacağı yasalarla olur. Yüce İslam dininin, ‘inanca ve ibadete’ ilişkin bütün kurallarının ve işlerin yürütülmesi ve dinsel kurumların yönetimi ise yeni kurulacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na aittir” diyordu. 
 
Böylece, “3 Mart 1924” tarihinden başlayarak , “şeriat”ın, “dünyasal, günlük yaşam alanı” ile “dinsel alan” birbirinden bütünüyle ayrılıyor, “inanç ve ibadetlerden” oluşan dinsel alan olduğu gibi hiç dokunulmadan “Diyanet’e bağlanıyor; temeli “değişime” dayanan dünyasal, günlük yaşam alanının düzenlenmesi ise “TBMM”nin koyacağı, dayanağı akıl olan yasalara bırakılıyordu.
Ne demekti bu? Kısaca söylersek “laik yaşam düzeni”ne geçişti... 
 
Yasanın kabulünün ardından, “1926”da TBMM”nin oluşturup onayladığı “Medeni Kanun” (Yurttaşlar Yasası), “1400 yıllık şeriat”ın, can damarı olan “Kadın-erkek eşitsizliği”ni kaldıran temeli oluşturacaktır.

 
Birbirini izleyen ve “laik yaşam”ı, düzenleyen yasların özü, temeli hep “4 Mart 1924” günü, “Meclis”in kabul ettiği üç yasadan biri olan “Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması” adını taşıyan yasanın ilk maddesinde yer alır. 
 
“3 Mart”ın, “93. yılı”nı kutlamanın, bu yasalara sahip çıkmakla, bu yolda yılmadan, ürkmeden, “savaşım” vermekle sağlanacağının ancak bir anlamı olacağını görmeliyiz... Bilmem ki katılır mısınız?

Meriç Velidedeoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder