27 Mayıs 2017 Cumartesi

Büyük Trump turnesi - Nilgün Cerrahoğlu

ABD Başkanı Trump, Brüksel’de görücüye çıktığı ilk NATO zirvesindeki toplu fotoğraf çekiminde “ön planda olabilmek için”, Karadağ Başbakanı Duşko Markoviç’i eliyle geriye itti.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’le ayaküstü sohbet eden Markoviç’i, tek bir el hareketiyle taammüden atsineği kovalar gibi iten ABD Başkanı’nın bu her türlü nezaketten yoksun jesti, tam “büyük balık, küçük balığı yutar yeni Trump düzeni”nin fotoğrafı.
Aynı derecede kaba olmamakla beraber, Trump’ın Brüksel’de ilk kez bir araya geldiği çiçeği burnunda Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a yeltendiği kabadayı tokalaşma hamlesi de gene aynı resmin parçası oluyor. 

 
39 yaşında yapıca ufak tefek, tecrübesiz Fransa Cumhurbaşkanı’nı Trump belli ki “kolay lokma” sayarak, bariz bir tahakküm tavrıyla eliyle kendine doğru çekiyor.
“Bende elimi size kaptıracak göz var mı” edasıyla hızla tepki veren çetin ceviz Macron ise Trump’ın bu “laubali” hamlesini anında geri püskürtüyor ve elini geriye çekiyor...
 
Arap şeyhleriyle daha mutlu
Trump’ın, Suudi Arabistan’da başlayarak İsrail’de süren ve “tektanrılı dinlerin tüm merkezlerini ziyaret etmek” iddiasıyla Vatikan’a uzanan, oradan Brüksel’deki NATO zirvesinde devam eden, G7 doruğu ile İtalya’da son bulan 9 günlük “ilk başkanlık turnesi”, böyle ardı ardına gelen alışılagelmemiş, yadırgatıcı jestlerle haber oldu. 

 
ABD Başkanı 110 milyar dolarlık silah anlaşması yaptığı Suudilerle mutlu mesut kılıç dansı yaptı...
Ortadoğu diktatörleriyle al takke ver külah güven tazelediği gezinin ilk ayağında, onlarla “cam küreye” el bastı. 
 
İsrail de kendisinden başka hiçbir ABD Başkanı’nın şimdiye kadar yeltenmediği bir girişimle Ağlama Duvarı’nda poz verdi. 
 
Bu, “Ortadoğu’nun tüm zulüm rejmleri ve diktatörleri birleşin” çıkartmasının ardından, kendisini Roma da metazori kabul eden Papa’ya adeta alay edercesine “barış” sözü verdi.
Arkadan NATO ve AB liderleriyle bir araya geldiği Brüksel’de ayrıca fırtına koparttı.
NATO’nun 1.2 milyar dolara mal olan yeni baş karargâhında başöğretmen havasında müttefikleri bütçeye istenen katkıyı yapmadıkları gerekçesiyle -ittifak tarihinde örneğine şimdiye dek rastlanmamış biçimde-haşladı. 
 
Bu yetmezmiş gibi AB Konseyi Başkanı adaşı Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’le yaptığı bir toplantıda da Almanya’yı topa tuttu. 
 
Ayağına kırmızı halı seren Arap Kralları ile “ortaklık ilişkisi içinde olduğu” Avrupalılara göre çok daha rahat olduğu hissedilen Trump’ın ilk gezisine, özellikle “Avrupa ve Avrupa’nın lider ülkesi Almanya’ya had bildirmek” için çıktığı anlaşıldı.
 
Almanya ile kanlı bıçaklı
Almanya’ya “ABD’de çok fazla araba sattığı için” atarlanan ve bunu böylece dile getiren Trump; açıkça Avrupalı muhataplarına “Almanların kötü olduğunu” söyledi.
Merkel’le Beyaz Saray görüşmesinde basın önünde el sıkışmayan Trump’ın, Brüksel’deki bu son çıkışları, Berlin’de haliyle tepkiyle karşılandı. 
 
Almanya’nın etkili yayın organlarından “Der Spiegel”, bu büyük Avrupa ülkesindeki hissiyatı “Donald Trump’tan kurtulma zamanı” başlıklı bir yazıyla dile getirdi ve şu dobra değerlendirmeyi yaptı: “Donald Trump ABD Başkanı olacak kalibrede değil. Konumunun gerektirdiği entelektüel kapasite ile makamının mahiyetini kavramaktan aciz. ABD’yi alay konusu haline getiren Donald Trump dünya için bir tehdit. Gidişat daha da kötüleşmeden kendisi Beyaz Saray’dan çıkarılmalı!”
ABD Başkanı’nın gittiği her durakta böyle şok üstüne şok yaratmasının sebebi Berlin Duvarı sonrası dünya düzeninin sonuna gelinmiş olması. 
 
AB ve NATO minvali... “Batı’nın demokrasi ve özgürlükler gibi ortak değerleri” üzerinde kurulduğu söylenen örgütlerde bu değerler gerçekte artık rüşveti kelam düzeyinde bile anılmıyor. Ortadoğu’ya yakın zamana dek “demokrasi ihracı” misyonundan söz eden Washington, “kör kör parmağım gözüne” bundan böyle diktatörleri açıkça yüceltmekten kaçınmıyor.
 
Üzerinde daha çok konuşulacak bu Trump gezisi, kalan son perdeleri de gözlerimizin önünden kaldırıyor ve ne kertede vahşi bir yeni büyük oyuna tanıklık ettiğimizi gösteriyor.

Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder