Meral Akşener’in partisinin adı İYİ Parti oldu. AK Parti
kısaltmasından sonra böyle bir şeyin geleceği belliydi çünkü daha
ötesinin bir hükmü bulunmuyor. Partilerin programı yok, ideolojisi yok,
bir toplum projesi yok, sadece adları var. Şimdi artık ada da gerek
kalmadığı anlaşılıyor ve bizzat Akşener tarafından siyasi yelpazenin
hiçbir yerinde olmadığı, herkese hitap ettiği söylenen parti kendisine
“İyi Parti” denmesini istiyor.
İyi bari!
Bu nasıl iştir?
Bir partiye neden “İyi” diye bir ad bulunur?
Düşünsenize yarın birileri “Güzel Parti” diye çıksa ortaya?
Sonra gelsin “Harbi Parti”, “Cesur Parti”, “Nazik Parti”, “Mert Parti”…
Tamam bir yanı açık, Akşener toplumda “kötü”lerin egemen olduğuna ilişkin giderek güçlenen kanaatten yararlanmak istiyor, “Biz iyiyiz” diyerek.
Ancak asıl dert başka. Türkiye’de siyaset diğer ülkelerdekinin de ötesine geçerek tamamen içeriksizleşti. Toplum ne kadar gerilirse gerilsin, fay hatları ne kadar belirginleşirse belirginleşsin, hiçbir parti “ortalama”nın dışına çıkamıyor. Meral Akşener’in partisinin kuruluşu sırasında yapmış olduğu uzun konuşmada “stratejik” hiçbir unsur bulunmuyor. Adalet, kalkınma, refah, hukuk; bunlar dilek ve temenniler… Gerisi yok.
Olamaz da…
Çünkü Türkiye kilitlendi. Sistem paralize oldu. Türkiye radikal bir kopuşu çağırıyor, dayatıyor. Düzen partileri ise tamamen daralmış bir alanda dolanıp duruyorlar. Akşener’in Atatürk’le başlayıp Menderes, Demirel, Erbakan, Özal ve Ecevit’i “hayırla anma”sı da bu darlığın ürünü.
Herkesi kucaklama iddiası, “Bizim farklı bir şey söyleme şansımız kalmadı” itirafından başka bir şey değil.
Aynısını Kılıçdaroğlu da yapıyor; “Herkesin partisi olacağız” diyerek.
Bunun anlamı, “Ben bir şey değiştirmeyeceğim”dir. Türkiye’de kapitalizm emekçi halk tarafından yıkılıncaya kadar ekonomi ağırlıklı olarak “yağma”ya, “soygun”a ve “bastırılmış iş gücü”ne dayanmak durumunda. Türkiye’de patron egemenliğine son verilinceye dek, “Laiklik, inançlara saygı demektir” saçmalığı resmi politika olacak ve bütün partiler bunu savunacaktır. Türkiye’de sermaye alaşağı edilmedikçe Türkiye’nin jeopolitik konumu uluslararası tekellere sömürü alanları açmak ve emperyalist sistem içinde pazarlık masasında el güçlendirmek için kullanılacaktır.
AKP, CHP, MHP ve İYİP arasında bu temel konuların hiçbirinde fark bulunmamaktadır. Başka türlü söyleyecek olursak Türkiye’de farklı tek parti vardır. Partinin sözcük anlamı taraf olmaktır. Türkiye’de ne yapacağını açıkça söyleyen Türkiye Komünist Partisi’dir.
Herkesin değil, “emekçi halk”ın partisi olduğunu da…
Kemal Okuyan / SOL
*Boyun Eğme gazetesinin 97. sayısında yayımlanmıştır.
İyi bari!
Bu nasıl iştir?
Bir partiye neden “İyi” diye bir ad bulunur?
Düşünsenize yarın birileri “Güzel Parti” diye çıksa ortaya?
Sonra gelsin “Harbi Parti”, “Cesur Parti”, “Nazik Parti”, “Mert Parti”…
Tamam bir yanı açık, Akşener toplumda “kötü”lerin egemen olduğuna ilişkin giderek güçlenen kanaatten yararlanmak istiyor, “Biz iyiyiz” diyerek.
Ancak asıl dert başka. Türkiye’de siyaset diğer ülkelerdekinin de ötesine geçerek tamamen içeriksizleşti. Toplum ne kadar gerilirse gerilsin, fay hatları ne kadar belirginleşirse belirginleşsin, hiçbir parti “ortalama”nın dışına çıkamıyor. Meral Akşener’in partisinin kuruluşu sırasında yapmış olduğu uzun konuşmada “stratejik” hiçbir unsur bulunmuyor. Adalet, kalkınma, refah, hukuk; bunlar dilek ve temenniler… Gerisi yok.
Olamaz da…
Çünkü Türkiye kilitlendi. Sistem paralize oldu. Türkiye radikal bir kopuşu çağırıyor, dayatıyor. Düzen partileri ise tamamen daralmış bir alanda dolanıp duruyorlar. Akşener’in Atatürk’le başlayıp Menderes, Demirel, Erbakan, Özal ve Ecevit’i “hayırla anma”sı da bu darlığın ürünü.
Herkesi kucaklama iddiası, “Bizim farklı bir şey söyleme şansımız kalmadı” itirafından başka bir şey değil.
Aynısını Kılıçdaroğlu da yapıyor; “Herkesin partisi olacağız” diyerek.
Bunun anlamı, “Ben bir şey değiştirmeyeceğim”dir. Türkiye’de kapitalizm emekçi halk tarafından yıkılıncaya kadar ekonomi ağırlıklı olarak “yağma”ya, “soygun”a ve “bastırılmış iş gücü”ne dayanmak durumunda. Türkiye’de patron egemenliğine son verilinceye dek, “Laiklik, inançlara saygı demektir” saçmalığı resmi politika olacak ve bütün partiler bunu savunacaktır. Türkiye’de sermaye alaşağı edilmedikçe Türkiye’nin jeopolitik konumu uluslararası tekellere sömürü alanları açmak ve emperyalist sistem içinde pazarlık masasında el güçlendirmek için kullanılacaktır.
AKP, CHP, MHP ve İYİP arasında bu temel konuların hiçbirinde fark bulunmamaktadır. Başka türlü söyleyecek olursak Türkiye’de farklı tek parti vardır. Partinin sözcük anlamı taraf olmaktır. Türkiye’de ne yapacağını açıkça söyleyen Türkiye Komünist Partisi’dir.
Herkesin değil, “emekçi halk”ın partisi olduğunu da…
Kemal Okuyan / SOL
*Boyun Eğme gazetesinin 97. sayısında yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder