Geçen haftayı çeşitli mekânlarda; kahvelerde,
pazarlarda, terzi atölyelerinde, memleketim insanlarıyla konuşarak
geçirdim. Terzi atölyesinde, Karadenizli bir yurttaşla neredeyse boğaz
boğaza geldim. Karadenizli yurttaş şöyle diyordu: “Bölgede her çocuk için Tayyip Erdoğan 100 lira veriyor, her engelli yurttaşa bakan kişi 700 lira alıyor, hastaneler bizi adam yerine koyuyor, Tayyip’e oy vermeyeceğiz de kime oy vereceğiz?” Ben
bu yardımların Tayyip Erdoğan’ın cebinden değil de bizim
vergilerimizden ödendiğini söyleyince amca, hırsla üstüme yürüdü ve
şöyle dedi: “Allah hiçbir zaman size iktidar göstermeyecek!” İşte kafam o zaman attı ve gayet sakin, “Sen Allah’la konuşuyor musun” diye sordum. Şaşırdı, “Haşa” dedi. “Öyleyse” dedim, “Allah’ı filan katmadan, kendi adına konuşacaksın!” İşler kızıştı ve çevreden gelenler beni oradan uzaklaştırdı.
Biraz sakinleşince düşündüm, evet, AKP’nin en büyük başarısı, bir sosyal devletin yapması gereken tüm yardımları, Tayyip Erdoğan yapıyormuş gibi göstermek. Üstelik bütün bu yardımları bizim vergilerimizle yapıyor, çelişki burada. Büyük sermaye bu ülkede iktidarla göbek bağını kesmediği ve sürekli vergi kaçırdığı için bizim meselemiz şimdi mecburen ödediğimiz vergiler dışındaki vergi kaynaklarını kesmek olmalı.
Bu da topyekûn tüketim boykotuyla yapabileceğimiz bir şey. Başlıyorum: Arkadaşlar yok yumuşatıcı, yok yağ sökücü gibi içinde çok tehlikeli kimyasallarla dolu deterjanları neden evimize sokuyoruz? Bunun adı temizlik, titizlik olmuyor, bunun adı evi kimyasallarla doldurmak oluyor. Öyleyse anadan babadan kalma karbonat, sirke, arapsabunu neyimize yetmiyor.
Meyvenin, sebzenin bol olduğu ülkemizde, içinde ne olduğu belli olmayan hazır çorbalara, mısır şekeriyle yapılan tatlılara, bebekler için hazır mamalara düşkünlüğümüz neden? Hele de dondurulmuş ürünlere. Bunun adını ben koyayım, üşengeçlik. Arkadaş üşenme, çocuğunun çorbasını, meyve suyunu kendin yap! Analarımızın çok mu vakti vardı, çoğu çalışıp çocuk büyütüyorlardı. Birkaç saat cep telefonlarından uzak durursanız, vakit her şeye yeter!
Sigara tiryakilerine (kendim de tiryaki olduğum için) özellikle sesleniyorum: Devlet bütçesinin, yani Tayyip’in cebinden çıkmış gibi görünen paranın önemli bir kısmı sigara vergilerinden karşılanıyor. O zaman içinde yüzlerce zehir barındıran hazır sigara içmiyoruz, sigaramızı mis gibi Adıyaman tütünüyle biz sarıyoruz. Ben bir yıldır bunu yapıyorum ve bütçem çok hafifledi.
Gelelim içki meselesine, arkadaş kendi şarabını, kendi rakını, kendi biranı kendin yap! Ayrıca bir mekâna gideceksen tıpkı Batılılar gibi evde yemeğini ye, içkini iç, orada da tek bir içkiyle idare et. Evetçilerin büyük çoğunluğu içki içmediklerini söylüyorlar, eğer bu doğruysa bizim cebimizden epey bir para onların kömürüne, çocuklarına gidiyor. Tabii ki gitsin ama Tayyip verdi deniyor ya, işte burada gıcık oluyorum. Tayyip çıkarıp cebinden versin!
Gelelim başka ve önemli bir meseleye. Benzin fiyatları ve benzinden alınan vergilere. Arkadaşım karşıya geçerken niye araba kullanıyorsun, neden? Üç dakikalık alışveriş merkezine giderken araba neden? Buradan gençlere çağrım, bisiklete geçin, hem havalı oluyor hem de cebinizde para kalıyor.
Şimdi şu Pınar Süt meselesine gelelim. Belli ki, bir nedenden (çoğunlukla bu vergi borcu oluyor) Pınar sıkışmış durumda, yağ vermeye ihtiyacı var. Tamam o yağ verebilir ama biz lütfen peynirimizi, sütümüzü ve boyamızı seçelim. Bir yığın çok daha iyi süt ve süt ürünleri satan kooperatifler var. Üşenmeyin bulun ve en azından çocuğunuz artık iyi süt içsin. Bir ay dolapta durup bozulmayan yoğurt yerine, üç günde bozulan gerçek yoğurt yiyin.
Bu arada benim oturduğum yer rantın göbeği ama nedense kimseler yeni yapılan evlerinden, hiç memnun değil. Tuvaletler taşmaya başlamış, eşyalar sığmıyormuş, pencereler açılmıyormuş. Vallahi her duyduğum kötü habere seviniyorum, göbek ata ata güzelim evlerini ancak sosyal konut yapan ama buna rezidans diyen satan müteahhitlere teslim etmişlerdi. Oh olsun! AVM’ler de alışveriş yapmayan ama o havasız mekânlarda çocuk gezdirenlerle dolmuş. Eh Araplar ne kadar karnınızı doyuracak, tüm dünyada ekonomik kriz var, Araplar bundan muaf değildir. Zaten en zenginler Londra ve Amerika’da….
Yeni sloganımız: Tüketme, tükensinler!
Işıl Özgentürk / CUMHURİYET
Biraz sakinleşince düşündüm, evet, AKP’nin en büyük başarısı, bir sosyal devletin yapması gereken tüm yardımları, Tayyip Erdoğan yapıyormuş gibi göstermek. Üstelik bütün bu yardımları bizim vergilerimizle yapıyor, çelişki burada. Büyük sermaye bu ülkede iktidarla göbek bağını kesmediği ve sürekli vergi kaçırdığı için bizim meselemiz şimdi mecburen ödediğimiz vergiler dışındaki vergi kaynaklarını kesmek olmalı.
Bu da topyekûn tüketim boykotuyla yapabileceğimiz bir şey. Başlıyorum: Arkadaşlar yok yumuşatıcı, yok yağ sökücü gibi içinde çok tehlikeli kimyasallarla dolu deterjanları neden evimize sokuyoruz? Bunun adı temizlik, titizlik olmuyor, bunun adı evi kimyasallarla doldurmak oluyor. Öyleyse anadan babadan kalma karbonat, sirke, arapsabunu neyimize yetmiyor.
Meyvenin, sebzenin bol olduğu ülkemizde, içinde ne olduğu belli olmayan hazır çorbalara, mısır şekeriyle yapılan tatlılara, bebekler için hazır mamalara düşkünlüğümüz neden? Hele de dondurulmuş ürünlere. Bunun adını ben koyayım, üşengeçlik. Arkadaş üşenme, çocuğunun çorbasını, meyve suyunu kendin yap! Analarımızın çok mu vakti vardı, çoğu çalışıp çocuk büyütüyorlardı. Birkaç saat cep telefonlarından uzak durursanız, vakit her şeye yeter!
Sigara tiryakilerine (kendim de tiryaki olduğum için) özellikle sesleniyorum: Devlet bütçesinin, yani Tayyip’in cebinden çıkmış gibi görünen paranın önemli bir kısmı sigara vergilerinden karşılanıyor. O zaman içinde yüzlerce zehir barındıran hazır sigara içmiyoruz, sigaramızı mis gibi Adıyaman tütünüyle biz sarıyoruz. Ben bir yıldır bunu yapıyorum ve bütçem çok hafifledi.
Gelelim içki meselesine, arkadaş kendi şarabını, kendi rakını, kendi biranı kendin yap! Ayrıca bir mekâna gideceksen tıpkı Batılılar gibi evde yemeğini ye, içkini iç, orada da tek bir içkiyle idare et. Evetçilerin büyük çoğunluğu içki içmediklerini söylüyorlar, eğer bu doğruysa bizim cebimizden epey bir para onların kömürüne, çocuklarına gidiyor. Tabii ki gitsin ama Tayyip verdi deniyor ya, işte burada gıcık oluyorum. Tayyip çıkarıp cebinden versin!
Gelelim başka ve önemli bir meseleye. Benzin fiyatları ve benzinden alınan vergilere. Arkadaşım karşıya geçerken niye araba kullanıyorsun, neden? Üç dakikalık alışveriş merkezine giderken araba neden? Buradan gençlere çağrım, bisiklete geçin, hem havalı oluyor hem de cebinizde para kalıyor.
Şimdi şu Pınar Süt meselesine gelelim. Belli ki, bir nedenden (çoğunlukla bu vergi borcu oluyor) Pınar sıkışmış durumda, yağ vermeye ihtiyacı var. Tamam o yağ verebilir ama biz lütfen peynirimizi, sütümüzü ve boyamızı seçelim. Bir yığın çok daha iyi süt ve süt ürünleri satan kooperatifler var. Üşenmeyin bulun ve en azından çocuğunuz artık iyi süt içsin. Bir ay dolapta durup bozulmayan yoğurt yerine, üç günde bozulan gerçek yoğurt yiyin.
Bu arada benim oturduğum yer rantın göbeği ama nedense kimseler yeni yapılan evlerinden, hiç memnun değil. Tuvaletler taşmaya başlamış, eşyalar sığmıyormuş, pencereler açılmıyormuş. Vallahi her duyduğum kötü habere seviniyorum, göbek ata ata güzelim evlerini ancak sosyal konut yapan ama buna rezidans diyen satan müteahhitlere teslim etmişlerdi. Oh olsun! AVM’ler de alışveriş yapmayan ama o havasız mekânlarda çocuk gezdirenlerle dolmuş. Eh Araplar ne kadar karnınızı doyuracak, tüm dünyada ekonomik kriz var, Araplar bundan muaf değildir. Zaten en zenginler Londra ve Amerika’da….
Yeni sloganımız: Tüketme, tükensinler!
Işıl Özgentürk / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder