Şu günlerde Plan Bütçe Komisyonunda görüşülen 130 maddelik torba yasa
tasarısında, Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme
Hareketi (FATİH) Projesiyle ilgili bir değişiklik var.
İyi ki de var; çünkü bu vesileyle hem milletvekilleri hem de bizler, AKP’nin Projeyi GSM operatörlerine, yani teknoloji satıcılarına emanet etmek üzere hazırlandıklarını öğrenmiş olduk.
Torbanın FATİH Projesini ilgilendiren 51’inci maddesi, Plan Bütçe Komisyonunda 13 Ekim günü görüşüldü. Bu maddeyi savunmak için Komisyona MEB yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünden bir daire başkanı gönderilmişti. Konuşmasında, “mal alımından hizmet alım modeline” geçtiklerini; her bir malzeme için ayrı ayrı ihale yapmak yerine, işlerin hepsini GSM operatörlerine verip bir bütün olarak gerçekleştirmek istediklerini söyledi.
Daire Başkanına göre işler şöyle yürüyecek: GSM Operatörleri, ağ altyapısını kurma vb işlerini yaparken bir yandan da tablet, akıllı tahta, yazıcı gibi asıl maliyeti oluşturan malzemeyi satın alacaklar, üzerine kârlarını koyup devlete satacaklar.
Aranan koşullara uygun dört GSM operatörü var. Proje öylesine büyük ki, hepsini mutlu eder.
Kurdukları pazarın paylaştırılması için gereken ortamı da hazırlamışlar: Ülkeyi 6 hizmet bölgesine; her bir bölgeyi de ikişer alt bölgeye ayırmışlar. Her birinin ihalesini ayrı ayrı yapacaklarmış.
Rantı, adaletle dağıtma konusunda çok deneyimliler: başaracaklardır.
Torbanın FATİH projesiyle ilgili olan 51’inci maddesinde
GSM Operatörlerinin vergi ve harçlardan bağışık tutulması için 9 yasada değişiklik öngörülüyor.
Maliye Bakanına Komisyonda “torba yasanın torba maddesi olur mu?” diye sordular. O da “Vergi Kanunları açısından doğru değil” dedi. Ancak bu sözleri boşta kaldı. Önerge verip GSM Operatörlerinin “projeyi yürütmek amacıyla” kuracakları şirketleri de bağışıklık kapsamına aldılar.
Bakan, vergi bağışıklığını; “…güzel işler yapıyoruz. Bir model değişikliği var, bunun gerektirdiği vergi muafiyetleri var.” sözleriyle savunuyor.
Ne diyelim?
FATİH Projesine 2010 yılında Milli Eğitim ile Ulaştırma Bakanlıkları arasında bir protokol yapılarak başlanılmıştı. Önü arkası düşünülmeden alelacele ortaya atılmış bir projeydi. Ne gerçekçi bir tanımı vardı ne de maliyeti belliydi. 2010 yılından 2017 yılına değin başıbozuk biçimde yürütüldü. Zaten son bir buçuk yılda hiç alım yapılmamıştı.
Yatırım Programına göre 2015 yılında bitirilecekti. 2011 yılında 500 bin lira öngörülmüş ancak dipnotunda; “Uygulama sonuçları ve diğer gelişmeler çerçevesinde revize edilecektir.” yazılmıştı.
Böyle bir Projeye ömür biçilebilmesi anlaşılır gibi değildi. Bileşenleri arasında akıllı tahta, tablet alınması; bakımı, onarımı; internet bağlantıları; eğitim programlarının yazılması, güncellenmesi olan karmaşık bir projeyi, 2015 yılında bitireceklerini söylüyorlardı. Bunun, işleri yüzüstü bırakmakla aynı anlama geldiğinin belki de farkında bile değillerdi.
Proje bedelini, her yıl revize ettiler. 2013 yılı yatırım programında 2 milyar lira öngörülmüştü, 2014’te 2 milyar 500 bin liraya, 2015’te 3 milyar 700 milyon liraya, 2016’da 4 milyar 600 milyon liraya yükseltildi. Bu arada projenin süresi de yukarıdaki sırayla 2015’e, 2016’ya ve 2018’e uzatıldı.
Resmi belgelerde 2015’de biteceği yazıyordu ama Yasa ve yönetmeliklerine, 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişme yetkisi veren maddeler konuluyordu. Tutarı konusunda da rivayet muhtelifti: resmi ağızlardan, 6 milyar, 10 milyar lira gibi tutarlar işitiyorduk. Hatta Ali Babacan 2012 yılında 7- 8 milyar ABD Dolarından söz etmişti.
Bu tutarlar elbette gerçekçi olamazdı: 62 bin 250 okul; 682 bin 761 derslik; 17 milyon 320 bin öğrenci; bir milyonun üzerinde öğretmenin olduğu, teknoloji ağırlıklı bir projenin, 10 milyar lirayla, 8 milyar ABD dolarıyla gerçekleştirilemeyeceği çok açıktı.
Projenin gerçek tutarını gizlemeye çalışıyorlar.
Nedeni çok basit; GSM operatörlerine sağlayacakları pazarın büyüklüğünü görmemizi istemiyorlar.
Üstelik projeyi değiştirip çok daha maliyetli ve kapsamlı bir işe girişecekleri anlaşılıyor. Daire Başkanının Komisyondaki konuşmasından öğrendiğimize göre, her tablete GSM hizmetleri kapsamında data aktarımı için sim kart takacaklar; sim kartlar aracılığıyla meb.gov.tr içeriğiyle sınırlı olmak üzere her yerde internete ücretsiz bağlanılabilecek. Bırakın malzemenin tutarını, internete bile her yıl milyarlarca lira ödenir.
Şunu da unutmayalım: Proje için bugüne değin 1 milyar 600 milyon lira harcandı. Daire Başkanının Komisyondaki sözlerine bakılırsa, yapılan işlerin büyük bir bölümü yeni sistemle pek de uyumlu değil.
Yani paralar çöpe atılacak.
Kadir Sev / SOL
İyi ki de var; çünkü bu vesileyle hem milletvekilleri hem de bizler, AKP’nin Projeyi GSM operatörlerine, yani teknoloji satıcılarına emanet etmek üzere hazırlandıklarını öğrenmiş olduk.
Torbanın FATİH Projesini ilgilendiren 51’inci maddesi, Plan Bütçe Komisyonunda 13 Ekim günü görüşüldü. Bu maddeyi savunmak için Komisyona MEB yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünden bir daire başkanı gönderilmişti. Konuşmasında, “mal alımından hizmet alım modeline” geçtiklerini; her bir malzeme için ayrı ayrı ihale yapmak yerine, işlerin hepsini GSM operatörlerine verip bir bütün olarak gerçekleştirmek istediklerini söyledi.
Daire Başkanına göre işler şöyle yürüyecek: GSM Operatörleri, ağ altyapısını kurma vb işlerini yaparken bir yandan da tablet, akıllı tahta, yazıcı gibi asıl maliyeti oluşturan malzemeyi satın alacaklar, üzerine kârlarını koyup devlete satacaklar.
Aranan koşullara uygun dört GSM operatörü var. Proje öylesine büyük ki, hepsini mutlu eder.
Kurdukları pazarın paylaştırılması için gereken ortamı da hazırlamışlar: Ülkeyi 6 hizmet bölgesine; her bir bölgeyi de ikişer alt bölgeye ayırmışlar. Her birinin ihalesini ayrı ayrı yapacaklarmış.
Rantı, adaletle dağıtma konusunda çok deneyimliler: başaracaklardır.
Torbanın FATİH projesiyle ilgili olan 51’inci maddesinde
GSM Operatörlerinin vergi ve harçlardan bağışık tutulması için 9 yasada değişiklik öngörülüyor.
Maliye Bakanına Komisyonda “torba yasanın torba maddesi olur mu?” diye sordular. O da “Vergi Kanunları açısından doğru değil” dedi. Ancak bu sözleri boşta kaldı. Önerge verip GSM Operatörlerinin “projeyi yürütmek amacıyla” kuracakları şirketleri de bağışıklık kapsamına aldılar.
Bakan, vergi bağışıklığını; “…güzel işler yapıyoruz. Bir model değişikliği var, bunun gerektirdiği vergi muafiyetleri var.” sözleriyle savunuyor.
Ne diyelim?
FATİH Projesine 2010 yılında Milli Eğitim ile Ulaştırma Bakanlıkları arasında bir protokol yapılarak başlanılmıştı. Önü arkası düşünülmeden alelacele ortaya atılmış bir projeydi. Ne gerçekçi bir tanımı vardı ne de maliyeti belliydi. 2010 yılından 2017 yılına değin başıbozuk biçimde yürütüldü. Zaten son bir buçuk yılda hiç alım yapılmamıştı.
Yatırım Programına göre 2015 yılında bitirilecekti. 2011 yılında 500 bin lira öngörülmüş ancak dipnotunda; “Uygulama sonuçları ve diğer gelişmeler çerçevesinde revize edilecektir.” yazılmıştı.
Böyle bir Projeye ömür biçilebilmesi anlaşılır gibi değildi. Bileşenleri arasında akıllı tahta, tablet alınması; bakımı, onarımı; internet bağlantıları; eğitim programlarının yazılması, güncellenmesi olan karmaşık bir projeyi, 2015 yılında bitireceklerini söylüyorlardı. Bunun, işleri yüzüstü bırakmakla aynı anlama geldiğinin belki de farkında bile değillerdi.
Proje bedelini, her yıl revize ettiler. 2013 yılı yatırım programında 2 milyar lira öngörülmüştü, 2014’te 2 milyar 500 bin liraya, 2015’te 3 milyar 700 milyon liraya, 2016’da 4 milyar 600 milyon liraya yükseltildi. Bu arada projenin süresi de yukarıdaki sırayla 2015’e, 2016’ya ve 2018’e uzatıldı.
Resmi belgelerde 2015’de biteceği yazıyordu ama Yasa ve yönetmeliklerine, 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişme yetkisi veren maddeler konuluyordu. Tutarı konusunda da rivayet muhtelifti: resmi ağızlardan, 6 milyar, 10 milyar lira gibi tutarlar işitiyorduk. Hatta Ali Babacan 2012 yılında 7- 8 milyar ABD Dolarından söz etmişti.
Bu tutarlar elbette gerçekçi olamazdı: 62 bin 250 okul; 682 bin 761 derslik; 17 milyon 320 bin öğrenci; bir milyonun üzerinde öğretmenin olduğu, teknoloji ağırlıklı bir projenin, 10 milyar lirayla, 8 milyar ABD dolarıyla gerçekleştirilemeyeceği çok açıktı.
Projenin gerçek tutarını gizlemeye çalışıyorlar.
Nedeni çok basit; GSM operatörlerine sağlayacakları pazarın büyüklüğünü görmemizi istemiyorlar.
Üstelik projeyi değiştirip çok daha maliyetli ve kapsamlı bir işe girişecekleri anlaşılıyor. Daire Başkanının Komisyondaki konuşmasından öğrendiğimize göre, her tablete GSM hizmetleri kapsamında data aktarımı için sim kart takacaklar; sim kartlar aracılığıyla meb.gov.tr içeriğiyle sınırlı olmak üzere her yerde internete ücretsiz bağlanılabilecek. Bırakın malzemenin tutarını, internete bile her yıl milyarlarca lira ödenir.
Şunu da unutmayalım: Proje için bugüne değin 1 milyar 600 milyon lira harcandı. Daire Başkanının Komisyondaki sözlerine bakılırsa, yapılan işlerin büyük bir bölümü yeni sistemle pek de uyumlu değil.
Yani paralar çöpe atılacak.
Kadir Sev / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder