31 Ocak 2018 Çarşamba

'Vartolu'nun önlenemez yükselişi - TAYFUN ATAY

Dünya dizi film tarihinde bir “antagonistik” (kötü) karakterin kabına sığamayıp başrole çıkmasının en çarpıcı örneği J.R.'dır.
Neo-liberalizm ile neo-muhafazakârlığı sentezleyen Reagan Çağı Amerika'sının müjdecisi niteliğindeki Dallas'ta J.R. Ewing (Larry Hagman), dizinin “protagonistik” (iyi ruhlu/huylu) başrolü olan, kardeşi Boby'nin (Patrick Dufy) karısı Pamela Ewing'i (Victoria Principal) sollayıp seyircinin rakipsiz favorisi olmuştu.
Dizi 1978'den başlayarak 14 yıl yayında kaldı ve yeryüzünün tümden Ceyar'laştığı küresel kapitalizmin eşiğinde (1990'ların başı) “doğal” ömrünü tamamladı. Denilebilir ki J.R., dünyayı fethetmişti zaten; Rusya'dan Çin'e kadar!.. Dallas böylece bitti.
Dünya televizyon tarihinde J.R. kadar benimsenip sevilen bir başka “kötü” bulmak zor. Elbette bunda karakteri canlandıran (2012'de vefat etmiş) Larry Hagman'ın katkısını kaydetmeden geçmek olmaz. O, kendine has “mizah duygusu”na da sahip şekilde, bu kötü ama sempatik karaktere eşsiz bir performansla hayat vermiştir.

Şu aralar bizim ekranlardaki Çukur dizisinde “Vartolu Sadettin” karakterinin başlangıçtan bugüne seyrine baktığımda sık sık J.R.'ı hatırlıyorum.


Uyuşturucu kaçakçısı bu genç mafya babasının, izleyici nezdinde başlangıçtan itibaren hızla antipatiklikten uzaklaşıp giderek nasıl bir “sempati kumkuması”na evrildiğini fark ettikçe, “Rahat uyu Ceyar, bayrağın emin ellerde” demek geliyor içimden!..

Aslında (övünmek gibi olmasın!) gidişatın böyle olacağını ilk fark edenlerden biriydim sanırım. Çok belirgin şekilde Mario Puzo-Francis Ford Coppola yaratısı Baba (“The Godfather”) trilojisine öykünme içinde başlayan dizinin ilk bölümü için kaleme aldığım yazıda kaydettiklerim ortada: Dünya sinemasının o efsane filminden esinlenen dizinin zamanla “yerli” bir özgünlük kazanacağına ilişkin öngörüm de yanlış çıkmadı; “Vartolu”nun bir karakter olarak dönüşüme uğratılıp, onu böylesine “korkunç” kılan hayatın izinin sürüleceğine ilişkin beklentim de gerçekleşti.

Düşmanın en yakınındır; yakının da en düşmanın” mesajını işleyen dizide;
Şu an ölümüne bir kavga içinde olduğu ailenin babasının da, oğullarının da, onlar arasında (dizinin “jönprömiye”si Aras Bulut İynemli tarafından canlandırılan) Yamaç'ın da “canından bir parça” olduğu artık anlaşılmış “Vartolu”;
Duruşu, bakışı, aksanı, havası, yürüyüşü, mimikleri, yüz jestleri, esprileriyle;
Dallas'ta nasıl J.R., bendini çiğneyip aştıysa, aynı minval üzere, enginlere sığmayıp taşmacasına yol alıyor!..
Ve bunda, aynen J.R.'a nefes üfleyen Larry Hagman'ın katkısına benzer şekilde, Vartolu'ya can suyu veren Erkan Kolçak Köstendil'in başarısı, su götürmez bir gerçek.
Yine o Kasım ayı başına tarihlenen ilk yazımda kaydetmiştim Erkan'ın “cast”ına da, kalbine de kefil olduğumu!..
Onu daha önce “Ulan İstanbul” dizisinde enine boyuna, detayına derinliğine tanıma fırsatımız oldu. Erkan, kelimenin tam anlamıyla bir “self-made man” (“kendini yaratan adam”). “Ulan İstanbul'dan “Çukur”a böyle bu...

Elbette onun yükselişinde dizinin hiçbiri en küçük bir aksama ya da zafiyet sergilemeyen tüm oyucu kadrosunun payı var! Onların emeğiyle birlikte düşünülmesi gereken bir sonuç bu. Hele ki önceki gün izlediğim son bölümü ile Çukur'un karakter takdim ve tahlilleri açısından artık bir “Memleketimden insan manzaraları” kıvamına geldiğini dahi düşünmedim değil!..

Fakat Erkan'ın başarısında kuşkusuz en büyük pay, kendisi de hiç mi hiç yabana atılmaması gereken bir yaratıcılıkla baş rolü (Yamaç Koçovalı) taşırken Vartolu Sadettin karakterinin giderek öne çıkışı karşısında yönetmen ve senaristle uyumluca performansını olgun bir tamamlayıcı zaviyeye ayarlayan Aras Bulut İynemli'ye ait. Bu da onun takdir edilmesi gereken yanı.

İşte bu imkân ve şerait içinde Vartolu, parladıkça parlıyor, patladıkça patlıyor.
Hukukçu Faruk Erem'in unutulmaz eseri, tiyatroya da uyarlanmış “Bir Ceza Avukatının Anıları”nın hafızalarımıza işlemiş sözüdür: “Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar”.
Erkan Kolçak Köstendil bize dedirtti ki “Kötü” yü de kazıyın, altından insan çıkar!..

J.R'ın ruhu şâd olsun demek gerek, ama elbette bir kayıt düşerek: J.R. Ewing'in burjuva-bireyci kötülüğü ile Vartolu'nun daha bize özgü feodal-pastoral ve de hafiften arabesk kötülüğü arasında fark yok mu, var.
Ceyar, ailesini bile hiçe sayacak kadar kendi için yaşayan bir “kötü” idi. Vartolu ise kaybettiği ve şimdi de kendisini hiçe sayan bir ailenin arayışı içinde çılgınlaşmış bir “kötü”...

Eh, bu kadar fark da bizim hıçkırıklı şark duygusallığıyla yoğrulmuş kavruk topraklarımızdan çıkacak tabii!..

Tayfun Atay / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder