YSK “tam hukuksuzluk” saptayamadığından şaibeli bir referandum yine
AKP’nin zaferiyle sonuçlandı. Yarım hukuksuzlukla her şeye el koydular.
Yargı AKP yargısı, yasama AKP yasaması, yürütme, zaten onların icadı.
Devletin valisi yok artık, AKP’nin valisi var. Devletin kaymakamı değil
kaymakamlar, AKP’nin kaymakamı. Okul müdürleri AKP’nin, polisler AKP
memuru. Yüksek yargıya atanmanın yolu reisle çay toplamaktan geçiyor.
Komutan olmak için TV şovmeni badem bıyık AKP’liye başvuracaksın.
Gazetecileri de AKP Genel Merkezi atıyor artık. Hande Fırat, malum,
AKP’nin Hürriyet temsilcisi. Kendi ödülünü kendi verdi geçen gün,
AKP’lilerin elinden aldı. CNNTürk’ün başında AKP’nin atadığı biri var.
HaberTürk meşhur “Alo Fatih”te. Fatih Çekirge “evet” dedi, atamasını
bekliyor.
Binali Yıldırım bu anayasa değişikliği ile kendi kendini feshetti. Hoş zaten etmese AKP Başbakanı olacaktı. Cumhurbaşkanı da yakında AKP’ye üye olacak ve o da resmen AKP Cumhurbaşkanı olarak devam edecek siyasi hayatına.
Devlet çöktü, ordu dağıldı, emniyet her gün hallaç pamuğu gibi atılıyor. Anayasa askıda. Yasalar AKP’nin işine geldiği kadarıyla yürürlükte. Bir tek AKP kaldı geride. O ne derse o.
Bir de hala hukuk varmış, yasa varmış, yargı işliyormuş gibi davranmayı ısrarla sürdüren “ana muhalefet” partisi ve lideri var. Olup bitenleri anladıklarından emin değilim ama ara sıra bir iki söz edip canlılık belirtisi gösterdiklerinden cenazesi kaldırılmayıp, yürüyen ölü muamelesi görüyor AKP tarafından.
Durumumuz net: AKP devleti bir yanda, “hayır” diye direnen halkın yarısı öbür yanda…
xxx
Bunun anlamı şu: Bizim bildiğimiz anlamıyla cumhuriyeti çökerttiler. Parlamento feshedildi, milli eğitim parça parça. Hukukun zerresi bırakılmadı. Denetim kurumları birer birer dağıtıldı. Doğu Perinçek “milli ordu” diyor ama ordu da bir süredir “milli” değil. Paralı askerleri gönderiyorlar savaşa, sadece onların ölmesinden belli. Er yerine uzman çavuş cenazeleri uğurluyoruz uzun zamandır. “Uzman”dırlar, maaşlı, “paralı” askerlerdir teknik adıyla.
Her şeyi aldılar evet. Ama devlet her şeyiyle alınabilecek bir organizma değildir. Eğer her şeyi almışsanız, bu, yakında her şeyi kaybedeceğiniz anlamına gelir. Her şeyi alıp ömrü uzatmanın bulunmuş tek bir yöntemi var: Bir toplumsal cinnet dalgasının üzerine oturacaksınız, Hitler olacaksınız ve mutlaka bir savaşa girip, toplumu bütünüyle seferber edeceksiniz. Bu bile sizi ebedi iktidara taşımaz, olsa olsa iktidarınızın ömrünü uzatır. Ama eninde sonunda devrilirsiniz; savaşla veya savaşsız…
xxx
Kutlu gün açıklandı. Tayyip Erdoğan 2 Mayıs’ta AKP’ye üye olacak. Hoş olsa ne olmasa ne? AKP onun zaten. Fiiliyatta AKP Erdoğan’a üye olmuş bir organizma. Tek merkezden yönetiliyor, emir komuta zinciri içinde hareket ediyor. Bu hukuki işlemin bizim için sadece şöyle bir anlamı var: Tayyip Erdoğan AKP’ye üye olduğu günden itibaren resmen AKP Cumhurbaşkanı olacak. Bu 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla yargının AKP’ye teslim edilmesi ile başlayan döngünün mantıki sonucudur. Süreç tamamlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bundan böyle bir parti devletidir. AKP Cumhuriyetidir…
xxx
Hafta içinde 15 bin polisi görevden aldılar. Binlercesini derdest ettiler. Yayılan haberlere göre Fethullah’ın “mahrem imamları”nın listesi MİT tarafından ele geçirilmiş, bu operasyon da ona bağlı olarak yapılmıştı. Yalnız tablo biraz tuhaf. “Büyük resme” bakılırsa Fethullah örgütü bir polis, asker ve yargı tarikatı gibi. Hâlbuki taa ANAP döneminden beri en girişken oldukları yerler siyasi partiler. Defalarca cemaat kontenjanından bakan olanların haberini yaptım gazeteciliğim sırasında. Devlet Bahçeli referandumdan önce “bizde cemaatçi vekiller var” dedi mesela. CHP’de bol miktarda olduğu artık sır değil. Yalnız beyanlara göre AKP’de yok. Huda’nın hikmetidir! HDP’li vekilleri gözaltına almayı, hapse tıkmayı yol yaptılar. Onun dışında kimseye dokunamıyorlar. Şiddetle uzak durdukları bir tabu bu belli. Bir tuğla çekerlerse binanın bütünün yıkılacağından korkuyorlar.
Cumhuriyeti yıktılar. Bu arada kendi ayaklarının altındaki toprak da kayıp gitti. Sallanıp duruyor tek adam tek parti yönetimi. Ohal kaldırsalar düşeceklerinden korkuyorlar, lastik gibi uzatıp duruyorlar. Ohal’dir gerçekten ama o ohal de bizim değil AKP’nin ohal’idir.
xxx
Devlet artık bir partidir ama onun zulmettiği yüzde 50 de bir parti kıvamındadır. Sorun o yüzde 50’nin gönül koyduğu muhalif taklidi yapan partilerin de devlete dâhil olmasında. AKP’nin muhalefetidir onlar. Maç kazanmak için değil, şike yapıp maçı AKP’ye vermek için oradadırlar. Onlarla alınacak bir yol kalmamıştır.
O yüzde 50, hiç kuşkusuz, kendi partisini bulacaktır. Alınacak yol budur.
Cumhurbaşkanı bile partili olduktan sonra, düşünecek ne kaldı?
Devlet buysa devrim sensin kardeşim…
Hayır’lı 1 Mayıslar!
Orhan Gökdemir/ SOL
Binali Yıldırım bu anayasa değişikliği ile kendi kendini feshetti. Hoş zaten etmese AKP Başbakanı olacaktı. Cumhurbaşkanı da yakında AKP’ye üye olacak ve o da resmen AKP Cumhurbaşkanı olarak devam edecek siyasi hayatına.
Devlet çöktü, ordu dağıldı, emniyet her gün hallaç pamuğu gibi atılıyor. Anayasa askıda. Yasalar AKP’nin işine geldiği kadarıyla yürürlükte. Bir tek AKP kaldı geride. O ne derse o.
Bir de hala hukuk varmış, yasa varmış, yargı işliyormuş gibi davranmayı ısrarla sürdüren “ana muhalefet” partisi ve lideri var. Olup bitenleri anladıklarından emin değilim ama ara sıra bir iki söz edip canlılık belirtisi gösterdiklerinden cenazesi kaldırılmayıp, yürüyen ölü muamelesi görüyor AKP tarafından.
Durumumuz net: AKP devleti bir yanda, “hayır” diye direnen halkın yarısı öbür yanda…
xxx
Bunun anlamı şu: Bizim bildiğimiz anlamıyla cumhuriyeti çökerttiler. Parlamento feshedildi, milli eğitim parça parça. Hukukun zerresi bırakılmadı. Denetim kurumları birer birer dağıtıldı. Doğu Perinçek “milli ordu” diyor ama ordu da bir süredir “milli” değil. Paralı askerleri gönderiyorlar savaşa, sadece onların ölmesinden belli. Er yerine uzman çavuş cenazeleri uğurluyoruz uzun zamandır. “Uzman”dırlar, maaşlı, “paralı” askerlerdir teknik adıyla.
Her şeyi aldılar evet. Ama devlet her şeyiyle alınabilecek bir organizma değildir. Eğer her şeyi almışsanız, bu, yakında her şeyi kaybedeceğiniz anlamına gelir. Her şeyi alıp ömrü uzatmanın bulunmuş tek bir yöntemi var: Bir toplumsal cinnet dalgasının üzerine oturacaksınız, Hitler olacaksınız ve mutlaka bir savaşa girip, toplumu bütünüyle seferber edeceksiniz. Bu bile sizi ebedi iktidara taşımaz, olsa olsa iktidarınızın ömrünü uzatır. Ama eninde sonunda devrilirsiniz; savaşla veya savaşsız…
xxx
Kutlu gün açıklandı. Tayyip Erdoğan 2 Mayıs’ta AKP’ye üye olacak. Hoş olsa ne olmasa ne? AKP onun zaten. Fiiliyatta AKP Erdoğan’a üye olmuş bir organizma. Tek merkezden yönetiliyor, emir komuta zinciri içinde hareket ediyor. Bu hukuki işlemin bizim için sadece şöyle bir anlamı var: Tayyip Erdoğan AKP’ye üye olduğu günden itibaren resmen AKP Cumhurbaşkanı olacak. Bu 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla yargının AKP’ye teslim edilmesi ile başlayan döngünün mantıki sonucudur. Süreç tamamlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bundan böyle bir parti devletidir. AKP Cumhuriyetidir…
xxx
Hafta içinde 15 bin polisi görevden aldılar. Binlercesini derdest ettiler. Yayılan haberlere göre Fethullah’ın “mahrem imamları”nın listesi MİT tarafından ele geçirilmiş, bu operasyon da ona bağlı olarak yapılmıştı. Yalnız tablo biraz tuhaf. “Büyük resme” bakılırsa Fethullah örgütü bir polis, asker ve yargı tarikatı gibi. Hâlbuki taa ANAP döneminden beri en girişken oldukları yerler siyasi partiler. Defalarca cemaat kontenjanından bakan olanların haberini yaptım gazeteciliğim sırasında. Devlet Bahçeli referandumdan önce “bizde cemaatçi vekiller var” dedi mesela. CHP’de bol miktarda olduğu artık sır değil. Yalnız beyanlara göre AKP’de yok. Huda’nın hikmetidir! HDP’li vekilleri gözaltına almayı, hapse tıkmayı yol yaptılar. Onun dışında kimseye dokunamıyorlar. Şiddetle uzak durdukları bir tabu bu belli. Bir tuğla çekerlerse binanın bütünün yıkılacağından korkuyorlar.
Cumhuriyeti yıktılar. Bu arada kendi ayaklarının altındaki toprak da kayıp gitti. Sallanıp duruyor tek adam tek parti yönetimi. Ohal kaldırsalar düşeceklerinden korkuyorlar, lastik gibi uzatıp duruyorlar. Ohal’dir gerçekten ama o ohal de bizim değil AKP’nin ohal’idir.
xxx
Devlet artık bir partidir ama onun zulmettiği yüzde 50 de bir parti kıvamındadır. Sorun o yüzde 50’nin gönül koyduğu muhalif taklidi yapan partilerin de devlete dâhil olmasında. AKP’nin muhalefetidir onlar. Maç kazanmak için değil, şike yapıp maçı AKP’ye vermek için oradadırlar. Onlarla alınacak bir yol kalmamıştır.
O yüzde 50, hiç kuşkusuz, kendi partisini bulacaktır. Alınacak yol budur.
Cumhurbaşkanı bile partili olduktan sonra, düşünecek ne kaldı?
Devlet buysa devrim sensin kardeşim…
Hayır’lı 1 Mayıslar!
Orhan Gökdemir/ SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder