Tarihin görüp görebileceği en büyük emperyal çullanmayla karşı
karşıya kalan Suriye’nin kurtuluş savaşında ailesinin en az bir ferdini
kaybetmeyen aile yok neredeyse. İleride daha ayrıntılı yazılacak büyük
bir varoluş mücadelesi veriyor bu ülke. Altı yıldır süren savaş boyunca
ölümler neredeyse yaşamın bir parçası haline gelmiş de olsa bazı
kayıpların ülkede şok etkisi yarattığına tanık oluyoruz. Tuğgeneral İsam
Zahreddin’in kaybı bu tür kayıplardan. 18 Ekim Çarşamba günü Deyr ez
Zor’un Hevice Sukkar bölgesinde mayın patlaması sonucu hayatını
kaybetti.
Yaşarken efsane olmuş bir askerdi Zahreddin. Artık ondan Tuğgeneral değil, Tümgeneral olarak söz edeceğiz. Çünkü Suriye ordusunda bir adet var. Bir subay öldüğünde bir üst rütbeye terfi edilmiş sayılıyor, adının önüne de “şeref” sözcüğü ekleniyor. Yani o artık Şerefli Tümgeneral İssam Zahreddin’dir. Bundan sonra hep böyle anılacak.
Gerçekten büyük kayıp. Çünkü Şerefli Tümgeneral, Deyr ez Zor’da IŞİD çetesine dünyayı dar etmesiyle biliniyordu. İnanılmaz bir stratejist olduğu, hız kabiliyetiyle düşman güçlerini şaşırttığı bilinen özellikleri. Böylesine yetkin bir komutanın aracıyla bir mayına çarparak yaşamını yitirmesine akıl sır ermiyor doğrusu.
Şerefli Tümgeneral’in Dürzi oluşu, bir mezhepler, milletler mozaiği olan Suriye’de çok doğal olduğundan dikkat çekmez ama bizim gibi tek mezheplilerin birçok alanda çok daha şanslı olduğu bir ülke için şaşırtıcı olabilir. Şerefli Tümgeneral ülkenin kuzeyinde bulunan Swaida kırsalındaki El-Suvra El-Kubra kasabasında 1961 yılında doğmuştu. Eski Suriye Savunma Bakanı Abdülkrim Zahraddin’in torunuydu. Ailesinin birçok ferdi Suriye ordusunda görev almıştı.
Tümgeneral Zahraddin, Suriye Cumhuriyet Muhafızları saflarında bir subay olarak görev yaptı. Adını Suriye’de 2011 yılında patlak veren olaylar sırasında duyurdu.
Deyr ez Zor Askeri Havaalanı’nda IŞİD tarafından üç yıl boyunca kuşatılmış durumda olan kuvvetlerin komutanıydı. Daha sonra Zahraddin liderliğindeki askeri kuvvetler kuşatmayı kırmayı başarmıştı. Şerefli Tümgeneral, IŞİD unsurlarını Deyr ez Zor Havaalanının duvarlarına “yapıştıracağı” sözünü vermişti. Bu sözünü tuttuğunu tüm dünyaya kanıtladı.
Sadece emirler, talimatlar yağdıran bir komutan değildi, askerlerinin önünde savaşan bir askerdi. Çatışmalarda yaralanan askerlerini sırtında ateş hattının gerisine taşıdığını gösteren fotoğraf kareleri unutulur gibi değildir.
Yakından bilenler Şerefli Tümgeneral’in en çok Suriye dışına kaçanlara büyük öfke duyduğunu söylüyorlar. “Kaçanlar sakın geri dönmesin. Devlet affetse de biz affetmeyceğiz” dediğini söylerler.
Bu sözleriyle mültecileri değil, suç işleyenleri, cihatçı gruplara katılıp ülke dışına çıkanları kast ettiği belirtiliyor. Belki de bir zamanlar yardımcılığını yaptığı Menaf Tlass’ı da kast ediyor olabilir. Menaf Tlass, Başkan Beşar Esad’ın çocukluk arkadaşıydı, babası da ünlü mü ünlü eski Savunma Bakanı Mustafa Tlass’tı. Menaf Tlass, daha sonra saf değiştirerek yurtdışına kaçmıştı.
Deyr ez Zor’daki Vatan Hastanesi’nin doktorlarından biri Şerefli Tümgeneral İsam Zahreddin’e ilişkin bazı anılarını paylaşmış. Çok ilginç bilgiler var: “En küçük askerden en büyük subaya kadar tüm yaralıların durumunu takip ederdi. Hastanedeki hiçbir yaralıyı tek bir gün ihmal etmedi. Hatta bir defasında çok yaralı gelmişti. Yaralıların arasında oturmuş, saçı sakalı birbirine karışmış, tozla kaplı bir askerin başını okşuyordu. Yaralı ise annesinin koynundaymış gibi generalin koynunda uyuyordu. Hastanemizin üzerine bir havan mermisi düşmüş, bir arkadaşımız yaralanmıştı. Hastanenin müdürü bile daha duymamışken General İsam, hemen gelip bizi ziyaret etti. İşte o an, olmaması durumunda Suriye’nin tüm doğu bölgesi kaybedilecek olan, o olmasa IŞİD’in Şam’ın kapılarına ulaşması kolaylaşacak olan komutan bize bakıp ‘Siz olmadan biz hiçbir şey değiliz’ dedi. Daha sonra bir latife olarak, yaralanan dokturun Sünni olmasına işaret ederek, ‘Yahu burda bu kadar Nusayri, Mecusi ve Rafızi doktor varken IŞİD ne istedi bu Nasıbi’den?’ dedi.
Gülmeye çalıştı ama içinden üzgün olduğu belli oluyordu.
Devamlı soğuk kanlı, sesi devamlı derin ve içtendi. Sesinin hiçbir defa titrediğini, korktuğunu ve hatta kısıldığını duymadım. Bir sürü kez çatışmalar kendisi müdahale eder etmez ordunun lehine biterdi.”
Suriye savaşına nasıl bakarsınız bilemem. Ama bu savaşta gerçek bir destan yazılıyor. Onlarca ülkeden binlerce cihatçıya karşı çok büyük bir mücadele veriliyor. Bu mücadelede anıtlaşmış isimler, kahramanlaşmış her rütbeden askerler var. Şerefli Tümgeneral İsam Zahreddin bunların en önde gelenlerindendi.
Tabutunu, ateş hattınının gerisine sırtında taşıdığı askerleri omuzladı mezara kadar.
“Şerefli” olmayı onun kadar hak eden çok az insan var.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Yaşarken efsane olmuş bir askerdi Zahreddin. Artık ondan Tuğgeneral değil, Tümgeneral olarak söz edeceğiz. Çünkü Suriye ordusunda bir adet var. Bir subay öldüğünde bir üst rütbeye terfi edilmiş sayılıyor, adının önüne de “şeref” sözcüğü ekleniyor. Yani o artık Şerefli Tümgeneral İssam Zahreddin’dir. Bundan sonra hep böyle anılacak.
Gerçekten büyük kayıp. Çünkü Şerefli Tümgeneral, Deyr ez Zor’da IŞİD çetesine dünyayı dar etmesiyle biliniyordu. İnanılmaz bir stratejist olduğu, hız kabiliyetiyle düşman güçlerini şaşırttığı bilinen özellikleri. Böylesine yetkin bir komutanın aracıyla bir mayına çarparak yaşamını yitirmesine akıl sır ermiyor doğrusu.
Şerefli Tümgeneral’in Dürzi oluşu, bir mezhepler, milletler mozaiği olan Suriye’de çok doğal olduğundan dikkat çekmez ama bizim gibi tek mezheplilerin birçok alanda çok daha şanslı olduğu bir ülke için şaşırtıcı olabilir. Şerefli Tümgeneral ülkenin kuzeyinde bulunan Swaida kırsalındaki El-Suvra El-Kubra kasabasında 1961 yılında doğmuştu. Eski Suriye Savunma Bakanı Abdülkrim Zahraddin’in torunuydu. Ailesinin birçok ferdi Suriye ordusunda görev almıştı.
Tümgeneral Zahraddin, Suriye Cumhuriyet Muhafızları saflarında bir subay olarak görev yaptı. Adını Suriye’de 2011 yılında patlak veren olaylar sırasında duyurdu.
Deyr ez Zor Askeri Havaalanı’nda IŞİD tarafından üç yıl boyunca kuşatılmış durumda olan kuvvetlerin komutanıydı. Daha sonra Zahraddin liderliğindeki askeri kuvvetler kuşatmayı kırmayı başarmıştı. Şerefli Tümgeneral, IŞİD unsurlarını Deyr ez Zor Havaalanının duvarlarına “yapıştıracağı” sözünü vermişti. Bu sözünü tuttuğunu tüm dünyaya kanıtladı.
Sadece emirler, talimatlar yağdıran bir komutan değildi, askerlerinin önünde savaşan bir askerdi. Çatışmalarda yaralanan askerlerini sırtında ateş hattının gerisine taşıdığını gösteren fotoğraf kareleri unutulur gibi değildir.
Yakından bilenler Şerefli Tümgeneral’in en çok Suriye dışına kaçanlara büyük öfke duyduğunu söylüyorlar. “Kaçanlar sakın geri dönmesin. Devlet affetse de biz affetmeyceğiz” dediğini söylerler.
Bu sözleriyle mültecileri değil, suç işleyenleri, cihatçı gruplara katılıp ülke dışına çıkanları kast ettiği belirtiliyor. Belki de bir zamanlar yardımcılığını yaptığı Menaf Tlass’ı da kast ediyor olabilir. Menaf Tlass, Başkan Beşar Esad’ın çocukluk arkadaşıydı, babası da ünlü mü ünlü eski Savunma Bakanı Mustafa Tlass’tı. Menaf Tlass, daha sonra saf değiştirerek yurtdışına kaçmıştı.
Deyr ez Zor’daki Vatan Hastanesi’nin doktorlarından biri Şerefli Tümgeneral İsam Zahreddin’e ilişkin bazı anılarını paylaşmış. Çok ilginç bilgiler var: “En küçük askerden en büyük subaya kadar tüm yaralıların durumunu takip ederdi. Hastanedeki hiçbir yaralıyı tek bir gün ihmal etmedi. Hatta bir defasında çok yaralı gelmişti. Yaralıların arasında oturmuş, saçı sakalı birbirine karışmış, tozla kaplı bir askerin başını okşuyordu. Yaralı ise annesinin koynundaymış gibi generalin koynunda uyuyordu. Hastanemizin üzerine bir havan mermisi düşmüş, bir arkadaşımız yaralanmıştı. Hastanenin müdürü bile daha duymamışken General İsam, hemen gelip bizi ziyaret etti. İşte o an, olmaması durumunda Suriye’nin tüm doğu bölgesi kaybedilecek olan, o olmasa IŞİD’in Şam’ın kapılarına ulaşması kolaylaşacak olan komutan bize bakıp ‘Siz olmadan biz hiçbir şey değiliz’ dedi. Daha sonra bir latife olarak, yaralanan dokturun Sünni olmasına işaret ederek, ‘Yahu burda bu kadar Nusayri, Mecusi ve Rafızi doktor varken IŞİD ne istedi bu Nasıbi’den?’ dedi.
Gülmeye çalıştı ama içinden üzgün olduğu belli oluyordu.
Devamlı soğuk kanlı, sesi devamlı derin ve içtendi. Sesinin hiçbir defa titrediğini, korktuğunu ve hatta kısıldığını duymadım. Bir sürü kez çatışmalar kendisi müdahale eder etmez ordunun lehine biterdi.”
Suriye savaşına nasıl bakarsınız bilemem. Ama bu savaşta gerçek bir destan yazılıyor. Onlarca ülkeden binlerce cihatçıya karşı çok büyük bir mücadele veriliyor. Bu mücadelede anıtlaşmış isimler, kahramanlaşmış her rütbeden askerler var. Şerefli Tümgeneral İsam Zahreddin bunların en önde gelenlerindendi.
Tabutunu, ateş hattınının gerisine sırtında taşıdığı askerleri omuzladı mezara kadar.
“Şerefli” olmayı onun kadar hak eden çok az insan var.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder