26 Temmuz 2017 Çarşamba

Batı Erdoğan'ın altındaki koltuğu çekse bile... - ÖZGÜR ŞEN

Batılı merkezlerin Erdoğan'dan hoşlanmadıkları artık herkesin bildiği bir gerçek. Keza uluslararası sermayenin de AKP liderine güvenmediği ortada. Bu algının Batılı kamuoyuna mal olması ise bunlarla bağlantılı ama mutlaka üzerinde durulması gereken bir olgu...


Erdoğan'a dışarıdan bakan bir göz ise rahatlıkla AKP genel başkanının kendisi hakkında oluşan bu mutabakatı dağıtmaya uğraşmadığını, tam tersine üzerine üzerine gittiğini söyleyebilir. Almanya'yla yaşanan çok boyutlu siyasi gerilim, sonra yanlışlık olmuş dense de Alman sermayesini tehdit girişimleri veya Rusya'yla yapılan hava savunma sistemi pazarlığının bu algıyı yumuşatacağını herhalde kimse söyleyemez.

Gülen cemaatinin ABD'deki faaliyetleri ve Kürt siyasetinin ve Erdoğan'la ters düşmüş liberallerin Avrupa'daki girişimleri de bu bağlamda mutlaka hesaba katılmalı. AKP'nin içeride attığı adımların AKP muhaliflerine dışarıda pek çok koz verdiği muhakkak.

Aklını tamamen kaybetmiş reis aşıkları dışında herkes bu gerilimin eşitsizliğini, örneğin Almanya ile AKP arasındaki bir çekişmede nihai kozların kimin elinde olduğunu görüyor. Tuhaf olan ise bu eşitsizlik veri alındığında dahi Erdoğan'ın gücünü nereden aldığında kimsenin anlaşamaması...
Erdoğan, Almanya ile ABD arasında uzun süredir var olan ve Trump'ın başkanlığında gittikçe belirginleşen ayrılık noktalarından mı güç alıyor örneğin? Ya da Rusya'nın pragmatik lideri Putin'in uluslararası alandaki manevraları mı AKP'ye alan açıyor? Yoksa Erdoğan esas olarak Türkiye'de bir şekilde korumayı başardığı toplumsal tabanı sayesinde mi Batı'ya meydan okuyor?
Bunların hepsinde bir gerçeklik payı var mutlaka. Ancak tüm bunların yanında Batıyla Erdoğan'ın arasındaki çekişmede Erdoğan'ın elinde tuttuğu bir koz çok önemli: O da AKP Türkiyesi'nin bir bütün olarak kendisi...

Batı Erdoğan'ı karşısına alsa da nesnel olarak AKP Türkiyesi'ni karşısına alamıyor. Erdoğan'ın gitmesinden gerçekten memnun olacak çok sayıda Batılı odak Türkiye'de AKP liderinin hayatta kalmasını sağlayan zeminle mücadele etmiyorlar.

Niye etsinler... Onların bu zeminle bir dertleri yok.

Örneğin Türkiye'de laikliğin tarihe gömülmesi Batıda kimsenin umurunda değil. Yine herhalde kimse Batılı sermaye temsilcilerinin Türkiye'deki işçi düşmanı, piyasacı uygulamalardan şikayetçi olacağını düşünmüyor. Ya da Avrupa değerleri masalına inanan kaldı mı dünya üzerinde? İnsan haklarını ihlal eden, özgürlükleri sınırlayan adımlardan Batı yalnızca kendi ayağına basıldığı zaman rahatsız oluyor, böyle olunca da ciddi bir samimiyet sorunu ortaya çıkıyor.

Gericilik, piyasacılık, işçi düşmanlığı, otoriter eğilimler... Erdoğan tüm bunların toplamından başka bir şey değil...

Batıyla yaşanan gerilimi karmaşıklaştıran ve Erdoğan'ın alanını genişleten açmaz işte bu. Üstelik aynı açmaz doğal olarak Türkiye'deki Erdoğan muhaliflerini de bağlıyor. Batıya yüzünü dönmüş bir muhalefet, Erdoğansız AKP veya yeni bir merkez sağ odak gibi siyasi projelerle Erdoğan'ı sıkıştırmaya çalışırken AKP genel başkanının ayağını bastığı zeminle uğraşmıyor. Çünkü Türkiyeli AKP karşıtlığının ana gövdesinin de AKP'yi AKP, Erdoğan'ı Erdoğan yapan gericilikle, piyasacılıkla veya işçi düşmanlığıyla bir dertleri yok. Otoriter uygulamalara karşı çıkmak ise ne yazık ki yetmiyor... Türkiye'nin geldiği noktada AKP Türkiyesi'ni karşıya almak bu düzeni karşıya almaksızın mümkün değil artık ve bunu yapmadan Erdoğan'la mücadele etmek de bizi bir çözüme götürmüyor.
Batıyla Erdoğan'ın yaşadığı gerilimin sahiciliğinden kimse şüphe etmesin. Ancak AKP lideriyle Batılı merkezler arasında mutlak anlamda çözülemeyecek, uzlaşmaz bir çelişki yok. Her iki taraf da bu dünyada hüküm süren düzene tabiler ve bu düzenin sürekliliği her şeyden daha önemli.
Erdoğan'ın koltuğunu altından çekmeye muktedir güçler AKP Türkiyesi'nin temelini asla karşılarına almayacaklar. Birgün o koltuk Batının desteğiyle devrilirse de öncelik hep Türkiye'de varolan düzeni korumak olacak. Erdoğan yönetmeyecek ama onun hayali olan AKP Türkiyesi temel eksene dokunmayan bazı değişikliklerle devam edecek.

Aynen bugün olduğu gibi gerici, piyasacı, işçi düşmanı uygulamalar sürecek, uluslarası sermaye ülkemizde at koşturacak, bunun adına da kurtuluş denecek... Kötülük Türkiye'yi böyle bir çaresizliğe sürüklemesin. Erdoğan'ın fazlasıyla uzun sürmüş iktidarı bizi buna razı etmesin.

Özgür Şen / SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder