Elçiye zeval olmaz. Sevgili aydınlanma bilgelerimiz İlhan-Turhan Selçuk kardeşleri anma etkinliğimizin Hacıbektaş’taki buluşmasında, söyleşideki sunumunda, Bülent Tanık,
TMMOB çatısı altında, en son Çankaya Belediye Başkanlığı süreçlerindeki
anıları ve değerlendirmeleriyle katkıda bulunurken Selçuk kardeşler,
Cumhuriyet gazetesinin, bağımsız gazetecilik, laik Cumhuriyet değerleri,
devrimleri, katkılarına doğal olarak karşıtların, darbecilerin hedef
tahtası yapılmalarına örnekler verirken, İlhan Selçuk-Turhan Selçuk
kardeşlerin Ziverbey işkenceleri- kaburgalarının kırılması süreçlerinden
günümüze, 12 arkadaşımızın 230’lu günlere ulaşan yargısız infaz tutuklu
kalışları sürecine geçerken... Dik duruşlarından ödün vermeyen kadın
yazarlarımıza, özellikle ve öncelikle birçok kez yineleyerek selam
çakmayı seçti. Cumhuriyet’in kadın yazarlarına duyurmak, okurla
paylaşmak da bana düştü...
“Adalet” arayışı yürüyüşünde, verilmek istenen şok ağırlıktaki ceza ve tutuklanması ile simge olan, gazeteci, milletvekili arkadaşımız Enis Berberoğlu dün Cumhuriyet öğretmeni emeklisi kayınpederini toprağa vermek üzere özel izinle insan içine çıktı. Eşi yine gazeteci arkadaşımız sevgili Oya Berberoğlu’nun acısını yürekten paylaşırken, kadın kimliği ile yürekli dik duruşunu sizlerle paylaşmalıyım...
Çağlayan Adliyesi’ndeki, her boyutu ile adalet duygumuzu yaralayan kararın ardından dışarıdan destek adına güçlü bir dik duruşun sınavını veriyor. Cezaevi kapısı, Maçka Parkı etkinlikleri, avukatlar peşinde koşturmaca... Yüz yüze geçmiş olsun kucaklaşması olanaksız gibi. Hacıbektaş’a gidiş gece otobüs yolculuğunda, saati 01.35 olarak geçen bir önceki günlü aramama özür yanıtı atılmış. Benim fark edip Hacıbektaş dönüşü buluşma isteme yanıtım 05.37’ye sarkmış. Araya artık İstanbul’dan ayrılamayacağı gerekçesi ile hastanede yatan babasını yalnız bırakamayacağı için İstanbul’da bir hastaneye ambulansla taşıma operasyonu giriyor. Perşembe günü babası İstanbul’daki hastanede güvende iken, Baro’nun, avukatların, Maçka Parkı eylemlerine katılacaktı.
Bulamayınca arayacak oldum; “Gelemedim, aksilikler çıktı, haber de veremedim, özür dilerim” demekle yetindi. Yaşamakta olduğu sorunlardan tek söz etmediği için, kıyıp soru soramadım. Dün sabah acı kaybını haberlerden öğrendim. Bu onurlu kadın duruşuna saygıyla...
Her cepheden sesleri kısılmış, örgütlülükleri ağır darbe almış toplumsal, demokratik meslek örgütleri, sendikalar, siyasal örgütlenmeler, kadın örgütlenmeleri sorunlarından yola çıkarak hak arama yoluna çıktılar. Bu sayede kadın hakları savaşımı da güçlendi, direniş ittifakları içinde anlamlı pek çok yasal hak kazanımı gerçekleşti.
Şimdi bu anlamlı örgütlülükler, yasal kazanımlar sonrasında neden sil baştan kadın haklarında dibe vurduğumuzu sorgulamayacak mıyız? Dünün haberler akışında görüntülü yayımlanan trajik saldırıyı, gelişmelerini nasıl okuyacağız? Üniversite öğrencisi kızımızın ağır saldırıya uğraması görüntüleri, almaya cesaret edebildiği sağlık raporundaki belgeleri ile sabit. Kendini İslam değerlerini de ayaklar altına alarak, yaşam tarzına, bir genç kızın şort giymesine ceza kesmeye kalkan kişinin, hukuken sabit suçu ortada, kanıtlı iken serbest bırakılabiliyor. Kızımız büyük bir yüreklilikle olayı kamuoyuna taşımasa, adil yargılama, hukuk, adalet, hak götüre. İktidarları erkinden ses soluk çıkmıyor...
Şükran Soner / CUMHURİYET
“Adalet” arayışı yürüyüşünde, verilmek istenen şok ağırlıktaki ceza ve tutuklanması ile simge olan, gazeteci, milletvekili arkadaşımız Enis Berberoğlu dün Cumhuriyet öğretmeni emeklisi kayınpederini toprağa vermek üzere özel izinle insan içine çıktı. Eşi yine gazeteci arkadaşımız sevgili Oya Berberoğlu’nun acısını yürekten paylaşırken, kadın kimliği ile yürekli dik duruşunu sizlerle paylaşmalıyım...
Çağlayan Adliyesi’ndeki, her boyutu ile adalet duygumuzu yaralayan kararın ardından dışarıdan destek adına güçlü bir dik duruşun sınavını veriyor. Cezaevi kapısı, Maçka Parkı etkinlikleri, avukatlar peşinde koşturmaca... Yüz yüze geçmiş olsun kucaklaşması olanaksız gibi. Hacıbektaş’a gidiş gece otobüs yolculuğunda, saati 01.35 olarak geçen bir önceki günlü aramama özür yanıtı atılmış. Benim fark edip Hacıbektaş dönüşü buluşma isteme yanıtım 05.37’ye sarkmış. Araya artık İstanbul’dan ayrılamayacağı gerekçesi ile hastanede yatan babasını yalnız bırakamayacağı için İstanbul’da bir hastaneye ambulansla taşıma operasyonu giriyor. Perşembe günü babası İstanbul’daki hastanede güvende iken, Baro’nun, avukatların, Maçka Parkı eylemlerine katılacaktı.
Bulamayınca arayacak oldum; “Gelemedim, aksilikler çıktı, haber de veremedim, özür dilerim” demekle yetindi. Yaşamakta olduğu sorunlardan tek söz etmediği için, kıyıp soru soramadım. Dün sabah acı kaybını haberlerden öğrendim. Bu onurlu kadın duruşuna saygıyla...
***
Yeri geldi, 12 Eylül’ün adaletin katledildiği
yıllarında, ağır işkenceli cezaevleri koşullarında, cezaevleri
koşullarına karşı çıkan sesler çoğunlukla kadınlardandı... Analar,
eşler, kız kardeşler, dostlar... Öylesine kadın ağırlıklı, yürekli
duruşlar sergilediler ki... Ülkemizde kadın direnişinin gücü, dinamiği
yeniden keşfedildi... Kadın hakları savaşımı, örgütlülüğünün de
dinamiği, patlamasını getirdi. Her cepheden sesleri kısılmış, örgütlülükleri ağır darbe almış toplumsal, demokratik meslek örgütleri, sendikalar, siyasal örgütlenmeler, kadın örgütlenmeleri sorunlarından yola çıkarak hak arama yoluna çıktılar. Bu sayede kadın hakları savaşımı da güçlendi, direniş ittifakları içinde anlamlı pek çok yasal hak kazanımı gerçekleşti.
Şimdi bu anlamlı örgütlülükler, yasal kazanımlar sonrasında neden sil baştan kadın haklarında dibe vurduğumuzu sorgulamayacak mıyız? Dünün haberler akışında görüntülü yayımlanan trajik saldırıyı, gelişmelerini nasıl okuyacağız? Üniversite öğrencisi kızımızın ağır saldırıya uğraması görüntüleri, almaya cesaret edebildiği sağlık raporundaki belgeleri ile sabit. Kendini İslam değerlerini de ayaklar altına alarak, yaşam tarzına, bir genç kızın şort giymesine ceza kesmeye kalkan kişinin, hukuken sabit suçu ortada, kanıtlı iken serbest bırakılabiliyor. Kızımız büyük bir yüreklilikle olayı kamuoyuna taşımasa, adil yargılama, hukuk, adalet, hak götüre. İktidarları erkinden ses soluk çıkmıyor...
Şükran Soner / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder