2 Temmuz 2017 Pazar

Nafile cehalet turları! - Mine G. Kırıkkanat

New York eyaletindeki Rochester Üniversitesi, 2013 yılında Prof. Miron Zuckerman’ın yönettiği bir araştırma ekibinin “dindarlık ile zekâ ilişkisi” konulu sentez çalışmasını yayımladı.
Geçmişte konuyla ilgili yapılan 63 araştırmayı inceleyen ekibin vardığı sonuç, “dindarların inançsızlardan daha az zeki oldukları” yönündeydi. 


The Independent gazetesinin geniş yer verdiği araştırma sonuçları, Türkiye’de lafı dolandırmadan “Ateistler dindarlardan daha zeki” başlığıyla açıklandı. 


Sentez sonuçlarından biri, 1921’den beri IQ’su 135’in üstünde 15 çocuğu ömür boyu izleyen ve hâlâ devam eden bir araştırma, ortalama zekâ sahibi olup inançsız bir yaşam süren kişiler ölüm sürecine doğru imana gelirken; bu üstün zekâlı çocukların yaşamlarının sonuna kadar inançsızlıklarını koruduklarını ortaya koyuyor. 


Başka deneylere dayalı diğer sonuçlar da farklı değil. 


Deneklerin cinsiyet ve eğitiminin, inanç ile zekâ arasındaki ters orantıyı değiştirmediğini vurgulayan bilimci ekipteki üç psikolog, zekâyı şöyle tanımlıyor: Mantık yürütmek, öngörmek, sorun çözmek, soyut düşünmek, karmaşık fikirleri anlamak, çabuk öğrenmek ve deneyimlerden ders çıkarmak kapasitesi.
 

Zuckerman ekibinin sentezi, dini inançların mantık ve bilim dışı, doğrulanamaz ve kanıtlanamaz olmaları yönünden, “rasyonel anlamda zeki” kişilere çekici gelmediğini ileri sürüyor. 

***

Şimdi bir ülke düşünün ki, bir yanda Nobel ödüllü bilimci Aziz Sancar’ı ve geleceğin Sancar’ı olmaya aday daha nice üstün zekâlı milli değerler yetiştiriyor; öte yandan ümmi ramazan eğlencemiz Nihat Hatipoğlu ile kendisine “banyoda çıplak olarak yıkanılır mı” ya da “oruçluyken sigara içilir mi” gibi “hayati” sorular soran müminler üretiyor. 

Bu ülkeyi ceberut bir zihniyetle, kimseye hesap vermeden sömürmeye ve semirmeye devam etmek isteyen müptezel oportünist bir iktidar, sizce hangi tür insan yetişsin ister?
Mantık yürütüp “Sen kamu malını hangi yetkiyle talan edersin? Hangi yetkiyle tarımını tarumar eder, dışa bağımlı hale getirirsin? Kimin cebini doldurmak için askerimi zehirlersin? Doğacak çocuğumu nasıl borçlandırırsın” ve daha pek çok konuda hesap soracak, ceza kesmeye kalkacak akıllı insanlar mı?.. 


Yoksa “Uzaya çıkmak günah mı?”, 

“Erkeklerin kadınlar gibi babet çorap giymesi caiz midir?” diye soran erkekler ve  
“Gözümde sürme varken aldığım abdest geçerli mi?”, 
“Oruçluyken botoks yaptırmak orucu bozar mı?” türünden abesliklerle televizyona çıktım diye sevindirik olan kadınlar mı üresin ister?

***

Tıpta yapılan tüm devrimlerin, canlı varlıklara ilişkin tüm bilimlerin ilerlemesine temel olan Evrim Kuramı, ki Big Bang Kuramı’yla bir bütün oluşturur; okullardan işte tam bu yüzden kaldırıldı!
Çünkü AKP iktidarının, bu ülkeyi talan ve yağmaya devam edebilmesi için yemesi haram domuzun kalp kapakçığının, Evrim yok ve her canlı ayrı ayrı yaratıldıysa, nasıl olup da insan kalbine takılabildiğini sorgulamayacak mankafalara ihtiyacı var! 


Haram domuzdan insana organ naklini hangi Kuran, hangi ayet, hangi sureye dayanarak “helal” ilan edebildiği sorgulanmayan ilahiyatçı tayfaya daha da çok ihtiyacı var! 


Ülkenin besin bağımsızlığını sattığı uluslararası tohum şirketlerinin, Evrim kuramına dayanarak GDO’lu tohum üretebildiklerinin, çünkü genetik bilimin Evrim’in birebir kanıtlanmasından ibaret olduğunun BİLİNMEMESİNE ihtiyacı var, iktidarın. 


Biraz aklı ve vicdanı olanın, artık “milli eğitim” demekten utanç duyduğu bakanlığın; okul çocuklarına “muamelat” ve “ukubat” dersleri koyması da tam bu yüzden! 


Marmelat nasıl yapılır, hububat türleri (elbette Evrim sayesinde) nasıl ıslah edilir, nasıl korunur öğretselerdi, daha yararlı olurdu, ama hayır… 


***

Şeriat’ın ceza hukuku demek olan Ukubat’ın sıraladığı ve hepsi insanlık tarihinin ortaçağına göre düzenlenmiş (yoksa “yaratılmış” mı demeliydim?) suçlardan birincisi, zina…
Çünkü çağdışı iktidarın, Nihat Hatipoğlu’nun ağzına bakan çağdışı seçmenlere ve pipisini kukusunu keşfeden çocuk zekâsından bir gıdım ileri gidemeyen dişisi  

“Eşimin dayısı bana helal midir?”
erkeği ise “Komşu kızına yürümek günah mıdır?” sorularına yanıt arayan eblehlere ihtiyacı var! 


Zaten Nihat Hatipoğlu da tam bu yüzden YÖK üyesi yapılmadı mı?
 

Ama nafile… 

Su tersine akmaz.
 

Zekâ da su gibidir, yolunu bulur.
 

Seksen milyonluk Türkiye, bir avuçluk bedevi kabilesi değildir.
 

Cehalet bezirgânlığını er ya da geç, ait olduğu yer ve çağa gömer.

Mine G. Kırıkkanat / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder