29 Nisan 2017 Cumartesi

Siyasi teknolojilerle yaratılan cumhurbaşkanı adayı - Nilgün Cerrahoğlu

Kamuoyu yoklamaları yanılmazsa Macron, 7 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı olacak.
Henüz 40’ını bile devirmemiş, genç bir adam Macron. Partisi dahi yok. Ağustosa dek ekonomi bakanı olarak sosyalist hükümette yer almış. Sondajlarda partinin tepetaklak gittiğini görünce bakanlıktan ayrılarak, sade 6 ay önce “bağımsız aday” sıfatıyla cumhurbaşkanlığı ateşini yakmış.
İlk turun sonucuna baktığımızda, Emmanuel Macron’un ne kerte öngörülü ve isabetli bir karar aldığını anlıyoruz. 2012’de Elysées’nin yanı sıra meclis, senato, büyük kentler ve tüm önemli bölgelere sahip olan sosyalistler, Fransa’da 23 Nisan’daki ilk sınavda tarihi bir hezimet yaşadılar. Sosyalist partinin adayı Benoit Hamon oyların yüzde 6’sını alabildi.
Sosyalistlerin, ağızlarıyla kuş tutsalar sandıkta hezimet yaşayacakları önden belliydi. Macron daha yolun başında artık bu sosyalistlerden köy, kasaba olamayacağını saptadı.
Mesele ancak yalnız bunu kavramakla bitmiyor. Fransa’da V. Cumhuriyetin kuruluşu olan 1958’den beri hiçbir “bağımsız aday” Elysées’yi fethetmemiş. Hal böyleyken Macron’un bu kadar ilerlemesinin nedeni nedir? “Şans” unsuru dışında, her şeyi “üst akıl”, “dış mihraklar” ve “projeler”e indirgeyen kesimlerin yanıtı ortada: Macron büyük iş çevrelerinin ve bankaların adamıdır.
Olabilir. Rothschild Bankacısı, eski bir ekonomi bakanının arkasına “büyük finans”ı alması zor değil. Ama bu yeterli mi? Finans çevrelerinin desteklediği her aday büyük halk kitlelerinin oyunu alır mı? 


Obama tekniği uygulanmış
Meseleye bu açıdan baktığımızda Macron’un başvurduğu iletişim stratejilerinin bulunduğu yere çok büyük katkı yaptıklarını görüyoruz. Fransa’nın cumhurbaşkanı adayı zamanında kendisi gibi hiç kimsenin tanımadığı bir isim olan Obama’nın yöntemlerini kullanmış. 2008’de Obama’yı hızla Beyaz Saray’a taşıyan iletişim teknik ve stratejilerini uygulamış. Bu iş için ABD de, Obama kampanyasında çalışan Fransız gençlerini transfer etmiş. Bunların arasında öne çıkan 3 isim var: Guillaume Liegey, Arthur Muller ve Vincent Pos.
Paris’te kendi isimleri altında bir siyasi danışmanlık ve teknoloji şirketi kuran bu gençler, Macron’a, kapı kapı ikna yöntemiyle üzerinde çalışılacak özel seçmen-mahalle algoritmaları çıkartmışlar. “Google”a adlarını yazdığınızda önünüze hemen “LiegeyMuller- Pons” isimli bir site geliyor. Sitenin girişinde üç kafadarın Obama kampanyasında tanıştıkları ve en yeni siyaset teknolojilerinde uzmanlaştıkları yazıyor. “Big data” yardımıyla “sıfırdan kalkışa geçen” kampanyalara danışmanlık verdikleri anlatılıyor. 

CHP’ye rağmen yüzde 49
Siyaset artık -heyhat!- ideoloji değil, büyük teknolojilerin işi.
Bunları sade Macron olgusunu merceğe almak için yazmadım. CHP için bu serüvenden çıkarılacak hiç ders yok mu?
Referandumda alınan son yüzde 49’a bakmayın... O, CHP yüzünden değil, CHP’ye rağmen alınan bir sonuç. Kendisi de bunun ayırdında olan parti, kampanyaya nitekim “CHP” logosunu vermedi...
“Şaibeli seçimi” izleyen ataletli tutumlarına gelmeden önce... tüm büyük dönemeç sandık sınavlarında olduğu gibi bu kampanyada da alabildiğine pasif kaldılar.
Seçmen algoritmalarını bırakın, “Google”dan indirildiği iddia edilen rastgele bir kız çocuğu üzerinden hazırlanan reklam panolarının basitliği ve kullanılan propaganda şarkılarının sıradanlığı, baştan savmalığı bile bu partiden artık ümit kesmeye yeterdi. Sanki hepsi kapıdan geçen bir reklamcıya yaptırılmış, kendileri bile ürünlerine en baştan inanmamış gibiydi.
Modern siyaset teknolojilerinin kullanıldığı dünyada, “Düşmez şaşmaz bir Allah, ‘Hayır’ olur inşallah” şarkısı da nedir allahaşkına?
“Hayır”cıların, amatör olanaklarla hazırladığı videolar ve tanıtımlar dahi çok daha güçlü, umut verici, başarılı ve etkileyici olabildiler. Ama onlar da son tahlilde sosyal medyadaki belli çevreler içinde kalıyor, Obama ve Macron örneklerinde gördüğümüz üzere geniş seçmen kitlelerine ulaşamıyordu.
Diyeceğim o ki, 2019’a bu sürüklenmeyle varamayız. Ya CHP’yi bu köhnelikten kurtarmak; ya artık başka yeni oluşumlara yönelmek zorundayız.

Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder