Aradan bir hafta geçmesine rağmen Katalonya’nın
bağımsızlık referandumu başkaldırısına İspanya şiddetle karşılık vermeyi
seçmedi.
Katalonya valisi, oylama günü sergilenen ve İspanya’nın imajını yaralayan polis şiddeti için sonunda özür diledi. O günden bu yana Madrid, tüm kışkırtmalara rağmen, seçilmiş Katalan yöneticileri hapse atmak, bölgeye kayyım atamak, Katalonya da OHAL ilan etmek gibi otoriter yöntemlere başvurmaktan özenle kaçındı.
Bunun nedeni İspanya’nın son silahlarını tek seferde tüketmekten korkması ve baskı metotlarının bağımsızlık ateşini büsbütün körüklemesinden çekinmesi.
Her şeye rağmen hâlâ masada olan bu tedbirlere, ancak “en son çare” olarak başvurulacak. Salı günü Katalan yerel yönetimi başkanı Carles Puigdemont vaat ettiği üzere, eğer “tek taraflı bağımsızlık açıklamasını” yapmakta dayatırsa; ancak o zaman bu ekstrem uygulamalar devreye girecek.
Gizli pazarlık
Madrid’deki son haberler, hükümet ile Katalan yetkililer arasında bu hafta sonu gizli bir pazarlığın yürütüldüğü yolunda.
Yazıya otururken dijital “Republica” gazetesinin genel yayın yönetmeni dostum Pablo Sebastian’ı aradım. Arkadaşımı Madrid’in Taksim’i sayılan, Kristof Kolomb (Colon) Meydanı’ndaki dev İspanya gösterisinde buldum.
Ülkenin en deneyimli gazetecilerinden olan Sebastian, siren seslerinin geldiği meydandaki insan selini “Görmelisin!” diye aktarıyordu: “İspanya’nın dört bir yanından gelen insanlar bugün ulusun birliği ve bütünlüğü için burada.”
Bağımsızlık tehdidinin henüz ortadan kalkmadığına işaret eden meslektaşım, “Tarihi günler yaşıyoruz” diyerek devam etti:
“Ama bu hafta sonu görece bir iyimserlik var. Gerek Başbakan Rajoy, gerek Katalan lider Puigdemont sessizliğe gömüldü. Arka planda gizli müzakerelerin yürütüldüğüne dair söylentiler var. Puigdemont bağımsızlık deklarasyonunu, sürekli erteliyor. Sözde oylamanın ertesindeki 48 saatte, bu deklarasyonu yapacaklardı. Ama ayak sürçüyorlar. Büyük bankalar ve şirketlerin, kaos haftasından sonra Barselona’dan ayrılmaya başlaması, ayırılıkçıları gafil avladı. Puigdemont’un selefi olan bir önceki Katalan lider Artur Mas, Financial Times’a ‘bölgenin bağımsızlığa hazır olmadığını’ beyan etti. Bu ayrılıkçılar arasında çatlakların olduğunu gösteriyor. Hava sanki dönüyor!”
Fondn yükselen “Viva España (Espanya)!” şarkıları ve çığlıkları arasında Pablo’ya veda ediyorum…
‘Tüm hakların anası’
Pablo Sebastian’ın izlediği büyük gösteri, dün Madrid’de yapılan tek gösteri değildi.
Madrid ve Barselona dahil, dün İspanya’nın çeşitli kentlerinde bir dizi “Katalonya ile diyalog” gösterisi vardı.
Ne Katalan, ne de İspanyol bayraklarının taşındığı ve de herkesin beyazlar giydiği “diyalog” mitinglerde de “beyaz balonlar” uçuruldu ve “Daha az nefret, daha çok sohbet” sloganları atıldı.
Bağımsızlıkçıların sokakları fethetmesinden sonra sıra şimdi, sessiz çoğunlukta. Artık onlar da sokakta. Siyaset bundan böyle hep daha çok sokağa taşıyor.
“El Mundo” gazetesine konuşan felsefe bilimcisi Antonio Valdecantos bunu “siyasetin teatralleşmesi” olarak adlandırıyor.
“Şimdi tüm haklar içindeki en büyük hak artık bu gösterilerde yer almak. Sosyal medya da temaşanın ayrılmaz parçası. Eskiden sokak gösterileri başka bir şeydi. İnsanlar iktidarı devirmek, ele geçirmek maksadıyla sokağa çıkardı. Bugün selfie ve fotoğraf çekmek için çıkıyorlar. Kimin kalabalığı büyükse, imaj savaşını o kazanıyor!”
Katalan bağımsızlığı serüveni aynı zamanda büyük bir imaj savaşı.
Dünya TV’leri ekranlarını isyan bölgesinin bayrakları ile dolduran Katalanlara karşı İspanya’nın geri kalanı da şimdi bu imaj savaşına giriyor.
Temenniler savaşın yalnızca “temsili görüntü” düzeyiyle sınırlı kalması ve Avrupa’nın bütün “ulus devlet”leri için yıkıcı sonuçlar doğuracak tırmanmanın bir şekilde durdurulması.
Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET
Katalonya valisi, oylama günü sergilenen ve İspanya’nın imajını yaralayan polis şiddeti için sonunda özür diledi. O günden bu yana Madrid, tüm kışkırtmalara rağmen, seçilmiş Katalan yöneticileri hapse atmak, bölgeye kayyım atamak, Katalonya da OHAL ilan etmek gibi otoriter yöntemlere başvurmaktan özenle kaçındı.
Bunun nedeni İspanya’nın son silahlarını tek seferde tüketmekten korkması ve baskı metotlarının bağımsızlık ateşini büsbütün körüklemesinden çekinmesi.
Her şeye rağmen hâlâ masada olan bu tedbirlere, ancak “en son çare” olarak başvurulacak. Salı günü Katalan yerel yönetimi başkanı Carles Puigdemont vaat ettiği üzere, eğer “tek taraflı bağımsızlık açıklamasını” yapmakta dayatırsa; ancak o zaman bu ekstrem uygulamalar devreye girecek.
Gizli pazarlık
Madrid’deki son haberler, hükümet ile Katalan yetkililer arasında bu hafta sonu gizli bir pazarlığın yürütüldüğü yolunda.
Yazıya otururken dijital “Republica” gazetesinin genel yayın yönetmeni dostum Pablo Sebastian’ı aradım. Arkadaşımı Madrid’in Taksim’i sayılan, Kristof Kolomb (Colon) Meydanı’ndaki dev İspanya gösterisinde buldum.
Ülkenin en deneyimli gazetecilerinden olan Sebastian, siren seslerinin geldiği meydandaki insan selini “Görmelisin!” diye aktarıyordu: “İspanya’nın dört bir yanından gelen insanlar bugün ulusun birliği ve bütünlüğü için burada.”
Bağımsızlık tehdidinin henüz ortadan kalkmadığına işaret eden meslektaşım, “Tarihi günler yaşıyoruz” diyerek devam etti:
“Ama bu hafta sonu görece bir iyimserlik var. Gerek Başbakan Rajoy, gerek Katalan lider Puigdemont sessizliğe gömüldü. Arka planda gizli müzakerelerin yürütüldüğüne dair söylentiler var. Puigdemont bağımsızlık deklarasyonunu, sürekli erteliyor. Sözde oylamanın ertesindeki 48 saatte, bu deklarasyonu yapacaklardı. Ama ayak sürçüyorlar. Büyük bankalar ve şirketlerin, kaos haftasından sonra Barselona’dan ayrılmaya başlaması, ayırılıkçıları gafil avladı. Puigdemont’un selefi olan bir önceki Katalan lider Artur Mas, Financial Times’a ‘bölgenin bağımsızlığa hazır olmadığını’ beyan etti. Bu ayrılıkçılar arasında çatlakların olduğunu gösteriyor. Hava sanki dönüyor!”
Fondn yükselen “Viva España (Espanya)!” şarkıları ve çığlıkları arasında Pablo’ya veda ediyorum…
‘Tüm hakların anası’
Pablo Sebastian’ın izlediği büyük gösteri, dün Madrid’de yapılan tek gösteri değildi.
Madrid ve Barselona dahil, dün İspanya’nın çeşitli kentlerinde bir dizi “Katalonya ile diyalog” gösterisi vardı.
Ne Katalan, ne de İspanyol bayraklarının taşındığı ve de herkesin beyazlar giydiği “diyalog” mitinglerde de “beyaz balonlar” uçuruldu ve “Daha az nefret, daha çok sohbet” sloganları atıldı.
Bağımsızlıkçıların sokakları fethetmesinden sonra sıra şimdi, sessiz çoğunlukta. Artık onlar da sokakta. Siyaset bundan böyle hep daha çok sokağa taşıyor.
“El Mundo” gazetesine konuşan felsefe bilimcisi Antonio Valdecantos bunu “siyasetin teatralleşmesi” olarak adlandırıyor.
“Şimdi tüm haklar içindeki en büyük hak artık bu gösterilerde yer almak. Sosyal medya da temaşanın ayrılmaz parçası. Eskiden sokak gösterileri başka bir şeydi. İnsanlar iktidarı devirmek, ele geçirmek maksadıyla sokağa çıkardı. Bugün selfie ve fotoğraf çekmek için çıkıyorlar. Kimin kalabalığı büyükse, imaj savaşını o kazanıyor!”
Katalan bağımsızlığı serüveni aynı zamanda büyük bir imaj savaşı.
Dünya TV’leri ekranlarını isyan bölgesinin bayrakları ile dolduran Katalanlara karşı İspanya’nın geri kalanı da şimdi bu imaj savaşına giriyor.
Temenniler savaşın yalnızca “temsili görüntü” düzeyiyle sınırlı kalması ve Avrupa’nın bütün “ulus devlet”leri için yıkıcı sonuçlar doğuracak tırmanmanın bir şekilde durdurulması.
Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder