19 Ocak 2018 Cuma

Afrin etrafında top çevirmece - CEYDA KARAN

Suriye sahasında IŞİD’in bir toprak parçasındaki halifelik olarak fiziken ortadan kaldırılmasının ardından enteresan bir ‘top çevirmeceye’ tanıklık etmekteyiz. Suriye’de rejim değişikliği hedefleri tutmayanlar açısından zaruri gibi görünen bu durum, şu sıralar ‘Afrin’ başlığı altında daha da belirgin. Afrin meselesinin Suriye’de siyasi süreci zorlayan Rusya Federasyonu’nun bu ay sonu Soçi’de düzenlemekte kararlı göründüğü Ulusal Diyalog Kongresi öncesine denk gelmesi tesadüf olmasa gerek.

***

Görünüşte kimin elinin kimin cebinde olduğu meçhul, hayli karmaşık bir tablo var. Son gelişmelere bakalım: 
• Türkiye, ABD’nin YPG ve Arap aşiretlerinden 30 bin kişilik ‘Sınır Koruma Gücü’ tesis edeceği açıklamasıyla birden parladı. Ancak ABD’nin değil Rusya’nın ‘operasyon sahasında’ bulunan Afrin’e girmek tehdidi savurdu. Kimileri bunu ‘kızım sana söyledim, gelinim sen anla’ mesajı olarak, ‘ABD’ye dur denildiği’ yorumu yaptı. 
• ABD yönetimi Afrin için ‘bizim operasyon alanımız değil’ mesajı verip topu Rusya’ya ‘yuvarlamışken’, bir gün sonra Pentagon, Suriye’nin kuzeyinde ‘Sınır Koruma Gücü’ yerine sığınmacıların dönüşü vs gerekçelerle bezenen ‘Yerel Güvenlik Gücü’ kuracağını duyurdu. Pek çokları da bunu ‘geri adım’ olarak algıladı. 
• Rusya’nın ‘operasyon bölgesi’ Afrin üzerinden günlerdir ABD’ye öfkeli sesler çıkartarak iç kamuoyunun ‘milli damarlarına’ oynayan Ankara, ‘muzaffer görünümle’, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı Moskova’ya yolladı.
***

Kanımca işin bityeniği ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın ‘Suriye stratejisini’ etraflıca duyurduğu son açıklamasında. Tillerson’ın NATO müttefiki olarak ‘Türkiye’yi anladıklarını’ belirttiği konuşmasındaki malumun ilamı şöyleydi: 
• ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG üzerinden askeri işgali kalıcı. Esad kötü’, o yüzden rejim değişikliğinden vazgeçilmedi. ABD’nin yeni ÖSO’su YPG. Asli hedef İran’ın nüfuzunun kırılması. Ve tabii Astana ile başlattığı süreci Soçi’ye taşımaya çalışan Rusya’nın ‘biat etmesi’ esas. 
Tabii Tillerson bunları ‘yeniden canlanabilecek’ IŞİD’le mücadele, Esad’ın ‘acımasızlıkları’, yerel güç olarak YPG ile çalışmanın ehemmiyeti, ‘sığınmacıların dönmesi’, hiç de ABD’nin lehine olmayan uluslararası çerçeve ve BM Güvenlik Konseyi kararları ile işlemeyen Cenevre süreciyle bahanelendirdi. ABD yönetiminin becermediği/ beceremediği ne varsa yani... 
Tillerson’ın ‘Suriyelileri Suriyelilerden daha fazla düşündüğü’ izlenimi verirken haddinden fazla tutkulu bir resim çizdiği aşikâr. Hele Irak’tan çekildikleri için radikal cihatçılığın patladığı safsatasına atıf yapıp “Tarihin Suriye’de tekerrür etmesine izin veremeyiz” demesi, insanın ağlayasını getirmiyor değil.

***

Eğer hesap Suriye ordusunun İdlib’deki ilerlemesini durdurmak ve Soçi’ye Suriye Kürtlerini katmak isteyen Rusya’yı zorda bırakmaksa, tutacağını zannetmem. Afrin üzerinden kopartılan fırtınadaki sükunetinden de anlaşılacağı üzere Rusya’nın bu ‘top çevirmeleri’ yediğinin bir işareti yok. Bu en başta Rusları fazla ‘küçümsemek’ olur. 
Bir de aksine Rusya’nın ABD’yi ‘küçümsediğini’ hiç ummam. Zira onlar açısından Türkiye’nin Ortadoğu’da her şeyi tepetaklak etme kapasitesi yokken, ABD’nin var. Rus dış politikası tahayyül ötesinde bir esneklik ve sabır üzerinde şekillenir. Son tezahürlerini, yeni yılla birlikte üslerinin vurulması vakasında yapılan açıklamalarda gördük.
***

Nihayetinde Suriye’de siyasi süreci öyle böyle yürütmeye kararlı görünen Ruslar açısından sorular değişmiyor: Toprak bütünlüğü ve egemenlik temelli Soçi sürecinin işlemesi kimlerin işine gelmiyor? Suriye Kürtleri üzerinden Suriye’ye tutunan ABD, bu tarz hamleleriyle Türkiye-Suriye-Irak üçgeninin ortasında ‘vekil devlet’ yaratma projesini uzun vadede sürdürebilir mi? İşgalci Amerika üzerinden hesaplar yapanların düşünecekleri çok şey var. Hiçbir şey yapmasalar dönüp Irak’a baksalar kâfi.

Ceyda Karan / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder