4 Mayıs 2018 Cuma

‘Makyavel’ de şaşardı! - Meriç Velidedeoğlu

Televizyonu her açtığımızda, Erdoğan ile karşılaşmanın ne denli bir “lütuf (!)” olduğunu pek bilenlerdenim... 
“Yeter, kanal değiştireyim!” diyerek, kendimizi rahatladığımız günler çok gerilerde kaldı. 
Ayrıca oluşturduğu “Tayibizm”de, siyasal düşünce tarihinde, “Amaca ulaşmak için her araç meşrudur!” diyen “Makyavelizm”i, birçok bağlamda aştı, geçti. 
“16. yy”ın, siyasal bilimcisi Makyavel’in (Machiavelli, 1469-1527), “siyaset” bağlamında oluşturup, geliştirdiği bir kuram olan “Makyavelizm” ile “Tayibizm”i, kısaca karşılaştırsak, diyorum değerli dostlar.

 
Şöyle başlayalım:
 • Makyavelizm, daha ilk adımda, siyaseti dinden uzak tuttuğunu, ünlü yaptığı, “Il Principe”de ortaya koyar. 
“Tayibizm” ise, “Referansımız İslamdır!” diyerek, temelinin de, amacının da, “din” olduğunu vurgular. 
• Makyavelizm’de, “toplumun uzlaşmaz, çelişkiler içinde iki kampa bölünmüşlüğü” kabul edilir. 
Tayibizm” ise, toplumu ilkin, “laik olanlar” ve “laik olmayanlar” diyerek böler, ayırır. 
• Makyavelizim, “siyaseti, hukuka bağlamak istemez.” 
Tayibizm” ise, “bağlar görünüp bağlamaz!” 
• Makyavelizm’e göre, “Sıradan bir insan iken, hükümdar olmak ya yetenek ya da bir talih işidir.” 
“Tayibizm”de ise, din eğitiminin ardından, “emperyalist ‘ABD’nin seçtiği siyasetçi olarak, adım adım yükseltilmesi işidir..” 
• Makyavelizm’de, “bir hükümdarın tarih okuması gerekir; böylece büyük adamların eylemleri üzerinde kafa yormuş olur!” diye önemle vurgulanır.
“Tayibizm” ise -özellikle- başında bulunduğu devleti, “77 düvelle savaşarak” yaratan kurucu büyüklerini, “ayyaş” diye anmak yeterlidir; bunu bilmek “tarih okumaktır (!)” 
Ayrıca, “İslam”ın tarihini noktasından virgülüne dek öğrendikten sonra, artık tarihten söz etmeye gerek yoktur... 
• Makyavelizm’de, “hükümdarın esen rüzgârların değişikliklerine uyabilecek bir yeteneğe sahip olması” önemli kurallardandır. 
“Tayibizm” de bu konuda istenen, neredeyse, “rüzgâr fırıldağı” gibi olmaktır... 
• Makyavelizm’de, “bir hükümdar verdiği sözü tutmayabilir!” 
Tayibizm”de ise, “söz verip tutmamak, yerine getirmemek”“Takiyye yolu” ile “olağan”dır. 
• Makyavelizm, “her zaman aldatılabilecek insanlar bulunur!” söylemini pek bir keyifle dile getirir. 
“Tayibizm” ise, bunun “bir paket makarnayla”, daha yoğun olarak yapılabileceğini ileri sürer... 
• Makyavelizm’de “doğruluk ve barıştan başka söz etmeyen hükümdarın aslında, bunların düşmanı olması da geçerlidir...” 
“Tayibizm”in, durmadan “birlik beraberlik” çağrısı yaparken bile “dindar-kindar” bir kuşak yetiştirilip, böylece “bölünmenin” yolunu açtığı ortadadır. 
• Makyavelizm’de hükümdar, halkı öyle korkutmalı ki, sevilmese de, “nefret” uyandırmamalı! 
“Tayibizm”de ise, “sevilmemek de nefret uyandırmamak da”, kaçınılacak konu oluşturmaz; yalnızca, “Ulülemr”in isteğini yerine getirmek söz konusudur. 
Ehh, bu “rejim”de, “Ulülemr” pek üstün özellikler (!) taşıdığına göre... 
Ve değerli dostlar, “16. yy”ın siyasal bilimcisi Makyavel’in de önemli bir konusudur “Danışmanlar!”... 
Hükümdarların, “Dalkavuklardan korunmak için, doğruyu söylemekten çekinmeyecek insanlara ihtiyacı” olduğundan söz ederek girer bu konuya Makyavel. 
Ve şöyle de sürdürür: “Fakat herkes size doğruları anlatabildiği zaman da saygınlığınız azalır. Bu nedenle hükümdarın, ülkesindeki akıllı insanlarıseçerek, onlardan sadece kendi sorduğu sorular konusunda bilgi alması, geri kalanları karıştırmaması gerekir: Fakat bu insanlara her konuda soru sormalı,düşüncelerini almalı, sonra da kendi anlayışına göre karar vermelidir. Öyle davranmalıdır ki, bu insanlar ne kadar açık konuşurlarsa kendilerinden o kadarmemnun kalacağına inansınlar...” 
Böyle diyor ve sürdürüyor bu konuyu Makyavel; bir ara şunu söylüyor: “Hükümdar, bu insanların dışında kimseyi dinlememeli...” 
İnsan büsbütün merak ediyor; “Tayibizm”deki durumu...


Meriç Velidedeoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder