28 Temmuz 2017 Cuma

O Büyükelçi neci?..- AHMET TAKAN

Dışişleri Bakanlığı'nın geciken (!) yaz kararnamesinde (artık sonbahar kararnamesi desek de olur-aht-) atanan yeni Büyükelçileri görünce, uzun süre kendi iç dünyamda tartışıp kaleme almaya  karar verdiğim bu yazı... Neden sonra?.. Evvelki gün akşam saatlerinde başta Merwe Kavakçı olmak üzere atanan yeni Büyükelçileri öğrenip dün bir havuz gazetesinde nal gibi "ihbar etti,ihraç edildi" manşetini gördükten sonra. Ne diyordu havuz haberi bile: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısına uyarak FETÖ'cüleri ihbar eden Kenan Ülkü 'iftira' atmakla suçlandı. Adını verdiği isimlerden birçoğu KHK ile ihraç edilmesine rağmen 'hakikate aykırı suçlamada bulunduğu' gerekçesiyle memuriyetten atılan Ülkü, Ankara İdare Mahkemesi'nde iptal davası açtı." "Ülkü'nün verdiği isimlerden 62'si KHK'larla ihraç edildi."


Bu ne menem bir iştir?.. Günah çıkarmaya mı çalışıyorsunuz?.. Yetecek mi?.. Haksız yere yapılan ihraçları, tutuklamaları pansuman etmeye mi yönelik?.. Yoksa başka bir dümen mi?..
Hak hukuk, adalet, insan hakları diyen vicdanı olanlar düşünmeye ve de tartışmaya devam ede dursun!..
Büyükelçiler kararnamesi öyle mi?.. Merwe Kavakçı'da yaz kararnamesinin en magazin noktası. Onun ismi üzerinden dün şöyleydi bugün böyle oldu tartışmalarına devam...

Bir daha bakıverin büyük tabloya:
Baklavacı "FETÖ"cü... Duşakabinci "FETÖ"cü... Bank Asya'dan havale yapan öğretmen "FETÖ"cü... Çekyatçı "FETÖ"cü... Muhalif gazeteci "FETÖ"cü...Bakkal "FETÖ" cü... İşadamı "FETÖ"cü... Asker "FETÖ"cü... Polis "FETÖ"cü... Ev hanımı "FETÖ"cü... Evrak memuru "FETÖ"cü...
Damattan "FETÖ"cü olur mu?.. Olmaaz!.. AKP'li Bakandan,  Mebustan, Belediye Başkanından ?.. Asla ve kata ol(a)maz.. Akıldan geçirilmesi bile dış güçlerin oyunudur!..
Ama şerbetçiden, şıracıdan, bozacıdan ve hatta onlardan bir bardak içenden olur mu? Hem de nasıl.. Sorgusuz, sualsiz, belgesiz tıkın içeri... Falanca ihbar etti ya!.. Yetmez mi?.. Sonra çok sıkışınca gaz almak için, timsah gözyaşları misali havuz medyası manşeti mi?..

Yaz kararnamesinin hemen öncesine dönelim;
Dışişleri Bakanlığı'nda tedirginlik tepe noktasındaydı. Çünkü, yaz kararnamesi oldukça gecikmişti. Dedikodu had safhadaydı. Kararname için MİT soruşturmalarının beklenildiği konuşuluyordu. Ben, kendi payıma bugüne kadar, Bakanlık'da hiç  böyle bir tablo izlememiştim. Her kararname döneminde Dışişleri'nde yurt dışına gitme beklentisi ve talebi had safhadadır. Bu sefer tam aksiydi; Bakanlık koridorlarında yurtdışından merkeze dönme taleplerindeki büyük artış konuşuluyordu.
Sonra o kararname çıktı. "FETÖ" ile vakti zamanında çok yakın çok samimi  ilişkilerini bildiğim bir ismi listede görmeyim mi?.. Hem de çok önemli bir dünya merkezine Büyükelçi olarak. İtiraf ediyorum; kabine revizyonundan sonra "BO-ŞA-NA-MI-YOR-LAR" yazısına imza atan bendeniz de az kalsın küçük dilini yutuyordu. Moda olan "bu ne menem bir iştir" sorusunu defalarca sordum.
"Merwe Kavakçı mı?" demeyin. İsim de hiç sormayın. Derdim isimlerle değil. Sürekli olarak samimiyet ve gerçeklik sorgulaması yapıyorum. Bu ülkenin her türlü hainlerden temizlenmesi mücadelesine sonuna kadar destek olmaya devam edeceğim. Ama bu mücadeleden sahtekarlıklar fışkırırsa, başka tezgahlara yönelirse, masum vatandaşlar işlerinden ekmeklerinden, yuvalarından, özgürlüklerinden olurken "FETÖ"nün ağa babalarına bırakın dokunmayı yeni ballı rantlar ve koltuklar ikram edilirse, bunlara da pabuç bırakmayacağım.

KHK'larla işsiz kalanlardan, cezaevinde haksız yere yatırıldığını söyleyenlerden hiç abartısız her gün onlarca mektup ve e-posta alıyorum. O kadar çaresizler ki, bir gazeteciden medet umuyorlar. Madem, o ismi dünyanın en önemli noktasına Büyükelçi gönderdiniz. Arkasından da, havuz gazetesine, "haksız ihraçlar da olmuş meğersem" mealinde pansuman manşetini attırdınız.. Okuyun muhteremler öyleyse dün elime geçen e-postanın özetini:
"... benim size esas anlatmak istediğim şirketime kayyum atanması ve mağduriyetimiz.  .... tarafından yönetilen makarna ve un üreten bir tesisimiz vardı. yaklaşık 70 e yakın ülkeye... gibi insan kaynakları kısıtlı bir şehirden kendi imkanlarımız ile ihracat yapıyorduk. bu şirketimize .... tarihinde Kayyum atandı. şirketimize kayyum atanma sebebi ise 2012-2013 yılları arasında .... ilimizde üniversite gençlerine yönelik kız yurdu yapılmasında yardım etmemizden kaynaklanmaktadır.  bu yıllarda şehrimize yeni üniversite kurulmuştu ve ciddi şekilde kız yurdu ihtiyacı vardı. devletimizin yurtları talebin yarısını bile karşılayamıyordu ve o günkü siyasiler ve devlet bürokratları bizden bu yurdu yapmamız için ricacı bulunmuşlardı. zaten yapılacak olan yurdun yerini milli emlak vermiş ruhsatını devletimiz tarafından onanmıştı. bizde sosyal sorumluluk duygu ile buna 17/25 aralıktan 1 yıl öncesinde destek olduk. bunun dışında herhangi bir desteğimiz olmamıştır. bank asya' ya para yatırmadık. masak raporlarımız temiz. tuskon üyelimiz yoktur. 1 dolar çıkmamıştır. hala savcılık tarafından şirketimize yönelik bir iddianame yoktur sadece kuvvetli şüphe nedeniyle kayyum atanmıştır. biz anadolu insanıyız ve sırf Allah rızası için bir yurt yapılmasına destek olduk ve bu yüzden ailemizin 50 yıllık emeğine el koydular ve bugün kü yazınızdan sonra daha çok endişelenmeye başladım. benim hep ümidim devletimiz bu yanlışlıktan dönecek ve en kısa sürede şirketimiz bize iade edilecek olmuştu. lütfen bana yardım edin. çünkü bütün kapılar kapalı ve hiç kimse bize ne yardım edebiliyor ne yol gösteriyor. eğer böyle giderse kayyumlar şirketimizi iflas ettirecekler bununla beraber uzun yıllar bu memlekette bir daha insanlar böyle hayırsever işlere girmeyecekler."

İnanın bana!.. Adalet için buradan Tokyo'ya kadar yürüsek kafi gelmez...

Kaynak: O Büyükelçi neci?.. - Ahmet TAKAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder