31 Ağustos 2018 Cuma

Boşuna bir uğraş!.. - Meriç Velidedeoğlu

“Büyük Selçuklu Devleti’nin Sultanı Alp Aslan ile Bizans İmparatoru  Roman  Diogenes arasında geçen, Malazgirt Savaşı (26.8.1071), Anadolu’nun mukeddaratında yeni bir devir yarattı; Türkler Anadolu’yu yeni vatanları halinde kazandılar. Gerçi bu savaştan bir yıl önce, Selçuklular, Anadolu’ya girmişler, Doğu’yu  hâkimiyetleri altına almışlardı (...) Bunlara rağmen,Anadolu’nun Türklüğe açılması ‘Malazgirt Zaferi’ ile mümkün oldu.” (*) 

Evet değerli dostlar, tarih böyle yazıyor. 
Ne ki aynı tarih, “Birinci Dünya Savaşı”nda yenik düşen Osmanlı Devleti’nin imzaladığı Sevr Anlaşması ile de dönemin emperyalist güçlerinin, hem Anadolu’yu hem de halkını bölüp parçaladıklarını da yazıyor.

Batı’nın, Uzakdoğu’dan Japonya’nın da katılımıyla gerçekleştirdiği bu paylaşımına karşı, henüz tümüyle yok olmayan orduyu toplayan Atatürk’ün halkla birlikte başlattığı “Ulusal Kurtuluş Savaşı”nı da yazıyor bu tarih... 

Bütün “mazlum milletlere”, örnek olan bu özgürlük savaşının sonucunu sağlayacak  “Büyük Taarruz”, Atatürk’ün, “26 Ağustos 1922” sabahı Kocatepe’den verdiği buyrukla başlar; beş gün, beş gece aralıksız süren savaş, “30 Ağustos” günü zaferle noktalanır. 

Değerli dostlar, bu savaşı bir de Başkomutan Atatürk’den dinleyelim diyorum, bu köşenin sınırları içinde. 

Atatürk, ünlü yapıtı Söylev’in (Nutuk) ikinci cildinde anlatır “26 Ağustos”u; adım adım, kimi zamanda dakikası dakikasına... 

Önce kısa bir bilgi tazeleme; Büyük Savaş sonunda, Batılı emperyalistlerin “maşa”sı durumuna getirilen Yunanistan, dönemin en yeni savaş donanımıyla donatılıp İzmir’e çıkartılmış, ardından da Anadolu’nun içlerine doğru salıverilmiş, Afyonkarahisar’a ulaşmıştı; şimdi, Nutuk’tan yer yer yapılacak alıntılarla Atatürk’ü dinleyelim:


“23 Temmuz 1922 akşamı Ankara’dan ayrılıp, Batı Cephesi Karargâhı’nın bulunduğu Akşehir’e gittim.” 

“28 Temmuz günü, yaptırılan bir futbol maçını izlemeleri nedeni ileri sürülerek, ordu komutanları Akşehir’e çağrıldı (...) komutanlarla yapılacak saldırı üzerine konuştuk (...) ayrıntıları saptadık.” 


Ankara’ya dönen Atatürk, Meclis’te olanları da: “Muhalifler, ordunun yozlaştığı, kıpırdayacak durumda olmadığı (...) yolundaki propagandalarını iyice   kızıştırmışlardı”  diyerek dile getirecek, birkaç gün sonra da Ankara’dan “gizlice” ayrılacaktır; sözü yine Atatürk’e bırakalım. 

“20 Ağustos 1922 günü Batı Cephesi Karargâhı’nda, yani Akşehir’de bulunuyordum (...), ‘26 Ağustos 1922’ sabahı düşmana saldırmak için Cephe Komutanı’na emir verdim, (...) hazırlıklara başladılar.” 

24 Ağustos’ta karargâhlarımızı Akşehir’den, cephe gerisindeki Şuhut kasabasına getirdik; 25 Ağustos 1922 sabahı da, savaşları yönettiğimiz“Kocatepe”nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha gittik” diyerek anlatır. Atatürk; kuşkusuz, “Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü” ile birliktedir. 

Ve şöyle sürdürür: “26 Ağustos sabahı Kocatepe’de bulunuyorduk, sabah sabah 5.30’da topçu ateşiyle saldırı başladı... 

İki gün içinde (...) kilometrelerce uzunluğundaki düşman cephelerini düşürdük (...) 30 Ağustos’ta yapığımız savaş sonunda, düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve tutsak kıldık; düşman ordusunun Başkomutanı General Trokopis de tutsaklar arasındaydı!” 


Evet dostlar, Atatürk, böyle yalın, özlü ve güven dolu bir söylemle dile getirir,  Ortadoğu’yu, İslam Dünyasını daha ilk adımda etkileyecek bu zaferi, yengiyi... 
Ve ordu, İzmir’e doğru ilerlerken, İzmir’deki İtilaf Devletlerinin (savaş ortaklarının) konsolosları, Atatürk’le buluşmak istiyorlardı; Atatürk, “9 Eylül1922’de, Kemalpaşa’da görüşebileceklerini bildirir.” 

Bu “davet”in sonucunu şöyle açıklar: “Gerçekten dediğim günde ben Kemalpaşa’da bulundum. Ama görüşmeyi isteyenler orada değildi!..” 


Değerli dostlar, Atatürk’ün bu vurgusu, 96 yıl önce, “yedi düvel”e yettiği gibi, bugünkülere de “içte, dışta” nerede olurlarsa olsun yeter... 

Dün, “O”nun huzurundaydılar! İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor, “sap gibi durmak!” söylemini...

Meriç Velidedeoğlu / CUMHURİYET 

(*) Mufassal Osmanlı Tarihi, Cilt II, İskit Yayınevi (1957)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder