26 Ocak 2018 Cuma

Şerif Mardin, Emre Kongar tipi 'eleştiri' ve 'Atatürkçülerle İslamcıların ittifakını' önermek - TAYLAN KARA

Siyasal İslamcılara ve liberal solculara teorik malzeme veren en önemli düşünürlerden biri yakın zamanda yaşamını yitiren Prof. Dr. Şerif Mardin’dir.
Ş. Mardin’in “merkez-çevre analizi” ve Said-i Nursi hakkında yazdıkları, bu konuda iki temel başlıktır.
Ş. Mardin öldükten sonra arkasından birçok yazı yazıldı. Yazanlardan biri de Prof. Dr. Emre Kongar’dı. E. Kongar, Ş. Mardin’in ölümünden sonra onunla ilgili tam dokuz yazı yazdı (1-9). E. Kongar, Ş. Mardin’le olan yakınlığını ve kişisel ilişkilerini uzun uzun anlattıktan sonra sona doğru Ş. Mardin’in tezlerini eleştiriyordu.
Eleştiri derken akla hemen “Kongar tipi eleştiri” gelir. “Kongar tipi eleştiri”nin formülü şudur:
“On cümle yıkama-yağlama, bir cümle kenarından geçen eleştiri, asla doğrudan karşına almama…”
Ancak Kongar, bu yazılarda şaşırtıcı bir şekilde “Kongar tipi eleştiri” sınırını aşmıştır. Şöyle ki E. Kongar, Ş. Mardin’i “Postmodern Orta Çağ döneminin önemli mimarlarından biri” olarak tanımlıyordu (5,6).

                                                                    *
Öldükten sonra eleştirmek!
E. Kongar’ın bu saptaması doğru bir saptamadır.
Buraya kadar bir sorun görünmüyor. Ancak E. Kongar bunu ne zaman yazmaktadır?
Şerif Mardin öldükten sonra!
E. Kongar’ın siyasal İslam’la ilgili yüzlerce sayfa yazısı ve birden fazla kitabı vardır. Bu kitaplarda Şerif Mardin’e sayısız atıf yapmaktadır.
Örneğin E. Kongar’ın “21. Yüzyılda Türkiye” adlı kitabı tam 725 sayfadır (10). Bu kitapta Ş. Mardin’e birçok kez atıf yapar. Bir konu başlığında tam 34 sayfa siyasal İslam’ı anlatır. Bu konu içinde ayrıca tam bir sayfa sadece Ş. Mardin’in tezlerinden söz eder.
Ancak Ş. Mardin’le ilgili, ölümünden sonra yaptığı saptamalardan bir tek cümle bile yoktur!


Ezop diliyle bile olsa tek bir ima yoktur!
Hatta ve hatta “Kongar tipi eleştiri” dahi yoktur.
Tam 34 sayfa siyasal İslam’ın teorik temellerini ele alıp ölümünden sonra Ş. Mardin’le ilgili yaptığı eleştirilerden tek bir satır bile yazmamasının anlamı nedir?

                           *
Çevre–Merkez Karşıtlığı
Konu hazır açılmışken devam edeyim. E. Kongar’ın “21. Yüzyılda Türkiye” kitabının omurgası Ş. Mardin’in “çevre-merkez karşıtlığı” üzerine kuruludur.
E. Kongar, Türk siyasal yaşamını “devletçi-seçkinciler” ile “gelenekçi-liberaller” karşıtlığı üzerinden çözümler. Bu bakışın “Radikal 2 liberal bakışı”ndan farkı mikroskobiktir.
Kitaptaki “kök yanılsama” buradan başlamaktadır. Cumhuriyet tarihine bu pencereden bakan biri için siyasal İslam da, yaşadıklarımız da beklenen, olması gereken, “akışa uygun” bir durumdur. Detayları, başka bir yazının konusu olacak kadar geniştir.
E. Kongar Ş. Mardin’in iyi bir öğrencisidir. “21. Yüzyılda Türkiye” kitabı en son 46 baskı yapmıştı ve 1998 yılında Aydın Doğan Ödülü almıştı. Elbette almalıydı, aldı da.

                                                                   *

E. Kongar, 2007 tarihli “Demokrasimizle Yüzleşmek” adlı kitabında da siyasal İslam’ı onlarca sayfa irdeler; “21. Yüzyılda Türkiye” kitabındaki gibi Ş. Mardin’e birçok kez atıfta bulunur ve yine Ş. Mardin’in ölümünden sonra yazdığı eleştiriler kitapta hiçbir şekilde yer almaz.
Yine 2008 ve 2010 yıllarında doğrudan Şerif Mardin’in görüşleri üzerine yazdığı iki yazıda da benzer bir tutum söz konusudur (11,12).
E. Kongar,  “ABD’nin Siyasal İslam’la Dansı” kitabında bir kez daha siyasal İslam’ı ve onun teorik temellerini ele alır (13). Ancak bu kitapta da, ölümünden sonra Ş. Mardin’e yönelttiği eleştirilerden eser yoktur.
Kısacası E. Kongar, Ş. Mardin yaşarken yazdığı birçok kitap ve yazıda Ş. Mardin’in görüşlerine sayısız defa yer verir ancak bunların hiçbirinde en küçük bir olumsuzluk yoktur. Aksine birçok kez özellikle “mahalle baskısı” kavramı ile Ş. Mardin’e, siyasal İslam’a karşı bir uyarıcı rolü ve olumluluk yükler; ta ki Ş. Mardin ölene dek. Ş. Mardin ölünce, onun “siyasal İslam’ı meşrulaştıran bir ideolog olduğunu” birdenbire “hatırlayıverir”!
                                                                  *
Akla ister istemez şu sorular geliyor:
Ş. Mardin’in “siyasal İslam’ı meşrulaştıran bir ideolog olduğu” fikri, E. Kongar’ın aklına yeni mi gelmiştir?
Ş. Mardin, öldükten sonra birdenbire mi “postmodern Orta Çağ döneminin önemli mimarlarından biri” olmuştur?
E. Kongar,  Ş. Mardin’in “çoğunluk diktatörlüğünü din üzerinden meşrulaştıran bir ideolog” olduğunu tam da o ölünce mi anlamıştır?

                                                                   *

Ş. Mardin’in görüşleri on yıllardır ortadadır ve yazılarında sayısız kez onun görüşlerine atıfta bulunan E. Kongar bunları yıllardır bilmektedir. Ş. Mardin’in “Bediüzzaman Said Nursi Olayı” kitabı 1989’da yayımlanmıştır. E. Kongar’ın andığım kitaplarının en eskisi bile bu kitaptan 9 yıl sonra çıkmıştır; diğerleri ise zaten çok yakın zamanların kitaplarıdır.
Kongar, eğer eskiden beri bu düşüncedeyse bunu neden şimdi açıklamaktadır?
E. Kongar bu eleştiriyi yapmak için acaba Ş. Mardin’in ölmesini mi beklemiştir?

                                                                    *
Doğru zamanı beklemek
Ortada şaşılacak bir durum yoktur. E. Kongar, her zaman yaptığını yapmaktadır, bildiği bir gerçeği açıklamak için “doğru zaman”ı beklemiştir. İlk defa yaptığı bir şey de değildir.
Bunun adına “nabza göre şerbet vermek” denir.

                                                                  *

E. Kongar, Orhan Pamuk’un “Kar” kitabı hakkında şunları yazmıştı:
“Kar kitabı ilk çıktığında büyük bir hevesle aldım ve üzerinde bir övgü yazısı yazmak için satırların altını çize çize okumaya başladım…(14)”
E. Kongar, 2002 yılında çıkan “Kar” kitabını övmek için almış ancak sonra ne yazık ki bu kitabın “ılımlı İslam güzellemesi” olduğunu anlamıştır.
Kongar, bunu ifade etmek için ise doğru zamanı tam 14 yıl beklemiştir.
Bu konuyla ilgili daha önce yazdığım bir yazıyı şu cümlelerle bitirmiştim (15):
Gerçeğin son kullanma tarihi geçerse gerçekliği kalmaz, yalana dönüşür. En etkili yalanlar, “eski gerçekler”in kumaşından yapılır.

                                                                    *
Atatürkçü-İslamcı sentezi!
E. Kongar, “ağaçların bile sola eğildiği” bir dönemde 1978 yılında yazdığı bir köşe yazısında,  “Atatürkçülük ile İslamcılığın temelde aynı kavramlar” olduğunu söyleyerek “Atatürkçülerin İslamcılardan korkmamasını” ve “Atatürkçülerle İslamcıların ileriye doğru ittifakını” önermişti (16). E. Kongar, Milliyet gazetesinde şunları yazmıştı:
…Atatürkçüler İslamcılardan korkmayı bir yana bırakmalıdırlar. Türkiye Atatürk’ü o denli benimsemiştir ki, artık ülkede bir din devletinin kurulması olanaklı değildir.
Üstelik, Türkiye’nin içinde bulunduğu bunalım ancak Atatürkçülerle İslamcıların ittifakı ile aşılabilir. Bu ittifak için ne dinden ödün vermeye, ne de Atatürk’ün ilkelerinden vazgeçmeye gerek vardır. Çünkü ittifak, geriye dönerek değil, ileriye giderek yapılacaktır. Bir başka deyişle, Atatürk ve İslamcılık, geçmişin acılı savaşlarında değil, geleceğin umutlu yeni toplumsal ve ekonomik düzeninde bir senteze ulaşacaktır. Atatürkçülük ile İslamcılık (ki, bunlar zaten temelde birbirinden ayrı kavramlar değildir), niçin sömürünün ortadan kalktığı ve ekonomik barış ile birlikte toplumsal barışın da egemen olduğu bir ekonomik düzende ittifak ederek bütünleşmesinler?”

                                                                    *

“Atatürkçülük ile İslamcılık temelde aynı kavramlardır.”
“Atatürkçüler İslamcılarla ittifak yapmalıdır.”
Bunları Kenan Evren değil E. Kongar yazmıştır.
E. Kongar bu yazısıyla ilgili şimdi ne düşünüyor bilmiyorum. Üzerinden çok zaman geçtiği için elbette fikrini değiştirmiş olabilir, bu doğaldır da.
Ancak şu çok açıktır ki Cumhuriyeti savunan herhangi bir kişinin bu metni HİÇBİR KOŞULDA yazması düşünülemez.
Cumhuriyeti savunduğunu iddia eden kimse böyle bir metni yazamaz.
Ama E. Kongar yazmıştır.
                                                                      *
Sonsöz
Aydın, nabza göre şerbet vermez.
Aydın, bildiği bir gerçeği açıklamak için “doğru zamanı” beklemez.
“Nabza göre şerbet verenler”den, bildiği bir gerçeği söylemek için “doğru zamanı bekleyenler”den aydın olmaz.

Taylan Kara/ SOL

Kaynaklar
10. Emre Kongar, 21. Yüzyılda Türkiye, Remzi Kitapevi, 1998, İstanbul.
13. E. Kongar, ABD’nin Siyasal İslam’la Dansı, Remzi Kitapevi, 2012, İstanbul.
14. Emre Kongar, Yazarlar Eleştiriler Anılar, Remzi Kitapevi, 2016, İstanbul
16. Doç. Dr. Emre Kongar, Çağdaş İslam Düşüncesi ve Türkiye, 12 Ekim 1978 Milliyet Gazetesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder