Dünya ekonomisinde korumacılık çabaları geçen hafta hızlandı. Açıklanan önlemler uygulamaya konursa, ABD ile Çin arasında başlayacak “ticaret savaşları”, ittifaklar zincirinin, ekonomik modellerin dayanıklılığını sorgulayan bir hegemonya savaşına dönüşebilir.
ABD’de mali piyasalar kaygılı
Trump yönetimi, 8 Mart’ta demir, çelik, alüminyum ithalatına vergi koyacağını açıkladı. Önlemlerin, Çin’in yanı sıra ABD’nin Kanada ve AB gibi ittifaklarını da etkileyeceği belli oldu. ABD de, son Ulusal Güvenlik Strateji belgesinde birinci rakip olarak saptanan Çin’in dışında kalan ülkeleri muaf tutabileceğini açıkladı. Böylece “ticaret savaşları”na gidecek bir süreç başladı. Çin yönetimi, havacılık ve otomotiv sektörünün yanı sıra, tarım (özellikle soya fasulyesi), domuz eti üretimini hedef alan önlemlerle cevap verdi.
Çin’in açıkladığı önlemler, muhafazakâr parti seçmeninin yoğun olduğu sektörleri hedef alıyor, bu yıl yapılacak ara seçimleri etkileme potansiyeli taşıyor. Bu da, Trump yönetiminin ne kadar ince hesaplar yapabilen bir siyasi rakiple karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Trump, 4 Nisan’da, Çin kaynaklı elektronik, havacılık, makine imalat ürünlerine yönelik, 50 milyar dolarlık yeni bir korumacılık paketi, sonra da 100 milyar dolarlık ek bir paket açıklayarak süreci daha da tırmandırdı.
Hafta kapanırken, Halkın Günlüğü yorumcuları, Çin’in “küreselleşmeyi, serbest ticareti korumak için” gereken cevabı vereceğini yazıyor; ABD’ye “Ateşle oynama” diyor. ABD borsaları düşmeye devam ediyor. Hafta kapandığında, mart başından bu yana DowJones, S&P 500 ve Nasdaq indekslerinin kayıpları sırasıyla, yüzde olarak, 4.3’e, 5.5’e, ve 8.6’ya ulaşmıştı.
“Ticaret savaşları” olasılığı mali piyasaları etkiliyor; muhafazakâr partinin seçmen tabanını korkutuyor, soya fasulyesi üreticilerinin temsilcilerini harekete geçirerek siyasi sonuçlar üretmeye başlıyor. Trump yönetiminin, muhafazakâr seçmeni kaybetmemek için tarıma destek getirme olasılığı, Latin Amerika ve Avrupa ülkelerinin tarım üreticisine karşı “rekabet avantajı” getireceğinden, “ticaret savaşlarının” kapsamını genişletme potansiyeli taşıyor. Kısacası, “öngörülemeyen sonuçlar yasası” işliyor, kontrolden çıkma potansiyeli, yüksek bir “ticaret savaşları” olasılığı artıyor.
Kim kazanır?
Trump, “Ticaret savaşları kolay, hemen kazanırız” diyor. Bunun için ABD’nin uluslararası ittifaklarının, ülkesindeki ekonomik modelin, “ticaret savaşlarının” basıncına dayanabilmesi gerekiyor. Neoliberal küreselleşme içinde, korumacılık önlemlerinin etkileri hızla ilk anda hedeflenen sınırları aşarak ittifakları da vurmaya başlıyor. Önlemler, tüm ekonomik modeli tehdit eden siyasi sonuçlar yaratıyor.
ABD’de devletin ne mali kaynakları, dış ticarette korumacılıktan etkilenecek sektörleri destekleyecek kadar güçlü, ne de yapısı, mal ve emek piyasalarını denetleyerek riskleri sınırlamaya uygun. ABD yönetimi, istikrarlı, homojen bir kadrodan da yoksun. Buna karşılık, Çin devleti, merkezi bir örgütlenmeye, uzun dönemli plan yapmaya yatkın istikrarlı, homojen bir liderliğe, güçlü bir devlet kapitalizmine, bunu destekleyecek 3 triyon dolarlık rezervlere sahip.
Trump, “Ticaret savaşları kolay, hemen kazanırız” diyor. Bunun için ABD’nin uluslararası ittifaklarının, ülkesindeki ekonomik modelin, “ticaret savaşlarının” basıncına dayanabilmesi gerekiyor. Neoliberal küreselleşme içinde, korumacılık önlemlerinin etkileri hızla ilk anda hedeflenen sınırları aşarak ittifakları da vurmaya başlıyor. Önlemler, tüm ekonomik modeli tehdit eden siyasi sonuçlar yaratıyor.
ABD’de devletin ne mali kaynakları, dış ticarette korumacılıktan etkilenecek sektörleri destekleyecek kadar güçlü, ne de yapısı, mal ve emek piyasalarını denetleyerek riskleri sınırlamaya uygun. ABD yönetimi, istikrarlı, homojen bir kadrodan da yoksun. Buna karşılık, Çin devleti, merkezi bir örgütlenmeye, uzun dönemli plan yapmaya yatkın istikrarlı, homojen bir liderliğe, güçlü bir devlet kapitalizmine, bunu destekleyecek 3 triyon dolarlık rezervlere sahip.
Çin devleti bu mali kaynağı kullanarak, yapay zekâ, kuantum bilgisayarı, uzay araştırmaları, genetik mühendisliği gibi stratejik alanlarda ABD ile rekabet edecek sanayileri, araştırmaları destekliyor; talep yetersizliğinde sıkıntıya düşen firmaları yaşatabiliyor, ya da tasfiyelerini yumuşak biçimde gerçekleştirebiliyor.
ABD devletinin benzer bir kapasiteye ulaşması için çok ciddi hukuki, yapısal, hata kültürel değişiklikler geçirmesi gerekiyor. Ancak, “bu değişiklikleri finanse edecek kaynak ve toplumsal mutabakat var mı” sorusu bir yana, ABD ekonomisinin tüketici talebi, devlet harcamaları, çoğu Çin tarafından satın alınan borçlanmayla finanse ediliyor. Diğer bir deyişle Çin’in elinde, ABD’ye karşı kullanabileceği bir koz daha var.
Eğer, “ticaret savaşları” başlarsa hızla kontrolden çıkarak açık bir hegemonya rekabetine dönüşmesi kaçınılmaz.
Ergin Yıldızoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder