1- 17-25 Aralık’ın yanında bir de Man adamız oldu. 17-25 Aralık’ta
kimler, neler yoktu ki? Man adasından iki gün önce açıklananlar ise
buzdağının görünür kısmıymış.
2- Bunlar reddederler, olmadı “ne olmuş şirket de para da bizim, adayı da Allah yarattı, size ne?” diye üste çıkarlar. Binali iki oğlunun Malta’da şirketleri olduğu gerçeği Paradise Papers diye deşifre edildiğinde ne demişti: “Denizcilik küresel iştir. Dünyanın her tarafında da şirketleri var.” Aldınız mı cevabı? Bunlar “memleket ekonomisi zor durumda” edebiyatıyla gazoza vergi bindirip, kendileri vergi vermemek için paralarını, şirketlerini denizlerin ortasındaki offshorelara aktaranlar.
3- Ben bütün bu işlerin Kuran-i dayanakları olduğunu düşünüyorum. 17-25 Aralık sonrasında bunların seçmenlerinin “yaptılarsa da din için, Allah için yapmışlardır, helal olsun” türünden açıklamaları da bunu imliyor zaten. Kuran’da ganimet bir kurum olarak mevcut. Nasıl pay edileceği konusunda tafsilatlı ayetler de. Kuran İslam için yapılmak koşuluyla başkasının malının mülkünün yağmasını düzene bağlamış. İslam için olduktan sonra kamusal kazancın bir kısmını cebe atmak normal yani.
4- AKP’nin “bize komplo kuruluyor” iddiası doğrudur. Ama 17-25 Aralık tapeleri nasıl doğruysa, Man Adası belgeleri de muhtemelen aynı derecede doğrudur. Bu, daha ne denileceğini duymadan canlı yayını kesmelerinden, yalan diye itiraz etmelerinden, bir kısmının ise “ne var bunda, ticaret işte” mealinde tongaya düşmelerinden bellidir. Durum şudur: Önce iktidara getirilmiş, sonra kullanılmış, sonra kullanım süresinin dolduğuna karar verilmiş AKP, şimdi, doğru belgelerle kenara çekilmeye zorlanmaktadır.
5- Uzun zamandır AKP bitti, ABD ortalığı temizlemek istiyor, bir restorasyon gereği hissediyor diyoruz ve olmadık laflar işitiyoruz. Man Adası belgeleri ve ortaya sürülüş biçimi umarım yeniden düşünmeye vesile olur. Tabi ki bir de Rıza’nın ABD’de yüklendiği işlev. Şov daha yeni başlıyor gibi.
6- Evet: AKP’yi halka bırakmamak, kendileri götürmek istiyorlar. Halkın Haziran 2013’te başını kaldırmasının nelere yol açabileceğini en iyi emperyalistler ve patronlar hissetti. Amaç 2019 seçimlerine kadar AKP’siz bir koalisyonun koşullarını oluşturmak, Erdoğan’ın başkan olmasını engellemek. Bütün bu emperyal işler doğru belgelerle yapılıyor ve CHP üzerinden (Akşener’i unutmayalım) değişik toplumsal kesimlerin tepkisi düzen içinde ehlileştirilmeye ve halk “Erdoğan olmasın da ne, kim ve nasıl olursa olsun” noktasına ikna edilmeye çalışılıyor.
7- Toplumsal muhalefet belgelere, tapelere sıkıştırılıyor. CHP’nin vizyonu da, görevi de bu. Belgelerle ortaya dökülen pisliğin politik toplumsal karşılığı üretilmediğinde halk sınıfları bir şeyleri, Rıza’nın diyeceklerini, Kılıçdaroğlu’nun okuyacağı yeni belgeleri, ABD’nin yapacaklarını bekler konumda edilgenleştirilmiş oluyor. Bir zamanlar beklenti ordudandı, şimdi bunlardan.
8- Ama esas başka bir şey var: Bu offshore denilen adalar, bankalar, hesaplar kumarhane kapitalizminin ürünü ve gereğidir. Burjuvalar artık sanayiden, yani emek gücünü sömürerek değil, olmayan varlıklar, mali spekülasyon üzerinden para kazanıyorlar. Böylesi daha kolay.
9- Bir de, kapitalist sistemdeki yapısal krizin, kırılganlığın en iyi farkında olanlar devlet adamları da dahil olmak üzere bütün para babaları, bu iyice uzamış durgunluk-kriz sarmalında her şeyin toptan alt üst olabileceğini, işçi sınıfının kontrolden çıkabileceğini çok iyi biliyorlar. O nedenle ne kendi ülkelerine, ne kendi hukuklarına, ne kendi bankalarına, ne kendi devletlerine güveniyorlar. Mesele yalnızca bizim AKP şürekası değil. Aynı Paradise Papers’da İngiliz kraliyet ailesinin, Trump’ın ticaret bakanının Malta’da şirketleri, hesapları olduğu ortaya çıkmadı mı? Bizden Doğan, Sabancı, Zorlu, Çarmıklı da dahil 700’e yakın isimle birlikte, değişik ülkelerden 72 devlet başkanının ya da yardımcısının Panama belgelerinde adı geçmiyor muydu? Offshore bu kriz koşullarında zorunlu olarak keşfedilmiş yeni nesil bir banka türüdür. Bu para babaları, halkı sömürenler, kendilerine ulaşılmaz yerlerde ada bankalar inşa ettiler. Oralarda hukuk yok. Oraların düzeni dünya burjuvazisinin servetini, nedir, nereden gelmiştir demeden ve vergi almadan depolamak. Niye vergi alsınlar ki: Kendilerine mi vergi koyacaklar? Vergiyle, soyup soğana çevirdikleri ülkelerine sosyal hizmet mi götürecekler? Öyle olacak olsaydı offshore’a gerek olur muydu? Mevcut hukukun herhangi bir yerinde offshore hesapta para tutmanın, vergiden muaf adalarda şirket kurmanın yasak olduğunu belirten herhangi bir düzenleme var mı? Sıkıştıklarında bunu deyiverirler. Sorun siyasaldır ve bu düzene itiraz etmiyorsanız, servetlerini vergisiz adalarda depolamalarına da itiraz edemezsiniz.
10- Kısacası Panama’da, Malta’da, Man Adası’nda yeniden gündemimize giren bu pislik kapitalist düzenin gerçekliğidir. O nedenle yanılmayalım: Esas mücadele edeceğimiz şey AKP falan değil, kapitalist düzendir.
İlker Belek / SOL
2- Bunlar reddederler, olmadı “ne olmuş şirket de para da bizim, adayı da Allah yarattı, size ne?” diye üste çıkarlar. Binali iki oğlunun Malta’da şirketleri olduğu gerçeği Paradise Papers diye deşifre edildiğinde ne demişti: “Denizcilik küresel iştir. Dünyanın her tarafında da şirketleri var.” Aldınız mı cevabı? Bunlar “memleket ekonomisi zor durumda” edebiyatıyla gazoza vergi bindirip, kendileri vergi vermemek için paralarını, şirketlerini denizlerin ortasındaki offshorelara aktaranlar.
3- Ben bütün bu işlerin Kuran-i dayanakları olduğunu düşünüyorum. 17-25 Aralık sonrasında bunların seçmenlerinin “yaptılarsa da din için, Allah için yapmışlardır, helal olsun” türünden açıklamaları da bunu imliyor zaten. Kuran’da ganimet bir kurum olarak mevcut. Nasıl pay edileceği konusunda tafsilatlı ayetler de. Kuran İslam için yapılmak koşuluyla başkasının malının mülkünün yağmasını düzene bağlamış. İslam için olduktan sonra kamusal kazancın bir kısmını cebe atmak normal yani.
4- AKP’nin “bize komplo kuruluyor” iddiası doğrudur. Ama 17-25 Aralık tapeleri nasıl doğruysa, Man Adası belgeleri de muhtemelen aynı derecede doğrudur. Bu, daha ne denileceğini duymadan canlı yayını kesmelerinden, yalan diye itiraz etmelerinden, bir kısmının ise “ne var bunda, ticaret işte” mealinde tongaya düşmelerinden bellidir. Durum şudur: Önce iktidara getirilmiş, sonra kullanılmış, sonra kullanım süresinin dolduğuna karar verilmiş AKP, şimdi, doğru belgelerle kenara çekilmeye zorlanmaktadır.
5- Uzun zamandır AKP bitti, ABD ortalığı temizlemek istiyor, bir restorasyon gereği hissediyor diyoruz ve olmadık laflar işitiyoruz. Man Adası belgeleri ve ortaya sürülüş biçimi umarım yeniden düşünmeye vesile olur. Tabi ki bir de Rıza’nın ABD’de yüklendiği işlev. Şov daha yeni başlıyor gibi.
6- Evet: AKP’yi halka bırakmamak, kendileri götürmek istiyorlar. Halkın Haziran 2013’te başını kaldırmasının nelere yol açabileceğini en iyi emperyalistler ve patronlar hissetti. Amaç 2019 seçimlerine kadar AKP’siz bir koalisyonun koşullarını oluşturmak, Erdoğan’ın başkan olmasını engellemek. Bütün bu emperyal işler doğru belgelerle yapılıyor ve CHP üzerinden (Akşener’i unutmayalım) değişik toplumsal kesimlerin tepkisi düzen içinde ehlileştirilmeye ve halk “Erdoğan olmasın da ne, kim ve nasıl olursa olsun” noktasına ikna edilmeye çalışılıyor.
7- Toplumsal muhalefet belgelere, tapelere sıkıştırılıyor. CHP’nin vizyonu da, görevi de bu. Belgelerle ortaya dökülen pisliğin politik toplumsal karşılığı üretilmediğinde halk sınıfları bir şeyleri, Rıza’nın diyeceklerini, Kılıçdaroğlu’nun okuyacağı yeni belgeleri, ABD’nin yapacaklarını bekler konumda edilgenleştirilmiş oluyor. Bir zamanlar beklenti ordudandı, şimdi bunlardan.
8- Ama esas başka bir şey var: Bu offshore denilen adalar, bankalar, hesaplar kumarhane kapitalizminin ürünü ve gereğidir. Burjuvalar artık sanayiden, yani emek gücünü sömürerek değil, olmayan varlıklar, mali spekülasyon üzerinden para kazanıyorlar. Böylesi daha kolay.
9- Bir de, kapitalist sistemdeki yapısal krizin, kırılganlığın en iyi farkında olanlar devlet adamları da dahil olmak üzere bütün para babaları, bu iyice uzamış durgunluk-kriz sarmalında her şeyin toptan alt üst olabileceğini, işçi sınıfının kontrolden çıkabileceğini çok iyi biliyorlar. O nedenle ne kendi ülkelerine, ne kendi hukuklarına, ne kendi bankalarına, ne kendi devletlerine güveniyorlar. Mesele yalnızca bizim AKP şürekası değil. Aynı Paradise Papers’da İngiliz kraliyet ailesinin, Trump’ın ticaret bakanının Malta’da şirketleri, hesapları olduğu ortaya çıkmadı mı? Bizden Doğan, Sabancı, Zorlu, Çarmıklı da dahil 700’e yakın isimle birlikte, değişik ülkelerden 72 devlet başkanının ya da yardımcısının Panama belgelerinde adı geçmiyor muydu? Offshore bu kriz koşullarında zorunlu olarak keşfedilmiş yeni nesil bir banka türüdür. Bu para babaları, halkı sömürenler, kendilerine ulaşılmaz yerlerde ada bankalar inşa ettiler. Oralarda hukuk yok. Oraların düzeni dünya burjuvazisinin servetini, nedir, nereden gelmiştir demeden ve vergi almadan depolamak. Niye vergi alsınlar ki: Kendilerine mi vergi koyacaklar? Vergiyle, soyup soğana çevirdikleri ülkelerine sosyal hizmet mi götürecekler? Öyle olacak olsaydı offshore’a gerek olur muydu? Mevcut hukukun herhangi bir yerinde offshore hesapta para tutmanın, vergiden muaf adalarda şirket kurmanın yasak olduğunu belirten herhangi bir düzenleme var mı? Sıkıştıklarında bunu deyiverirler. Sorun siyasaldır ve bu düzene itiraz etmiyorsanız, servetlerini vergisiz adalarda depolamalarına da itiraz edemezsiniz.
10- Kısacası Panama’da, Malta’da, Man Adası’nda yeniden gündemimize giren bu pislik kapitalist düzenin gerçekliğidir. O nedenle yanılmayalım: Esas mücadele edeceğimiz şey AKP falan değil, kapitalist düzendir.
İlker Belek / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder