Genelkurmay’ın Mustafa Kemal’in adını bile anmayan Çanakkale zaferi afişleri, orduyu Atatürk’ün koruyucusu, laikliğin baş güvencesi olarak görme yanlışında direnenlerin gözünü açmak için iyi bir fırsattır.
Bilmem bu yanlışın çukurunda debelenenler, önlerine gelen son fırsatı değerlendirebilecekler mi?
Yıllardır “Mustafa Kemal’in gerçek askerlerinin fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür eğitim ordusunun kahramanları olduğunu” dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz.
Yıllardır, Mustafa Kemal düşmanlığının aslında, laik Cumhuriyet ve demokrasi nefretinin dışavurumundan başka bir şey olmadığının altını çizmeye uğraşıyoruz.
Yıllardır, Mustafa Kemal Atatürk’ün inkârının Atatürk’ün tarihi kişiliğini saptırarak başladığını göstermeye uğraşıyoruz.
Kenan Evren’in her şeye kadir, dehasıyla tek başına tarihin gidişatını değiştirmiş, bütün iyilikler yalnızca destansı kişiliğinin eseri olarak gösterilen Atatürk’ü ile laiklik ve Cumhuriyet düşmanlarının her kötülüğün kaynağı Deccal olarak göstermeye çalıştıkları Atatürk’ün aslında aynı çarpıtmanın ürünü olduğu kuşku götürmez.
Tarihte aslında var olmamış böyle bir figürün, tarihi gerçekler karşısında, uzun süre ayakta duramayacağı ve yıkılarak, inkârcıların istediği fırsatı yaratacağı açıktı.
Laik demokratik Cumhuriyet düşmanlarının 12 Eylül’ün Genelkurmay Başkanı’nın önderliğinde başlattıkları kampanyanın, bugün içinde yine Genelkurmay’ın yer aldığı oyuna dönüşmesi kaçınılmazdı.
***
Nasıl ki, yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden, o şafakta yüzen alsancak da sönmeyecekse, teslim olmamışlığın tarihteki en büyük örneklerinden birini vermiş olan bu toplumun belleğinin son kırıntısı da yok edilmeden, bu şahlanış da unutulmayacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk, o toplumun teslim olmamışlığının simgesidir.
O teslim olmayan ruh, Anadolu’nun dört bir yanında çoban ateşleri gibi yanan bağımsızlık örgütleri “kuvvacı” kongrelerde oluşan potansiyeli yönlendirip önce bağımsızlığa, sonra laik cumhuriyete ulaştırmada önder rolünü oynamıştır.
Yaşanmışı yaşanmamış kılmak mümkün olmadığı gibi, Mustafa Kemal Atatürk’ü unutturmak da mümkün değildir.
Mustafa Kemal’i unutturmak, topluma kendi teslim olmamışlığını, yaşama azmini kaybettirmek ile eşanlamlıdır.
Toplumun yaşama azmini yitirmeyen son ferdi de yok olana kadar Mustafa Kemal de unutulmayacaktır.
***
Bir toplumun yaşamak, çağdaş dünyada yerini almak azmi topla tüfekle ne korunur ne de yok edilebilir.
Aynı akan suda iki defa yıkanılmayacağı gibi, tarihin değişen koşullarında, aynı olaylar da birbirinin aynısı olarak yinelenmezler.
Toplumlar yaşama azimlerini yitirmediklerini, her gelişen koşulda ayrı şekillerde ortaya koyarlar.
Unutulmayan bağımsızlık ve özgürlük azmi bu defa başka şekilde tezahür edecektir.
O yüzdendir ki, karşıtları gibi yandaşları da, yazları dayısının tarlasında karga kovalayan mavi gözlü yeni bir Mustafa aramasınlar beyhude.
Yeni gelecek olanın gelişini hızlandırıp kolaylaştırmak için, bir kez daha yurdun dört bir yanında, o teslim olmamış, bağımsızlık ve özgürlük simgesi çoban ateşlerinin yeniden yakılması yetecektir.
Mustafa Kemal’i unutturmak mümkün değildir. Çünkü o sizsiniz, o biziz.
O biz olduğumuza göre de, bu konuda kendimizden başka bir güvence aramak da beyhudedir.
Ali Sirmen / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder