Yandaş basın hummalı bir faaliyet içinde.
Söyledikleri şu: Dünyanın düzeni değişiyor. Batının hegemonyası sona eriyor. ABD artık belirleyici güç değil. NATO önemini yitiriyor.
Buna karşılık Rusya ve Çin ekseninde yeni bir blok gelişiyor.
Türkiye AKP’nin öncülüğünde büyüyor. Bölgesel ölçekte müdahalelerde bulunabilecek önemli potansiyele sahip bulunuyor. Yıldızı parlayan ülke olarak öne çıkıyor.
AB ve ABD’nin AKP’ye yönelik eleştirileri, ekonomik yaptırımları, Erdoğan’la ilgili takıntıları hep bu nedenle. Türkiye’nin gelişmesini, güçlenmesini istemiyorlar.
Arap Baharı’nın amacı bölgeyi Amerikan hegemonyasına almaktı. Şimdi Suriye’yi parçalıyorlar. Sonra sıra Türkiye’ye gelecek. ABD’nin YPG’ye büyük desteği bu nedenle.
AKP Türkiye’yi büyük güçlerin bu oyunlarına karşı koruyacak tek aktör. Bunu bildikleri için 15 Temmuz’da darbe tezgahladılar.
Türkiye sahip olduğu potansiyelin kıymetini bilmeli, daha aktif davranmalı, bölgesel inisiyatif almalı, Rojava’yı, Afrin’i istila etmeli, Suriye sahnesinden kopmamalı, batıdan uzaklaşarak Rusya-Çin eksenine yaklaşmalı.
*****
Bunları söyleyenler hem hangi dünyada yaşadıklarını hiç bilmiyorlar hem gerçeklerle ilişkileri tamamen kopmuş durumda hem de yalan söylüyorlar.
*****
AKP ABD tarafından iktidara getirildi ve çok uzun süre desteklendi. Devlet yöneticisi sıfatı olmadığı halde AKP’nin kuruluşunun hemen sonrasında Beyaz Saray’da kabul edilen kişi Erdoğan’dı.
*****
Arap Baharı’nın başlangıcı Tunus’ta bir işportacının kendisini yakmasıyla patlayan kitlesel olaylar değil, 2002’de AKP’nin iktidara yerleştirilmesiydi.
AKP büyük İslam coğrafyasını içeriden ele geçirmek üzere yaratıldı. Kendisi bu role dünden razıydı ve o zaman gündeminde emperyalizm gibi madde de yoktu.
Bugün Arap Baharı’nı Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunların miladı olarak anan İslamcı yazarlar, o günlerde o Amerikancı projeyi halk devrimi diye kutluyorlar ve dönemin dış işleri bakanı da bavulla Libya’daki cihatçı çetelere Dolar taşıyordu.
*****
Plan Suriye’ye kadar tıkır tıkır işledi. O zaman AKP kalemşörleri Suriye’de emperyalizmin başlattığı iç savaşı Esad’ı devirme, Şam’da namaz kılma fırsatı olarak görüyorlar, Amerika’nın kara ordusu olarak Suriye’ye girme hesapları yapıyorlardı.
*****
Suriye direndi, ama tam olarak kazanamadı, toprak bütünlüğünü yitirdi.
Rusya ile ABD bu konuda uzlaştılar. ABD’nin Suriye planının en önemli bileşeni orada Kürt kimlikli bir Amerikan eyaleti kurmaktı, istediğini alıyor.
Bunu AKP’liler hiç anlayamadılar. “Çözüm” süreciyle, Kürtleri bir şey vermeden kafalayabileceklerini zannederken de hiçbir şeyin farkında değildiler.
“Çözüm” sürecinin tutmaması ABD’yi strateji değiştirmeye ve Kürt sorununu Suriye’de çözmeye yöneltti. AKP’liler olan biteni ancak o zaman fark edebildiler ve ABD Türkiye’yi bölmek istiyor diye işte o zaman mırıldanmaya başladılar. Ancak o zaman bile Amerikan uçaklarının Rojava’ya mühimmat indirmesine, Barzani askerlerinin topraklarımız üzerinden Kobani’ye intikal ettirilmesine gık diyemediler. Karşılarında beyzbol sopasıyla poz veren Obama vardı.
Gerçek şuydu: Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Türkiye coğrafyası emperyalizme büyük geliyordu. “Çözüm” süreci karşılıklı ikna ve rıza yoluyla gevşeterek uygun büyüklüğe indirme operasyonuydu. Olmayınca Rojava planı devreye sokuldu.
Komşu bir ülkenin devlet başkanını devirmek için emperyalizmle birlikte her tür kirli işi tezgahlayacaksın, sıra sana geldiğinde Amerika Türkiye’yi bölmeye çalışıyor diye sızlanacaksın.
Türkiye’yi dış müdahalelere açık hale getiren süreci BOP eş başkanlığını kabul ettiği anda AKP başlattı.
*****
AKP emperyalizme kafa tutmuyor. Buna gücü yok, kaynakları buna yetmez, kapitalist Türkiye ayakta kalabilmek için emperyalist korumaya muhtaç, kapitalist Türkiye kendi başına, bağımsız yaşayamaz, kapitalist Türkiye emperyalizmin sömürgesidir, racon kesmek bu gerçekleri değiştirmeye de gizlemeye de yetmez.
Olan şu: AKP, kalemşörlerinin de verdiği gazla işi abarttı. Suriye’de kafasına göre takılmaya, sonra İslamcı siyasetini batıya taşımaya, mülteciler üzerinden batıya şantaj yapmaya kalktı, çok yakın zamana kadar cihatçılara açık destek verdi.
Sonuçta batı istemeye istemeye AKP’nin üzerini çizdi, Suriye’de oyunun dışına sürdü, ekonomik yaptırımları gündeme aldı, şimdilerde Erdoğan ve yakınlarının mal varlıklarına el konulması gerektiğini bile konuşmaya başladı, Erdoğan batılı parlamenterler tarafından savaş mahkemelerine şikayet edildi.
AKP’nin Rusya’ya yanaşması işte bu süreçte gerçekleşti. Bu Rusya için bulunmaz fırsattı. Rusya’nın derdi NATO ve ABD’nin zayıf noktalarını kaşımaktı. AKP bunun için iyi bir araçtı.
Rusya AKP için mecburiyettir, AKP Rusya’da sığıntıdır.
*****
Evet emperyalizmin Türkiye üzerinde kötü niyetleri var. Ama Türkiye NATO’ya üye olurken, bu kanlı örgütle ortak askeri operasyonlar düzenlerken, Amerikan nükleer silahlarını depolarken, Türkiye’nin AB üyelik süreci bizzat ABD tarafından desteklenirken, Trump Erdoğan’a övgüler düzerken yok muydu?
Mesele şu: Emperyalizm AKP’yi bu haliyle istemiyor. Bunu açıkça belli de ediyor.
Türkiye ile batının ilişkileri öyle geriledi ki, bizde bir yönetim değişikliği gerçekleşmediği taktirde onarılması imkansız hal aldı.
Bu imkansızlık objektif bir vakıadır ve aynı zamanda AKP’nin çaresizliğidir. AKP’nin yaptığı her şey ipleri biraz daha geriyor ve AKP biraz da tabanı konsolide edebilmek için çaresizliğin mecburiyetiyle ipleri bilinçli olarak geriyor.
Dik duruş, direnmek dedikleri işte bu.
İlker Belek /SOL
Söyledikleri şu: Dünyanın düzeni değişiyor. Batının hegemonyası sona eriyor. ABD artık belirleyici güç değil. NATO önemini yitiriyor.
Buna karşılık Rusya ve Çin ekseninde yeni bir blok gelişiyor.
Türkiye AKP’nin öncülüğünde büyüyor. Bölgesel ölçekte müdahalelerde bulunabilecek önemli potansiyele sahip bulunuyor. Yıldızı parlayan ülke olarak öne çıkıyor.
AB ve ABD’nin AKP’ye yönelik eleştirileri, ekonomik yaptırımları, Erdoğan’la ilgili takıntıları hep bu nedenle. Türkiye’nin gelişmesini, güçlenmesini istemiyorlar.
Arap Baharı’nın amacı bölgeyi Amerikan hegemonyasına almaktı. Şimdi Suriye’yi parçalıyorlar. Sonra sıra Türkiye’ye gelecek. ABD’nin YPG’ye büyük desteği bu nedenle.
AKP Türkiye’yi büyük güçlerin bu oyunlarına karşı koruyacak tek aktör. Bunu bildikleri için 15 Temmuz’da darbe tezgahladılar.
Türkiye sahip olduğu potansiyelin kıymetini bilmeli, daha aktif davranmalı, bölgesel inisiyatif almalı, Rojava’yı, Afrin’i istila etmeli, Suriye sahnesinden kopmamalı, batıdan uzaklaşarak Rusya-Çin eksenine yaklaşmalı.
*****
Bunları söyleyenler hem hangi dünyada yaşadıklarını hiç bilmiyorlar hem gerçeklerle ilişkileri tamamen kopmuş durumda hem de yalan söylüyorlar.
*****
AKP ABD tarafından iktidara getirildi ve çok uzun süre desteklendi. Devlet yöneticisi sıfatı olmadığı halde AKP’nin kuruluşunun hemen sonrasında Beyaz Saray’da kabul edilen kişi Erdoğan’dı.
*****
Arap Baharı’nın başlangıcı Tunus’ta bir işportacının kendisini yakmasıyla patlayan kitlesel olaylar değil, 2002’de AKP’nin iktidara yerleştirilmesiydi.
AKP büyük İslam coğrafyasını içeriden ele geçirmek üzere yaratıldı. Kendisi bu role dünden razıydı ve o zaman gündeminde emperyalizm gibi madde de yoktu.
Bugün Arap Baharı’nı Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunların miladı olarak anan İslamcı yazarlar, o günlerde o Amerikancı projeyi halk devrimi diye kutluyorlar ve dönemin dış işleri bakanı da bavulla Libya’daki cihatçı çetelere Dolar taşıyordu.
*****
Plan Suriye’ye kadar tıkır tıkır işledi. O zaman AKP kalemşörleri Suriye’de emperyalizmin başlattığı iç savaşı Esad’ı devirme, Şam’da namaz kılma fırsatı olarak görüyorlar, Amerika’nın kara ordusu olarak Suriye’ye girme hesapları yapıyorlardı.
*****
Suriye direndi, ama tam olarak kazanamadı, toprak bütünlüğünü yitirdi.
Rusya ile ABD bu konuda uzlaştılar. ABD’nin Suriye planının en önemli bileşeni orada Kürt kimlikli bir Amerikan eyaleti kurmaktı, istediğini alıyor.
Bunu AKP’liler hiç anlayamadılar. “Çözüm” süreciyle, Kürtleri bir şey vermeden kafalayabileceklerini zannederken de hiçbir şeyin farkında değildiler.
“Çözüm” sürecinin tutmaması ABD’yi strateji değiştirmeye ve Kürt sorununu Suriye’de çözmeye yöneltti. AKP’liler olan biteni ancak o zaman fark edebildiler ve ABD Türkiye’yi bölmek istiyor diye işte o zaman mırıldanmaya başladılar. Ancak o zaman bile Amerikan uçaklarının Rojava’ya mühimmat indirmesine, Barzani askerlerinin topraklarımız üzerinden Kobani’ye intikal ettirilmesine gık diyemediler. Karşılarında beyzbol sopasıyla poz veren Obama vardı.
Gerçek şuydu: Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Türkiye coğrafyası emperyalizme büyük geliyordu. “Çözüm” süreci karşılıklı ikna ve rıza yoluyla gevşeterek uygun büyüklüğe indirme operasyonuydu. Olmayınca Rojava planı devreye sokuldu.
Komşu bir ülkenin devlet başkanını devirmek için emperyalizmle birlikte her tür kirli işi tezgahlayacaksın, sıra sana geldiğinde Amerika Türkiye’yi bölmeye çalışıyor diye sızlanacaksın.
Türkiye’yi dış müdahalelere açık hale getiren süreci BOP eş başkanlığını kabul ettiği anda AKP başlattı.
*****
AKP emperyalizme kafa tutmuyor. Buna gücü yok, kaynakları buna yetmez, kapitalist Türkiye ayakta kalabilmek için emperyalist korumaya muhtaç, kapitalist Türkiye kendi başına, bağımsız yaşayamaz, kapitalist Türkiye emperyalizmin sömürgesidir, racon kesmek bu gerçekleri değiştirmeye de gizlemeye de yetmez.
Olan şu: AKP, kalemşörlerinin de verdiği gazla işi abarttı. Suriye’de kafasına göre takılmaya, sonra İslamcı siyasetini batıya taşımaya, mülteciler üzerinden batıya şantaj yapmaya kalktı, çok yakın zamana kadar cihatçılara açık destek verdi.
Sonuçta batı istemeye istemeye AKP’nin üzerini çizdi, Suriye’de oyunun dışına sürdü, ekonomik yaptırımları gündeme aldı, şimdilerde Erdoğan ve yakınlarının mal varlıklarına el konulması gerektiğini bile konuşmaya başladı, Erdoğan batılı parlamenterler tarafından savaş mahkemelerine şikayet edildi.
AKP’nin Rusya’ya yanaşması işte bu süreçte gerçekleşti. Bu Rusya için bulunmaz fırsattı. Rusya’nın derdi NATO ve ABD’nin zayıf noktalarını kaşımaktı. AKP bunun için iyi bir araçtı.
Rusya AKP için mecburiyettir, AKP Rusya’da sığıntıdır.
*****
Evet emperyalizmin Türkiye üzerinde kötü niyetleri var. Ama Türkiye NATO’ya üye olurken, bu kanlı örgütle ortak askeri operasyonlar düzenlerken, Amerikan nükleer silahlarını depolarken, Türkiye’nin AB üyelik süreci bizzat ABD tarafından desteklenirken, Trump Erdoğan’a övgüler düzerken yok muydu?
Mesele şu: Emperyalizm AKP’yi bu haliyle istemiyor. Bunu açıkça belli de ediyor.
Türkiye ile batının ilişkileri öyle geriledi ki, bizde bir yönetim değişikliği gerçekleşmediği taktirde onarılması imkansız hal aldı.
Bu imkansızlık objektif bir vakıadır ve aynı zamanda AKP’nin çaresizliğidir. AKP’nin yaptığı her şey ipleri biraz daha geriyor ve AKP biraz da tabanı konsolide edebilmek için çaresizliğin mecburiyetiyle ipleri bilinçli olarak geriyor.
Dik duruş, direnmek dedikleri işte bu.
İlker Belek /SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder