Sanki her şey birdenbire oldu.. Gök yarıldı seller bastı insanlar öldü; yer yarıldı kentler göçtü.. Deprem bile aniden olmaz, birikir birikir birikir yer kopar. Aptal, Tanrı kızdı gazaba geldi der. Politikacı da “Allah’ın işi” der, gerçi akıllı telefon vb. kullanan ama hâlâ aramızda yaşayan taş devri ve öncesi insanlara.
Tüm evrende, şüphesiz ki yeryüzünde doğada ve toplumlarda de hiçbir zaman olaylar birden olmaz. Bir birikimin sonucu veya ürünüdür.
Ekonomi birden mi koptu da rayından çıktı, gümbür gümbür yuvarlandı?
Evet aptallara masalları üst perdeden inandırma zamanı. Dolar mı 6.50’ye birden geldi:
Bunlar ekonominin adım adım kötüye gittiğinin işaretleriydi. Bu krizin son bir lirası, Trump - Papaz Brunson siyasi kapışmasının köpüğü diyebiliriz, ama Brunson olmasaydı da bu gidişle dolar 7 TL’ye doğru yolculuğunu sürdürecekti.
Dolara eşlik eden başka göstergeler de var. Mesela dış borç:
2002, 130 milyar dolar > 2018’de 465 milyar dolar. Yani milli gelirin yüzde 53’üne yakın. Gerçi şu an milli geliri hesap ederseniz 750 milyar doları bulmazsınız, buna göre de dış borcumuzun oranı yüzde 75’leri aşar.
Dolara eşlik eden başka göstergeler de var. Mesela dış borç:
2002, 130 milyar dolar > 2018’de 465 milyar dolar. Yani milli gelirin yüzde 53’üne yakın. Gerçi şu an milli geliri hesap ederseniz 750 milyar doları bulmazsınız, buna göre de dış borcumuzun oranı yüzde 75’leri aşar.
Borç birikimi - kriz birikimi
Özel sektörün dış borçta payı 325 milyar dolar. 2009’da özel sektöre dolar üzerinden borçlanma hakkı tanındıktan sonra, Umut Oran’a göre, net döviz pozisyon açığı 67 milyar dolardan 217.3 milyar dolara çıktı. (Ekonomik Çöküşten Çıkışın Yolu raporu)
Şöyle düşündüm: Net borçları olan 217 milyar dolar tüm borçlu yerli şirketlerin topunu satın alabilir! Zaten komplo teorileri de dolaşıyor ortalıkta, aslı astarı zor bulunan; “bizim olmayan şirketleri çökertme operasyonu”.
Türkiye’nin alım-satım dengesini anlatan cari açık 60 milyar dolara dayandı. Bütçe açığı da 50 milyar TL’ye.
Yani her şey yıllardır birike birike geldi.
Enflasyon da.. işsizlik de.. şirket iflasları da...
Özel sektörün dış borçta payı 325 milyar dolar. 2009’da özel sektöre dolar üzerinden borçlanma hakkı tanındıktan sonra, Umut Oran’a göre, net döviz pozisyon açığı 67 milyar dolardan 217.3 milyar dolara çıktı. (Ekonomik Çöküşten Çıkışın Yolu raporu)
Şöyle düşündüm: Net borçları olan 217 milyar dolar tüm borçlu yerli şirketlerin topunu satın alabilir! Zaten komplo teorileri de dolaşıyor ortalıkta, aslı astarı zor bulunan; “bizim olmayan şirketleri çökertme operasyonu”.
Türkiye’nin alım-satım dengesini anlatan cari açık 60 milyar dolara dayandı. Bütçe açığı da 50 milyar TL’ye.
Yani her şey yıllardır birike birike geldi.
Enflasyon da.. işsizlik de.. şirket iflasları da...
El parasıyla caka
El parasıyla caka sata sata ekonomiyi iflas noktasına getiren iktidar, olayı siyasi savaş haline sokunca batış süreci hızlandı.
Büyüklük, büyük adam, en büyük lider vb. kompleksi böyle bir şeydir.
Meydan okumayı sürdürürsün.
Davaları “al papazı ver papazı” değiş tokuşuna dönüştürürsen, ben vermiyorum sen papazımı ver diye bastırır, restini çeker ve Türkiye’nin eli böğründe kalır. Bu amaçla açılmış davaların içeriğinin boş olduğunu görür ve restini çekerler.
Söyleyeyim, ABD’nin Türkiye ile en önemli güncel sorunu papazı almak. Bu kadar basit. Bozarız ilişkileri, çeker karşı tarafa gideriz gibi açıklamaların şu anda yapacağı etki ve tahribat, ekonomiyi iyice çukura batırmaktır.
İktidar ve adamlarının kriz karşısında attıkları her adım krizi derinleştirici özellik taşıyor. Yeni ekonomik model diye açıklanan programa bazı iş liderlerinin övgülerine bakıyorum da yüzüm kızarıyor. Biliyorum ki kendi CEO’su bu sunumu yapamaz.
El parasıyla caka sata sata ekonomiyi iflas noktasına getiren iktidar, olayı siyasi savaş haline sokunca batış süreci hızlandı.
Büyüklük, büyük adam, en büyük lider vb. kompleksi böyle bir şeydir.
Meydan okumayı sürdürürsün.
Davaları “al papazı ver papazı” değiş tokuşuna dönüştürürsen, ben vermiyorum sen papazımı ver diye bastırır, restini çeker ve Türkiye’nin eli böğründe kalır. Bu amaçla açılmış davaların içeriğinin boş olduğunu görür ve restini çekerler.
Söyleyeyim, ABD’nin Türkiye ile en önemli güncel sorunu papazı almak. Bu kadar basit. Bozarız ilişkileri, çeker karşı tarafa gideriz gibi açıklamaların şu anda yapacağı etki ve tahribat, ekonomiyi iyice çukura batırmaktır.
İktidar ve adamlarının kriz karşısında attıkları her adım krizi derinleştirici özellik taşıyor. Yeni ekonomik model diye açıklanan programa bazı iş liderlerinin övgülerine bakıyorum da yüzüm kızarıyor. Biliyorum ki kendi CEO’su bu sunumu yapamaz.
2001 olayı gibi
Yani ekonomik kriz adım adım zaten derinleşiyordu. Biz de burada yazıp çiziyorduk. Doların, dış borcun, bütçe açığının, enflasyonun, işsizliğin artışı, hepsi kriz birikiminin göstergeleriydi.
Yani ekonomik kriz adım adım zaten derinleşiyordu. Biz de burada yazıp çiziyorduk. Doların, dış borcun, bütçe açığının, enflasyonun, işsizliğin artışı, hepsi kriz birikiminin göstergeleriydi.
Tabii en büyük göstergelerden biri ise Türkiye ekonomisinin katma değer üretemeyen, düşük ve orta ve altı teknolojilere dayalı yapısıydı, bu iktidarın hiç değiştiremediği.
Affedersiniz, bu kadar borçla nereye kadar gidebilecektiniz?
Babanızın veya kendi banknot matbaanızın parası mıydı?
Nasıl bir bomba üzerinde oturduğunuzu görmüyor muydunuz da, bunun üstüne, al papazı ver papazı siyasi kapışmasına giriştiniz?
Şu papaz olayı, kriz birikimine çakmak çaktı.
Tıptı 2001 kriz birikimini anayasa fırlatma olayının fitillemesi gibi..
Bu işten kolay kurtuluş yok ve bedeli büyük olacak.
Orhan Bursalı / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder