İskandinav ülkeleri geçen yıl Venezuela’daki “aşırı sağcı şiddeti” kınadı. İlerici basın dışında bu haberi bizim “ana akım medyamız” görmedi.
Şubat 2018’de Kolombiya’ya yapılan bir ziyaret çok dikkat çekmedi ama ne kadar önem taşıdığı önceki gün Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya yönelik suikast girişiminden sonra anlaşıldı. ABD Güneysaha Komutanı Amiral Tidd’in Kolombiya Devlet Başkan Yardımcısıyla görüştüğü ziyaretin resmi gerekçesi “Kolombiya’nın Pasifik kıyısındaki uyuşturucu akışını durdurmak için ikili çabaları gözden geçirmek”.
Oysa Venezuela Başsavcısı Tareek William Saab bu konuda farklı bir açıklama yapmıştı. Saab’a göre ziyaretin nedeni “Venezuela ekonomisinin dış müdahalelerle çökertilmesi sonucu Kolombiya’ya başlayacak mülteci akımının bahane edilerek ülkeyi işgal planı hazırlamak.” Saab gibi düşünenlerden biri de Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales. O da Tidd’in ziyaretini “son derece kuşkulu bulduğunu” açıklamıştı.
Kısa bir süre başka bir toplantı daha gerçekleştirildi. Temmuz 2018’de yine ABD, Kolombiya, Meksika ve Panama yetkilileri Kolombiya’nın kıyı kenti Cartagena’da bir araya geldiler. Gerekçe, “yolsuzluk yaptıklarından kuşkulanılan Venezuela yetkilileri hakkında bilgi paylaşımı.” Venezuela’ya uzun zamandır ABD ve Kanada başta olmak üzere birçok ülke tarafından ekonomik yaptırım uygulandığını da anımsatayım. Bu yaptırımlar Venezuela hükümetini zayıflatmaya yönelik çabaların sadece bir parçası.
Dolayısıyla Maduro’ya yönelik suikast girişiminin tüm bu planlarla ilgili olmadığını kimse söyleyemez. ABD neden devirmek istiyor Venezuela’daki yönetimi? Çünkü Venezuela ABD egemenliğinin bölgeyi “rehabilite” etmesine engel. Barack Obama yönetimi Venezuela’yı “ABD’nin ulusal güvenliği ve dış politikası için olağandışı ve sıradışı bir tehdit” olarak nitelendirmişti. Maduro neden Kolombiya’yı suçladı suikast girişimiyle ilgili olarak? ABD için Venezuela engelinin aşılması, tehdidinin bertaraf edilmesi gerekiyor. Bu amaca yönelik operasyonlar için Kolombiya’yı açık açık merkez yapmış durumda ABD. Maduro’nun Kolombiya’yı suçlamasının nedeni bu. ABD, öte yandan siyasi/ekonomik çıkarlarını da Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) aracılığıyla koruyor. OAS aynı zamanda bölgede yaygın olan anti-Amerikancılığa karşı ABD’nin kalkanlarından biri durumda.
Hükümet yetkilileri, Tachira eyaletinde Kolombiya’dan ülkeye sızan altı kişinin gözaltına alındığını açıkladı geçen hafta. Ülkedeki sağcı gruplarla bağlantısı olduğu kanıtlanan bu kişilerin ülkeyi terörize etmek, ekonomik krizi şiddetlendirmek ve ABD’nin “insani” müdahalesini meşrulaştırmak için kaos yaratmayı amaçladığı belirtildi.
Venezuela sağcıları
Başkan Nicolas Maduro ,suikast girişiminden ötürü ABD ile Kolombiya’yı suçladı ama Venezuela sağcılarını da girişimden sorumlu tuttu. Batı medyasının “muhalifler” arasında sayarak ustaca gizlediği sağcı gruplar, oluşumlar bölgenin en berbat fanatiklerini içinde barındırıyor.
Bunun farkına ilk varanlar bölge dışından bazı ülkeler oldu. İskandinav ülkeleri örneğin, geçen yıl Venezuela’daki “aşırı sağcı şiddeti” kınadı. İlerici basın dışında bu haberi “medyamız” görmedi. Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya ve İzlanda’dan çok sayıda parlamenter, dünyayı Venezuela’da 100’den fazla cana mal olan sağcı şiddeti kınamaya çağıran bir deklarasyon yayımladı. Kendilerini İskandinav Girişimi olarak nitelendiren imzacılar, deklarasyonda “diyalog ve barışçıl bir çözümün, hükümetle muhalefet arasındaki çatışmayı sona erdirmenin en iyi yolu olduğuna ikna olduk. Masum insanların ölümüne, kamu ve özel kurum binalarının tahrip olmasına yol açan şiddet eylemlerini kınıyoruz” demişlerdi.
Şimdi, bakın; deklarasyonda kamu ve özel kurum binaları denmesinin nedeni şu. ABD/Batı medyası muhalefetin barışçıl gösteriler yaptığını iddia ediyor ama şunu hiçbir gazetede okuyamadık. Muhalifler ülke çapında 115 işletmeye saldırıp yağmaladılar. Bolivar eyaletinde 54 halk otobüsü kundaklandı, 51 halk otobüsü de kullanılamayacak kadar tahrip edildi.
Bu arada Venezuela hükümeti muhalefeti bastırmak için hiç de söylendiği gibi hukuk dışına çıkmış da değil. Hükümet, birçok polisi “insan haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle tutukladı. Venezuela Analiz sitesine girip ayrıntılı bilgi edinebilir meraklısı. Venezüella Analizi sitesinin raporları göz ardı edilmemeli. Söz konusu raporlar Salvador Allende’yi düşürmek için kullanılan taktikleriin Venezuela’da da aynen uygulandığını gösteriyor.
Muhalif saldırganlar birden bire ortaya çıkmış değiller tabii. Aylarca süren bir nefret söylemi kullandılar ülkede. Chavismo (Chavez yanlılığı) sembollerine saldırılar gerçekleştirildi, hükümet binalarına saldırılar yapıldı. örneğin Hugo Chavez Doğum Hastanesi’ne yapılan saldırı bir hayli önemli. Merida eyaletinde yine çok sayıda halk otobüsü ateşe verildi. Chavez semparizanlarının ailelerine tacizler, tecavüzler sıradan olaylar durumunda ülkede.
Venezüella’yı kasıp kavuran politik kutuplaşmaya rağmen, Bolivarcı Cumhuriyet’te nefret/ şiddet geniş destek görmüyor yine de. Nisan 2017’de Hinterlaces kamuoyunun yaptığı bir ankete göre Venezüellalıların yüzde 80’i “bir protesto aracı” olarak şiddetten ve sokak çatışmalarından rahatsızlık duyuyor. Ankete göre Venezüellalıların çoğu barış istiyor ve muhalefetle hükümet arasında müzakereleri destekliyorlar.
Maduro yönetimine karşı muhalefet, aşırı sağdan sosyal demokratlara ve muhalefet partilerinin birçoğundan Birleşik Demokratik Platform (MUD) çatısı altında birtakım siyasi yönelimleri içeriyor. Solda da bir dizi muhalif grup var, fakat MUD’un aksine, bu grupların hiçbiri ABD’nin ülkeye doğrudan ya da dolaylı müdahalesini istemiyor.
Hükümet karşıtı göstericilerin çoğu, muhalefetlerini barışçıl bir şekilde ifade ediyor. Bunu yapmak için meşru endişeleri ve talepleri var. Ama ülkede ABD kaynaklı bir darbeyi destekleyenler de mevcut.
Maskeli çocuklar ‘cephede’
Tarafsız kuruluşların özellikle dikkat çektikleri bir konu da şu; ev yapımı Molotof kokteylleriyle gösterilerin ön safında yer alanlar küçük çocuklar. MUD liderleri tarafından yönlendiriliyor bu çocuklar. Hükümet bu çocukları “kurban” olarak tanımlıyor. Çocukları her türden sömürüye karşı koruyan yasaların ihlal edildiğini gösteren kapsamlı bir raporu UNICEF’e verdi hükümet.
Nefret suçları ve yabancı ülke özellikle Kolombiya kaynaklı paramiliterler güçlerin şiddeti, barikatlardaki pek çok çocuğun varlığı sadece Venezüellalılar için bir sorun değil; yakında, insan hakları ve demokratik değerler adına bir dış müdahale Washington ve müttefikleri için OAS’ta siyasi bir sorun oluşturabilir.
Bu suikastı atlattı Maduro. Diriliş Ertuğrul izlemekten zaman bulup önlem almazsa bir başka suikasttan kurtulması zor olabilir.
Şubat 2018’de Kolombiya’ya yapılan bir ziyaret çok dikkat çekmedi ama ne kadar önem taşıdığı önceki gün Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya yönelik suikast girişiminden sonra anlaşıldı. ABD Güneysaha Komutanı Amiral Tidd’in Kolombiya Devlet Başkan Yardımcısıyla görüştüğü ziyaretin resmi gerekçesi “Kolombiya’nın Pasifik kıyısındaki uyuşturucu akışını durdurmak için ikili çabaları gözden geçirmek”.
Oysa Venezuela Başsavcısı Tareek William Saab bu konuda farklı bir açıklama yapmıştı. Saab’a göre ziyaretin nedeni “Venezuela ekonomisinin dış müdahalelerle çökertilmesi sonucu Kolombiya’ya başlayacak mülteci akımının bahane edilerek ülkeyi işgal planı hazırlamak.” Saab gibi düşünenlerden biri de Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales. O da Tidd’in ziyaretini “son derece kuşkulu bulduğunu” açıklamıştı.
Kısa bir süre başka bir toplantı daha gerçekleştirildi. Temmuz 2018’de yine ABD, Kolombiya, Meksika ve Panama yetkilileri Kolombiya’nın kıyı kenti Cartagena’da bir araya geldiler. Gerekçe, “yolsuzluk yaptıklarından kuşkulanılan Venezuela yetkilileri hakkında bilgi paylaşımı.” Venezuela’ya uzun zamandır ABD ve Kanada başta olmak üzere birçok ülke tarafından ekonomik yaptırım uygulandığını da anımsatayım. Bu yaptırımlar Venezuela hükümetini zayıflatmaya yönelik çabaların sadece bir parçası.
Dolayısıyla Maduro’ya yönelik suikast girişiminin tüm bu planlarla ilgili olmadığını kimse söyleyemez. ABD neden devirmek istiyor Venezuela’daki yönetimi? Çünkü Venezuela ABD egemenliğinin bölgeyi “rehabilite” etmesine engel. Barack Obama yönetimi Venezuela’yı “ABD’nin ulusal güvenliği ve dış politikası için olağandışı ve sıradışı bir tehdit” olarak nitelendirmişti. Maduro neden Kolombiya’yı suçladı suikast girişimiyle ilgili olarak? ABD için Venezuela engelinin aşılması, tehdidinin bertaraf edilmesi gerekiyor. Bu amaca yönelik operasyonlar için Kolombiya’yı açık açık merkez yapmış durumda ABD. Maduro’nun Kolombiya’yı suçlamasının nedeni bu. ABD, öte yandan siyasi/ekonomik çıkarlarını da Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) aracılığıyla koruyor. OAS aynı zamanda bölgede yaygın olan anti-Amerikancılığa karşı ABD’nin kalkanlarından biri durumda.
Hükümet yetkilileri, Tachira eyaletinde Kolombiya’dan ülkeye sızan altı kişinin gözaltına alındığını açıkladı geçen hafta. Ülkedeki sağcı gruplarla bağlantısı olduğu kanıtlanan bu kişilerin ülkeyi terörize etmek, ekonomik krizi şiddetlendirmek ve ABD’nin “insani” müdahalesini meşrulaştırmak için kaos yaratmayı amaçladığı belirtildi.
Venezuela sağcıları
Başkan Nicolas Maduro ,suikast girişiminden ötürü ABD ile Kolombiya’yı suçladı ama Venezuela sağcılarını da girişimden sorumlu tuttu. Batı medyasının “muhalifler” arasında sayarak ustaca gizlediği sağcı gruplar, oluşumlar bölgenin en berbat fanatiklerini içinde barındırıyor.
Bunun farkına ilk varanlar bölge dışından bazı ülkeler oldu. İskandinav ülkeleri örneğin, geçen yıl Venezuela’daki “aşırı sağcı şiddeti” kınadı. İlerici basın dışında bu haberi “medyamız” görmedi. Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya ve İzlanda’dan çok sayıda parlamenter, dünyayı Venezuela’da 100’den fazla cana mal olan sağcı şiddeti kınamaya çağıran bir deklarasyon yayımladı. Kendilerini İskandinav Girişimi olarak nitelendiren imzacılar, deklarasyonda “diyalog ve barışçıl bir çözümün, hükümetle muhalefet arasındaki çatışmayı sona erdirmenin en iyi yolu olduğuna ikna olduk. Masum insanların ölümüne, kamu ve özel kurum binalarının tahrip olmasına yol açan şiddet eylemlerini kınıyoruz” demişlerdi.
Şimdi, bakın; deklarasyonda kamu ve özel kurum binaları denmesinin nedeni şu. ABD/Batı medyası muhalefetin barışçıl gösteriler yaptığını iddia ediyor ama şunu hiçbir gazetede okuyamadık. Muhalifler ülke çapında 115 işletmeye saldırıp yağmaladılar. Bolivar eyaletinde 54 halk otobüsü kundaklandı, 51 halk otobüsü de kullanılamayacak kadar tahrip edildi.
Bu arada Venezuela hükümeti muhalefeti bastırmak için hiç de söylendiği gibi hukuk dışına çıkmış da değil. Hükümet, birçok polisi “insan haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle tutukladı. Venezuela Analiz sitesine girip ayrıntılı bilgi edinebilir meraklısı. Venezüella Analizi sitesinin raporları göz ardı edilmemeli. Söz konusu raporlar Salvador Allende’yi düşürmek için kullanılan taktikleriin Venezuela’da da aynen uygulandığını gösteriyor.
Orlando José Figueras adlı 21 yaşındaki satıcı genç 21 Mart’ta, hükümet karşıtı bir gösteri sırasında Altamira’nın orta sınıf semtinde muhalif saldırganlarca dövüldü, bıçaklandı ve ateşe verildi. Suçu Chavez yanlısı olmaktı. Bu vahşetin görüntülerini profesyonel fotoğrafçı Marco Bello kaydetti fotoğraf makinesi ile.
Muhalif saldırganlar birden bire ortaya çıkmış değiller tabii. Aylarca süren bir nefret söylemi kullandılar ülkede. Chavismo (Chavez yanlılığı) sembollerine saldırılar gerçekleştirildi, hükümet binalarına saldırılar yapıldı. örneğin Hugo Chavez Doğum Hastanesi’ne yapılan saldırı bir hayli önemli. Merida eyaletinde yine çok sayıda halk otobüsü ateşe verildi. Chavez semparizanlarının ailelerine tacizler, tecavüzler sıradan olaylar durumunda ülkede.
Venezüella’yı kasıp kavuran politik kutuplaşmaya rağmen, Bolivarcı Cumhuriyet’te nefret/ şiddet geniş destek görmüyor yine de. Nisan 2017’de Hinterlaces kamuoyunun yaptığı bir ankete göre Venezüellalıların yüzde 80’i “bir protesto aracı” olarak şiddetten ve sokak çatışmalarından rahatsızlık duyuyor. Ankete göre Venezüellalıların çoğu barış istiyor ve muhalefetle hükümet arasında müzakereleri destekliyorlar.
Maduro yönetimine karşı muhalefet, aşırı sağdan sosyal demokratlara ve muhalefet partilerinin birçoğundan Birleşik Demokratik Platform (MUD) çatısı altında birtakım siyasi yönelimleri içeriyor. Solda da bir dizi muhalif grup var, fakat MUD’un aksine, bu grupların hiçbiri ABD’nin ülkeye doğrudan ya da dolaylı müdahalesini istemiyor.
Hükümet karşıtı göstericilerin çoğu, muhalefetlerini barışçıl bir şekilde ifade ediyor. Bunu yapmak için meşru endişeleri ve talepleri var. Ama ülkede ABD kaynaklı bir darbeyi destekleyenler de mevcut.
Maskeli çocuklar ‘cephede’
Tarafsız kuruluşların özellikle dikkat çektikleri bir konu da şu; ev yapımı Molotof kokteylleriyle gösterilerin ön safında yer alanlar küçük çocuklar. MUD liderleri tarafından yönlendiriliyor bu çocuklar. Hükümet bu çocukları “kurban” olarak tanımlıyor. Çocukları her türden sömürüye karşı koruyan yasaların ihlal edildiğini gösteren kapsamlı bir raporu UNICEF’e verdi hükümet.
Nefret suçları ve yabancı ülke özellikle Kolombiya kaynaklı paramiliterler güçlerin şiddeti, barikatlardaki pek çok çocuğun varlığı sadece Venezüellalılar için bir sorun değil; yakında, insan hakları ve demokratik değerler adına bir dış müdahale Washington ve müttefikleri için OAS’ta siyasi bir sorun oluşturabilir.
Bu suikastı atlattı Maduro. Diriliş Ertuğrul izlemekten zaman bulup önlem almazsa bir başka suikasttan kurtulması zor olabilir.
/ BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder