6 Ağustos 2018 Pazartesi

Evet, Ahed onlardan değil - MUSTAFA K. ERDEMOL

‘Din’ ile ‘direniş’in aynı şey olmadığını hem İslamcılara hem dünyaya Ahed gösterdi.



Üç yıl önce, öfkeyle sıktığı yumruğuyla İsrail askerinin karşısına dikilmişken çekilen o fotoğrafı gören herkes “neden bu kadar öfkeli?” diye sormuş olabilir. Nihayetinde henüz 14 yaşında, halen oyun çağında olan küçük bir kız çocuğuydu bu. Neden sorusuna başkaları ne yanıt verebilir bilemem ama benim için bu kadar küçük yaşta bu tür bir öfkenin nedeni, ‘elden bir şey gelmemesi’yle ilgilidir. Çocuğun elinden bir şey gelmez, biliriz bunu, hepimiz çocuk olduk çünkü. Sadece bağırabilir, yumruğunu sıkabilir, o yumrukla karşısındakine vurmayı deneyebilir, nihayet çığlık çığlığa ağlayabilir bir çocuk. Hepsi bu.

Kendisiyle aynı yaştaki kuzeninin İsrail askerleri tarafından kafasından vurulduğu gün Ahed Bassem Muhammed Al Tamimi bunların hepsini yaptı. Başka bir şey yapacak gücü yoktu. Bağırdı, yumruğunu sıktı, o yumrukla karşısındakine vurdu, nihayet çığlık çığlığa ağladı. Biz bu hallerini gösteren o fotoğrafla tanıyabildik Ahed’i ama o, çok çok küçük yaşlardan beri hep böyle davrandı.

Babası Bassem Tamimi, tüm yaşamını İsrail zorbalığına karşı mücadeleyle geçiren bir direnişçi. Tam dokuz kez tutuklanmış, 2012’de 13 ay hapse, 40 gün de ev hapsine mahkûm edilmiş bir direnişçi. Annesi Neriman da öyle. O da 5 kez tutuklanmış, İsrail askerlerince sayısız kere darp edilmiş, 2014’te kurşunlanmış bir Filistin özgürlük savaşçısı. Anne, baba, amcalar, dayılar, kuzenler hep böyle. Aralarında yaşamını İsrail askerlerinin kurşunlarıyla yitirmiş olanlar da var. Ahed’in tüm bunlara karşı ‘bir şey yapamaması’dır öfkesinin nedeni.

O İsrail askerinin karşısındaki ‘sıkılı yumruğu’yla çekilen fotoğrafından başka bir fotoğrafı daha vardır. 2012 yılında, henüz 11 yaşındayken annesinin tutuklanmasını önlemek için İsrail askerlerini durdurmaya çalışırken çekilen bir fotoğraftır bu. Yani ‘direniş’in erken olgunlaştırdığı, her geçen gün de bilinçlendirdiği dünya güzeli bir çocuktur Ahed.

Futbol düşkünü bir kız
Bir İsrail askerini tokatladığı için sekiz ay hapse mahkûm edilen Ahed’in önünde çizdiği yol sadece bir aktivist olarak kalmak değil. Okuyup avukat olmak istiyor. Filistin davasına böyle katkıda bulunacak. Başka hayalleri de var. Futbol oynamayı o kadar seviyor ki, erkek çocuklarıyla dakikalarca top peşinde koşuyor. Filistin özgür olduğunda yapacağı ilk iş, Neymar’ın oğluyla karşlıklı futbol oynamak.

Hayalleri çocuk, öfkesi “olgun” Ahed’e iki kesim çok kızdı: İsrailliler ile İslamcılar. İsrail’in “şahin” Savunma Bakanı Avigdor Lieberman onun için “Ömrü hapiste geçecek” dedi. Kızgın İslamcılar da bu küçücük çocuğun yeterince İslamcı olmadığını söyledi. Lieberman’ın neden kızdığı malum. İslamcıların kızmalarının nedeni, Ahed’in Filistin mücadelesinde kimsenin tahmin edemeyeceği kadar öne çıkması. Daha doğrusu dalgalı, kabarık saçları, jean pantolunu, kısa kollu tişörtüyle görünür olması. Filistin’in direnişçi çocuklarını temsil etmiyor İslamcılara göre Ahed.

Öyle anlaşılıyor ki İslamcılar; başı, bedeni sımsıkı kapalı, çarşaflı, “Allahu ekber” diye bağıran çocukları direnişçi kabul ediyor. Onlar da öyledir ama tüm İslamileştirme çabalarına rağmen Filistinlilerdeki laik damar yok edilemiyor. Yeni direnişçi tipi hem de çok uzun zamandır Ahed benzeridir. Ahed, o çok bilinen İslamcı direnişçi modeline uymuyor. Ağzından “şehitlik”, “ölüm” vs gibi sözcükler dökülmemesi, hapisten çıkar çıkmaz koştuğu Yaser Arafat’ın mezarında kolları çıplak dua etmesi, tüm bunlar hep birlikte Filistin direnişinin laik özünü Ahed’le ortaya koyuyor.

Dolayısıyla Filistin’deki direnişin aslında İslami tonlar taşıdığını iddia eden İslamcıların bu iddiasını varlığıyla, eylemleriyle yalanlıyor Ahed Tamimi. Şimdi 17 yaşındaki bu genç kız Filistin’de uzun zamandır var olan pasif, barışçıl direnişin sembolüdür. Dünya artık Hamas’ı değil, Ahed ile arkadaşlarını tanıyor. Ahed sayesinde Filistin Direnişi’nin laik tarafı görünür oldu yeniden. Filistin Direnişi, Hamas’tan önce de hep Ahed görüntüsündeydi, biliniyor. Ahed sayesinde bence El Fetih, FHKC laikliği yeniden boy gösterdi Filistin’de. Belki bilinçli değil, belki farkında olmayarak “din” ile “direniş”in aynı şey olmadığını özellikle İslamcılara öğreten Ahed oldu. Artık anlaşılmalıdır ki, Filistin Davası bir İslam davası değil bir hak davasıdır. Filistin’te yaşayan, müslüman olmayaların da kapsayan bir hak davası. Ahed İslamcı direnişin değil, topyekûn Filistin Direnişi’nin sembolüdür. İslamcılar delirmekte haklılar.

Batı’nın Ahed’e yaklaşımı çok iki yüzlüce oldu. Sosyal medyadaki destek ile bir kaç aktivistin sergilediği dayanışmanın dışında Ahed Tamimi’ye, Pakistan’da Taliban’ın saldırısına uğrayan Malala kadar ilgi gösterilmedi. Batı Malala’yı ılımlı barışçıl İslamın temsilcisi bir figür olarak benimsedi. Ama Ahed, işgalciye karşı laik ancak yine de “şiddet uyugulamaya” eğimli biri olarak değerlendirildi. İsrail’e barışçıl da karşı çıkılsa, karşı çıkan çocuk da olsa kolay destek gelmiyor batıdan. Ahed’in adının Hollanda’da bir sokağa verilmesi de herhalde yeterli sayılmaz.

Kadınların, genç kızların özgürlüklerini/haklarını tanımayarak Filistin’in özgürlüğünden söz eden İslamcılara, bireysel hak/özgürlük mücadelesinin, özgür Filistin mücadelesinden bağımsız olamayacağını 17 yaşındaki Ahed öğretiyor yavaş yavaş. Hem de 11 yaşından beri… Ahed de, babası da Suriye’de İslamcılara karşı verilen mücadelede Esad’ı destekliyorlar. Baba Tamimi bu konuda fikrini saklamayanlardan. Ahed de babası gibi. Hem İsrail’e karşı olduğunu söyleyen hem de İsrail’e meydan okuyan Suriye’ye savaş açan İslamcıların yanında değil Ahed de.

Ahed kazanırsa özgür Filistin’de bir kız çocuğu olarak futbol oynayabilecek. Saçlarını yine dalgalandıracak, jean pantolon, kısa kollu tişört giyebilecek.

İslamcılar doğru söylüyor. Ahed onlardan değil.

MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder