Alevilerin siyasette görünür olması; sağcısını, ulusalcısını,
milliyetçisini, muhafazakârını, kimi sosyal demokrat geçinen çevreleri
de rahatsız ediyor.
“Alevi’den Genel Başkan olur mu?”, “Alevi’den Vali, Emniyet Müdürü, Müsteşar olur mu?” diye sorulur. Hatta miting alanlarında “Biliyorsunuz kendisi Alevi” diye yuhalatılırsınız.
Bunlar milyonlarca Alevi’yi rahatsız eden mevzulardır.
Alevilere ‘siyasetten çekilin’ önerisini yapan kişi, TGRT’den Aydınlık gazetesine gelen Türk İslam Sentezci Sabahattin Önkibar’dır. Bu şahıs köşesinden “Alevi kökenli Kılıçdaroğlu’nun gidip bütün Türkiye’yi kucaklayacak bir ismin lider olması gerekir” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığını bırakmasını istemiş ve oraya Sünni bir genel başkan davet etmiş.
Bu sadece siyasi bir davet değil; aynı zamanda mezhepçilik, ayrımcılık ve ırkçılık içeren bir davettir. Çünkü bu zihniyete göre 72 millete aynı nazarla bakan Aleviler ve Hacı Bektaşi Veli hoşgörüsü Türkiye’yi kucaklayamazmış.
Soyadı Önkibar ama yazısı Önyargılıdır ve Kibar değildir. Mezhepçilik, ırkçılık ve siyasi hak düşmanlığı kokuyor.
Alevilerin yüzde 97’sinin tek adamlığa ve rejim değişikliğine HAYIR diyen tek toplumsal kesim olmasını hazmedememiş! Alevilerin laiklik ve demokratik cumhuriyet talebini en diri savunan toplumsal kesim olması da rahatsız etmiş.
Tabii ki, tek suçlu Sabahattin Önkibar değil. O, devletin resmi ve mezhepçi müfredatından mezun olmuş, birçok Türk İslam Sentezci yorumculardan biri.
CHP ve Kılıçdaroğlu eleştirilebilir
CHP Genel Başkanı ve CHP politikaları eleştirilmez değil. Ama siyasetçiye ya da siyasi partiye yönelik eleştiriler ancak düşünsel, siyasal ve ideolojik zeminlerde olmalıdır. Eleştiriye kültürel, dinsel ve dilsel kimlik giydirmek kaba bir ilkellik ve ırkçılıktır.
Mezhepçi, ırkçı ve ayrımcı eleştiriler, düşünce ve eleştiri özgürlüğü değil, suç ve hakaret alanına girer.
Alevilerin büyük bir kesimi CHP’ye oy veriyor diye, CHP’nin ‘Alevi partisi’ olduğunu iddia etmek yanlıştır. Ya da CHP içinde ve seçmenleri arasında Alevilerin oranının yüksek olması da, CHP’nin bir Alevi partisi olduğunu göstermez.
CHP öyle değil böyle eleştirilir
CHP’ye yönelik en sert ve haklı eleştiriler yine Alevilerden geliyor. Aleviler CHP’nin laiklik mücadelesindeki ikircikliğini ve ipe un seren tavrını eleştiriyor.
CHP’nin ‘Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması’, ‘zorunlu din eğitimi ve okulların İmam hatipleştirilmesi’ karşısındaki sessizliğini, AKP’nin laiklik karşıtı girişimlerine karşı politikasızlığını eleştirenler yine Aleviler.
CHP’nin, yurttaşlık üzerinden siyaseti doğrudur ama Kürt sorunu, Alevi sorunu üzerine neden siyasal ve demokratik çözüm vizyonuna sahip olmadığını soran, kültürel kimlik haklarına dair neden politika oluşturmuyor diye eleştirenler de Alevilerdir.
Önkibar gibi “Alevi olduğu için partinin başından gitmeli” demek, gayri ahlaki, mezhepçi ve insan hakları hukukunu çiğnemektir.
Bu söylemin devamında Alevilerden ‘Genel Başkan’ olmaz, “Aleviler ülkenin Kunta Kinte’leri olun” ya da olmayan laikliğe ‘sigorta’ ve olmayan demokratik cumhuriyete ‘bekçilik’ çağrısı gelir. Alevilere bekçiliğin ve kapıcılığın, yanı sıra siyasette sadece ‘seçme hakkını’ uygun görür.
Alevilerin siyaset yapma hakkına itirazın tarihi, Emevi zihniyetine dayalı Muaviye dönemine denk düşer. Önkibar gibiler de bunu sürdürmekteler.
Önkibar, Kılıçdaroğlu’nu haksız yere eleştiriyor. Kılıçdaroğlu, bugüne kadar Aleviliğini ifade etmekten uzak duran, Alevilerin sorunlarına ilişkin tek bir çalışma ortaya koymamış Genel Başkan’dır.
CHP Danışmanları, “Aleviliğin siyasette Kılıçdaroğlu’na yük ve engel olacağı” ve “Alevi kimliği CHP’yi marjinalleştirir” gibi mesnetsiz ve hane içi mezhepçilikle, Kılıçdaroğlu’na kendi Aleviliğini gizletmişlerdir. ‘Oy artırma’ analizleri yapan bu danışmanlar, CHP’nin ihtiyacı olan laik ve demokratik siyaset dili yerine, Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin söylemini uhrevileştirdiler. Eğer CHP’de bir “mezhepçilik” aranacaksa bunları görecek göz, duyacak kulak isterim.
Utanılması gereken Alevilik değildir!
Alevilik utanılacak bir kimlik değildir. Aleviler kimseye ‘Alevi kimliği’ ile siyaset yapın çağrısı yapmıyor. Ama Kılıçdaroğlu da dahil, hiçbir siyasetçinin, siyasal İslamcı mahallenin mezhepçi baskılarına boyun eğip, inancından ve dilinden utanıp çekinmesi de gerekmiyor.
Aksine gerektiği zaman göğüslerini gererek kimliğini ifade etmelidir.
Alevilik; kimliğini ifade etmekten utanacak, sıkılacak bir durum ya da siyasal kayıp ya da kazanç hesaplarının istismar konusu haline gelmişse, o ülkede adalet, vicdan, insanlık, demokrasi, çoğulculuk, Hacı Bektaş Veli hoşgörüsü ve Pir Sultan Abdal cesareti firar etmiş demektir.
Alevilik utanılacak bir şey değil, Alevilerin kalplerinde taşıdığı kimliktir. Alevilere “kimliğinizi gizleyin” diye fetva veren siyasal ulemalar ve köşe yazarları utansın!
Turan Eser / BİRGÜN
“Alevi’den Genel Başkan olur mu?”, “Alevi’den Vali, Emniyet Müdürü, Müsteşar olur mu?” diye sorulur. Hatta miting alanlarında “Biliyorsunuz kendisi Alevi” diye yuhalatılırsınız.
Bunlar milyonlarca Alevi’yi rahatsız eden mevzulardır.
Alevilere ‘siyasetten çekilin’ önerisini yapan kişi, TGRT’den Aydınlık gazetesine gelen Türk İslam Sentezci Sabahattin Önkibar’dır. Bu şahıs köşesinden “Alevi kökenli Kılıçdaroğlu’nun gidip bütün Türkiye’yi kucaklayacak bir ismin lider olması gerekir” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığını bırakmasını istemiş ve oraya Sünni bir genel başkan davet etmiş.
Bu sadece siyasi bir davet değil; aynı zamanda mezhepçilik, ayrımcılık ve ırkçılık içeren bir davettir. Çünkü bu zihniyete göre 72 millete aynı nazarla bakan Aleviler ve Hacı Bektaşi Veli hoşgörüsü Türkiye’yi kucaklayamazmış.
Soyadı Önkibar ama yazısı Önyargılıdır ve Kibar değildir. Mezhepçilik, ırkçılık ve siyasi hak düşmanlığı kokuyor.
Alevilerin yüzde 97’sinin tek adamlığa ve rejim değişikliğine HAYIR diyen tek toplumsal kesim olmasını hazmedememiş! Alevilerin laiklik ve demokratik cumhuriyet talebini en diri savunan toplumsal kesim olması da rahatsız etmiş.
Tabii ki, tek suçlu Sabahattin Önkibar değil. O, devletin resmi ve mezhepçi müfredatından mezun olmuş, birçok Türk İslam Sentezci yorumculardan biri.
CHP ve Kılıçdaroğlu eleştirilebilir
CHP Genel Başkanı ve CHP politikaları eleştirilmez değil. Ama siyasetçiye ya da siyasi partiye yönelik eleştiriler ancak düşünsel, siyasal ve ideolojik zeminlerde olmalıdır. Eleştiriye kültürel, dinsel ve dilsel kimlik giydirmek kaba bir ilkellik ve ırkçılıktır.
Mezhepçi, ırkçı ve ayrımcı eleştiriler, düşünce ve eleştiri özgürlüğü değil, suç ve hakaret alanına girer.
Alevilerin büyük bir kesimi CHP’ye oy veriyor diye, CHP’nin ‘Alevi partisi’ olduğunu iddia etmek yanlıştır. Ya da CHP içinde ve seçmenleri arasında Alevilerin oranının yüksek olması da, CHP’nin bir Alevi partisi olduğunu göstermez.
CHP öyle değil böyle eleştirilir
CHP’ye yönelik en sert ve haklı eleştiriler yine Alevilerden geliyor. Aleviler CHP’nin laiklik mücadelesindeki ikircikliğini ve ipe un seren tavrını eleştiriyor.
CHP’nin ‘Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması’, ‘zorunlu din eğitimi ve okulların İmam hatipleştirilmesi’ karşısındaki sessizliğini, AKP’nin laiklik karşıtı girişimlerine karşı politikasızlığını eleştirenler yine Aleviler.
CHP’nin, yurttaşlık üzerinden siyaseti doğrudur ama Kürt sorunu, Alevi sorunu üzerine neden siyasal ve demokratik çözüm vizyonuna sahip olmadığını soran, kültürel kimlik haklarına dair neden politika oluşturmuyor diye eleştirenler de Alevilerdir.
Önkibar gibi “Alevi olduğu için partinin başından gitmeli” demek, gayri ahlaki, mezhepçi ve insan hakları hukukunu çiğnemektir.
Bu söylemin devamında Alevilerden ‘Genel Başkan’ olmaz, “Aleviler ülkenin Kunta Kinte’leri olun” ya da olmayan laikliğe ‘sigorta’ ve olmayan demokratik cumhuriyete ‘bekçilik’ çağrısı gelir. Alevilere bekçiliğin ve kapıcılığın, yanı sıra siyasette sadece ‘seçme hakkını’ uygun görür.
Alevilerin siyaset yapma hakkına itirazın tarihi, Emevi zihniyetine dayalı Muaviye dönemine denk düşer. Önkibar gibiler de bunu sürdürmekteler.
Önkibar, Kılıçdaroğlu’nu haksız yere eleştiriyor. Kılıçdaroğlu, bugüne kadar Aleviliğini ifade etmekten uzak duran, Alevilerin sorunlarına ilişkin tek bir çalışma ortaya koymamış Genel Başkan’dır.
CHP Danışmanları, “Aleviliğin siyasette Kılıçdaroğlu’na yük ve engel olacağı” ve “Alevi kimliği CHP’yi marjinalleştirir” gibi mesnetsiz ve hane içi mezhepçilikle, Kılıçdaroğlu’na kendi Aleviliğini gizletmişlerdir. ‘Oy artırma’ analizleri yapan bu danışmanlar, CHP’nin ihtiyacı olan laik ve demokratik siyaset dili yerine, Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin söylemini uhrevileştirdiler. Eğer CHP’de bir “mezhepçilik” aranacaksa bunları görecek göz, duyacak kulak isterim.
Utanılması gereken Alevilik değildir!
Alevilik utanılacak bir kimlik değildir. Aleviler kimseye ‘Alevi kimliği’ ile siyaset yapın çağrısı yapmıyor. Ama Kılıçdaroğlu da dahil, hiçbir siyasetçinin, siyasal İslamcı mahallenin mezhepçi baskılarına boyun eğip, inancından ve dilinden utanıp çekinmesi de gerekmiyor.
Aksine gerektiği zaman göğüslerini gererek kimliğini ifade etmelidir.
Alevilik; kimliğini ifade etmekten utanacak, sıkılacak bir durum ya da siyasal kayıp ya da kazanç hesaplarının istismar konusu haline gelmişse, o ülkede adalet, vicdan, insanlık, demokrasi, çoğulculuk, Hacı Bektaş Veli hoşgörüsü ve Pir Sultan Abdal cesareti firar etmiş demektir.
Alevilik utanılacak bir şey değil, Alevilerin kalplerinde taşıdığı kimliktir. Alevilere “kimliğinizi gizleyin” diye fetva veren siyasal ulemalar ve köşe yazarları utansın!
Turan Eser / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder