"Rüzgâr tersine döndü"
"İması bile yetti"
"100 milyar dolarlık bir fon yönünü Türkiye'ye çeviriyor"
"Doların ateşi düştü"
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Murat Çetinkaya'nın onarım görünümlü Londra ziyaretinin ardından havuz medyasının estirmeye çalıştığı seçimi kurtarmaya yönelik bu hava gerçekleri yansıtıyor mu?..
Tabii ki hayır!.. Çünkü çarşıda pazarda olan bizleriz... Markette bir poşetin, pazarda bir filenin kaç paraya dolduğunu bilen de bizleriz. Çarşının pazarının yangın yeri olduğunu da en iyi bilen bizleriz... 100 milyar dolarlık fon yönünü Türkiye'ye çevirse de onun yandaş iş adamının cebine girip yönünü tekrar yurt dışına çevireceğini de küfür yiye yiye alası ile öğrendik!..
Peki, Mehmet Şimşek ile Murat Çetinkaya'nın çok cilalanan Londra temaslarında ne oldu?.. Her şeyden önce, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çok ağrıma giden şeyler işittim. İngiltere'deki haber kaynaklarımla ve Londra'daki gazeteci arkadaşlarımla duyduklarımı teyit etmek için çok sayıda telefon görüşmesi yaptım. Şimşek ile Çetinkaya'nın ziyareti öyle Türkiye'de pompalandığı gibi devlet ve hükümet organizasyonu ile yapılan temaslar değil. Toplantı tamamen, Türkiye'de iç politikaya yönelik sövmelere hedef olan Bank of America Merrill Lynch'in organizasyonu ve katkıları ile yapılmış.
Bu organizasyonun sağlanması için de kapısında biraz ağlaşılmış!.. Zaten toplantıya iştirak eden uluslararası finans çevrelerinin temsilcileri de bu hususu Şimşek ve Çetinkaya'nın yüzüne karşı "Bu toplantıya, Merrill Lynch düzenlediği ve onun organizasyonu olduğu için katıldık" diye ifade etmişler.
Merrill Lynch'in yüzü suyu hürmetiyle (!) yapılan toplantıya ilişkin can alıcı başlıkları şöyle toparlayabilirim:
Yatırımcılardan biri; "Verilen mesaj, geçen hafta Erdoğan'dan işittiklerimizden farklıydı. Ekonomiye ilişkin kararlarda son sözü verenin Erdoğan olduğunu düşünmemek elde değil. Lirayı kontrol altına almak için Şimşek'e gerekeni yapmasını söyleyen Erdoğan değil mi?" diyor. Bunun üzerine Şimşek ve Çetinkaya, yatırımcıların bastırmasıyla "Cumhurbaşkanının seçim üslubu" gerekçesine sığınıyor, R. Erdoğan'ın Maliye ve Merkez Bankası'nın işlerine müdahale etmeyeceğine ikna etmeye çalışıyorlar. Bunun ardından ise yatırımcılar, faizlerin 3 puan daha yükseltilmesini ve Erdoğan'ın Merkez Bankası ve Maliye'nin işlerine müdahil olmayacağının garantisinin kendilerine verilmesini istiyor. Londra'daki bazı kaynaklara göre, Erdoğan'dan bu taahhüt hem sözlü hem de yazılı olarak talep ediliyor. Şimşek, finansçılardan faiz artırımı için seçim sonuna kadar zaman isteyince de "Hemen Haziran ayında yapın" cevabını alıyor.
Evet!.. Türkiye'nin içine düşürüldüğü içler acısı tablo böyle... Londra'da Türkiye'den gelecek haberler bekleniyor!..
Maliye kökenli, CHP Ankara milletvekili Bülent Kuşoğlu'ndan bu ziyareti YENİÇAĞ'a değerlendirmesini istedik. Kuşoğlu şunları söyledi;
"Erdoğan ziyaretinde o kadar sert konuştu ki Türkiye hiçbir beklentisini alamadı. Ondan sonra zaten Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı apar topar gittiler. Bunun nedeni Türkiye'nin ekonomik kaynak bulmaktaki çaresizliği. Orta Doğu ve Rusya'ya bu konuda güveniliyordu ama oradan da beklenilen olmadı. Dolayısıyla tıkandı kaldı Türkiye. Bu ziyaret aslında bir çaresizlik ziyaretiydi. Daha önce de İngiltere ile burada bir temas kurulmuştu. Erdoğan'ın ziyaretinin anlamı da aslında kapıyı zorlama girişimi. Bir kez daha İngiltere'nin kapısını çaldık. Sonuçta onlar da bir takım mesajlar verdi ama bugün ekonomik göstergelere baktığınız da sonuç iyi değil. Kur yükselmeye devam ediyor. 16 Nisan'dan bu yana Türk ekonomisi türbülansta gibi. "
***
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD ziyareti öncesinde çok aşamalı Münbiç planlarından bahsediyor. Bu da Londra ile beraber yürütülen algı operasyonlarının bir parçası... Türkiye'de ne yazık ki doğrular söylenmiyor!.. PKK/YPG'nin Münbiç'de ufak sayılabilecek 2 üssü var. Aylardır oraya ABD ve Fransa hâkim. Yani bir nevi NATO üssü kuruldu. Cerablus ve El Bab'da ise önceki günden bu yana Ankara'ya ÖSO'cu grupların birbirine düştüğü ve çatıştıkları haberleri geliyor. Kendi aralarında Türkiye'yi hedef göstermeye de başlamışlar. Bu, Türkiye'nin ÖSO üzerindeki hâkimiyetini kaybetmesi demek. Suud, PKK/YPG'ye aktif yardımlarını artırıyor. Suudiler'in, YPG'ye "sınır kontrolleri için size her türlü yardımı yapacağız" sözü verdiği bildiriliyor. Gelen haberler arasında, "Suriye ve İran askerleri Golan tepelerinden çekildi yerlerine Rusya geçti" bilgileri de var. PKK/YPG Afrin'de ABD himayesinde pozisyon alıyor. Bu kısacık bilgiler bile, Türkiye'nin Suriye'de kontrolü ve kazanımlarını kaybetmesi anlamına geliyor.
Peki İngiltere'deki görüşmeler ile bu son yazdıklarımın arasındaki bağlantı ne?..
Verilecek esas taviz siyasi. Bu da çözüm sürecinin yeniden başlatılması. Türkiye önümüzdeki günlerde tekrar çözüm süreci ile karşı karşıya kalacak tekrar görüşmeler başlayacak. Bizden bekledikleri esas taviz bu. Bunu şimdi kimse söylemiyor. Bunun sinyalleri geliyor ama susuluyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bunun için getirildi. Bunun alt yapısıydı. Bunun üzerine yeni çözüm süreci binecek ve Türkiye eyalet modeline zorlanılacak. İngiltere'de olan bu.
Mevlüt Çavuşoğlu'nun ABD ziyareti öncesinde iktidar sözcülerinin güya Suriye için hep bir ağızdan seslendirdiği "kentlerin yerel halklar tarafından yönetilmesi" sizce neyin işareti?..
Neyin alt yapı çalışmaları?..
Hâlâ anlayamadıysanız, yakın tarihimizin sayfalarını bir zahmet karıştırıverin!..
AHMET TAKAN / YENİÇAĞ
"İması bile yetti"
"100 milyar dolarlık bir fon yönünü Türkiye'ye çeviriyor"
"Doların ateşi düştü"
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Murat Çetinkaya'nın onarım görünümlü Londra ziyaretinin ardından havuz medyasının estirmeye çalıştığı seçimi kurtarmaya yönelik bu hava gerçekleri yansıtıyor mu?..
Tabii ki hayır!.. Çünkü çarşıda pazarda olan bizleriz... Markette bir poşetin, pazarda bir filenin kaç paraya dolduğunu bilen de bizleriz. Çarşının pazarının yangın yeri olduğunu da en iyi bilen bizleriz... 100 milyar dolarlık fon yönünü Türkiye'ye çevirse de onun yandaş iş adamının cebine girip yönünü tekrar yurt dışına çevireceğini de küfür yiye yiye alası ile öğrendik!..
Peki, Mehmet Şimşek ile Murat Çetinkaya'nın çok cilalanan Londra temaslarında ne oldu?.. Her şeyden önce, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çok ağrıma giden şeyler işittim. İngiltere'deki haber kaynaklarımla ve Londra'daki gazeteci arkadaşlarımla duyduklarımı teyit etmek için çok sayıda telefon görüşmesi yaptım. Şimşek ile Çetinkaya'nın ziyareti öyle Türkiye'de pompalandığı gibi devlet ve hükümet organizasyonu ile yapılan temaslar değil. Toplantı tamamen, Türkiye'de iç politikaya yönelik sövmelere hedef olan Bank of America Merrill Lynch'in organizasyonu ve katkıları ile yapılmış.
Bu organizasyonun sağlanması için de kapısında biraz ağlaşılmış!.. Zaten toplantıya iştirak eden uluslararası finans çevrelerinin temsilcileri de bu hususu Şimşek ve Çetinkaya'nın yüzüne karşı "Bu toplantıya, Merrill Lynch düzenlediği ve onun organizasyonu olduğu için katıldık" diye ifade etmişler.
Merrill Lynch'in yüzü suyu hürmetiyle (!) yapılan toplantıya ilişkin can alıcı başlıkları şöyle toparlayabilirim:
Yatırımcılardan biri; "Verilen mesaj, geçen hafta Erdoğan'dan işittiklerimizden farklıydı. Ekonomiye ilişkin kararlarda son sözü verenin Erdoğan olduğunu düşünmemek elde değil. Lirayı kontrol altına almak için Şimşek'e gerekeni yapmasını söyleyen Erdoğan değil mi?" diyor. Bunun üzerine Şimşek ve Çetinkaya, yatırımcıların bastırmasıyla "Cumhurbaşkanının seçim üslubu" gerekçesine sığınıyor, R. Erdoğan'ın Maliye ve Merkez Bankası'nın işlerine müdahale etmeyeceğine ikna etmeye çalışıyorlar. Bunun ardından ise yatırımcılar, faizlerin 3 puan daha yükseltilmesini ve Erdoğan'ın Merkez Bankası ve Maliye'nin işlerine müdahil olmayacağının garantisinin kendilerine verilmesini istiyor. Londra'daki bazı kaynaklara göre, Erdoğan'dan bu taahhüt hem sözlü hem de yazılı olarak talep ediliyor. Şimşek, finansçılardan faiz artırımı için seçim sonuna kadar zaman isteyince de "Hemen Haziran ayında yapın" cevabını alıyor.
Evet!.. Türkiye'nin içine düşürüldüğü içler acısı tablo böyle... Londra'da Türkiye'den gelecek haberler bekleniyor!..
Maliye kökenli, CHP Ankara milletvekili Bülent Kuşoğlu'ndan bu ziyareti YENİÇAĞ'a değerlendirmesini istedik. Kuşoğlu şunları söyledi;
"Erdoğan ziyaretinde o kadar sert konuştu ki Türkiye hiçbir beklentisini alamadı. Ondan sonra zaten Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı apar topar gittiler. Bunun nedeni Türkiye'nin ekonomik kaynak bulmaktaki çaresizliği. Orta Doğu ve Rusya'ya bu konuda güveniliyordu ama oradan da beklenilen olmadı. Dolayısıyla tıkandı kaldı Türkiye. Bu ziyaret aslında bir çaresizlik ziyaretiydi. Daha önce de İngiltere ile burada bir temas kurulmuştu. Erdoğan'ın ziyaretinin anlamı da aslında kapıyı zorlama girişimi. Bir kez daha İngiltere'nin kapısını çaldık. Sonuçta onlar da bir takım mesajlar verdi ama bugün ekonomik göstergelere baktığınız da sonuç iyi değil. Kur yükselmeye devam ediyor. 16 Nisan'dan bu yana Türk ekonomisi türbülansta gibi. "
***
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD ziyareti öncesinde çok aşamalı Münbiç planlarından bahsediyor. Bu da Londra ile beraber yürütülen algı operasyonlarının bir parçası... Türkiye'de ne yazık ki doğrular söylenmiyor!.. PKK/YPG'nin Münbiç'de ufak sayılabilecek 2 üssü var. Aylardır oraya ABD ve Fransa hâkim. Yani bir nevi NATO üssü kuruldu. Cerablus ve El Bab'da ise önceki günden bu yana Ankara'ya ÖSO'cu grupların birbirine düştüğü ve çatıştıkları haberleri geliyor. Kendi aralarında Türkiye'yi hedef göstermeye de başlamışlar. Bu, Türkiye'nin ÖSO üzerindeki hâkimiyetini kaybetmesi demek. Suud, PKK/YPG'ye aktif yardımlarını artırıyor. Suudiler'in, YPG'ye "sınır kontrolleri için size her türlü yardımı yapacağız" sözü verdiği bildiriliyor. Gelen haberler arasında, "Suriye ve İran askerleri Golan tepelerinden çekildi yerlerine Rusya geçti" bilgileri de var. PKK/YPG Afrin'de ABD himayesinde pozisyon alıyor. Bu kısacık bilgiler bile, Türkiye'nin Suriye'de kontrolü ve kazanımlarını kaybetmesi anlamına geliyor.
Peki İngiltere'deki görüşmeler ile bu son yazdıklarımın arasındaki bağlantı ne?..
Verilecek esas taviz siyasi. Bu da çözüm sürecinin yeniden başlatılması. Türkiye önümüzdeki günlerde tekrar çözüm süreci ile karşı karşıya kalacak tekrar görüşmeler başlayacak. Bizden bekledikleri esas taviz bu. Bunu şimdi kimse söylemiyor. Bunun sinyalleri geliyor ama susuluyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bunun için getirildi. Bunun alt yapısıydı. Bunun üzerine yeni çözüm süreci binecek ve Türkiye eyalet modeline zorlanılacak. İngiltere'de olan bu.
Mevlüt Çavuşoğlu'nun ABD ziyareti öncesinde iktidar sözcülerinin güya Suriye için hep bir ağızdan seslendirdiği "kentlerin yerel halklar tarafından yönetilmesi" sizce neyin işareti?..
Neyin alt yapı çalışmaları?..
Hâlâ anlayamadıysanız, yakın tarihimizin sayfalarını bir zahmet karıştırıverin!..
AHMET TAKAN / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder