Dünya Barış Günü’nüz kutlu olsun. Her geçen gün daha da çekilmez hale gelen dünyamızda bugünün ne anlamı kaldı diye düşünmeden kutlamalıyız inadına bu günü. Doğru, Donald Trump’ın, Victor Urban’ın, Rodrigo Duterte’nin ülkeler yönettiği bir dünyadayız ve bu adı geçen uğursuzlar tümüyle dünyamızı çekilmez hale getirdiler. Benzerleri her yerde var.
Silahlanma yarışının hâlâ hızla sürdüğünü, bölgesel savaşlarda binlerce can kaybının yaşandığını biliyoruz. Irak’ta ABD işgaliyle başlayan sorunlar katlanarak devam ediyor, Suriye’ye emperyal çullanma bölgeyi ateşe attı, binlerce insan öldü, yurdundan edildi. Yemen’de Suudi Arabistan’ın başını çektiği işgal “insani krize” doğru gidiyor. Günümüz de siyasi nedenlere dayalı göç olgusu her zamankinden daha yakıcı bir halde.
Böyle bir dünyada Barış Günü’nü kutlamak, barışta ısrarlı olmak elbette çok önemli. Bu günün kutlanmasında bile aslında ciddi bir ayrılık var, bildiğiniz gibi. Bir 21 Eylül’de bir de 1 Eylül’de kutlanıyor Barış Günü. İlki BM’nin uydurduğu, hiçbir özelliği olmayan bir gündür. Çok da eski sayılmaz bugünün ilanı. BM’nin 1981’deki oturumlarından birinde, Genel Kurul’un açılış günü olan her Eylül’ün Salı günü Barış Günü ilan edilmişti, nedense yıllar sonra 2001 yılında 21 Eylül’ün Barış Günü olmasına karar verdi BM. Tüm dünyada da aslında 21 Eylül’de “kutlanır” Barış Günü. BM’de bu gün “Barış Çanı” çalarlar. Japonya tarafından yaptırılan bu çanın bir özelliği var; dünyanın her yerinden çocukların yolladıkları bozuk paralarla yapılmıştır.
Savaşları önlemek yerine neredeyse özellikle bölgesel çatışmaları kışkırtan politikalara sahip BM’nin Barış Günü’nü dileyen kutlasın. Asıl Barış Günü olarak kabul ettiğim(iz) tarih 1 Eylül, İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı tarihtir. 1 Eylül 1939’da Almanya Polonya’yı işgal etmişti. İkinci, Dünya Savaş’ında Nazi Almanyasını binlerce insanını kaybetme bahasına yenilgiye uğratan Sovyetler Birliği ile müttefikleri bu günü Barış Günü ilan etmekle, 1 Eylül’ü dünyanın en vahşi savaşlarından biri olan İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı gün olmaktan da çıkarmış oldular. Bu güne yapılan en büyük iyilik budur.
Türkiye’de bir zamanlar güçlü bir Barış Hareketi vardı. Türkiye Barış Derneği, özellikle Mahmut Dikerdem’in başkanlığı sırasında, dünyanın en saygın barış kurumlarından biriydi. 12 Eylül faşizminin en çok zulmüne uğrayan kurumlardan biri oldu. Yöneticileri, üyeleri yıllarca yargılandılar. 12 Eylül cuntacıları için Barış komünist bir içerik taşıdığı için başlı başına tehlikeydi.
Ülkemizin içine sokulduğu toplumsal kaosta Barış artık sadece Türkiye’nin iç sorunlarında aranan bir değer oldu. Devletin kimlik reddine dayanan politikalarına barış yanlıları karşı çıktılar. Mezhep ayrılıklarına, giderek bu nedenle yapılan kıyımlara barışseverler tepki gösterdiler. Tüm dünya halkı için istediğimiz barışa en çok Türkiye halkı muhtaç hale getirildi bugün.
Hem Türkiye halkı için hem de yanı başımızdaki komşularımız için en çok istediğimiz şey barış. Sınırlarını açıp binlerce cihatçının girmesini kolaylaştırmakla Suriye’de olan bitenden, kıyımlardan AKP yönetimi de sorumlu. Suriyeliler için de acil talebimizin barış oluşunun bizim açımızdan büyük önemi var bu yüzden.
Suudi Arabistan, fırsat bulur bulmaz, Yemen’e yaptığı gibi Lübnan’a da saldırabilir her an. Zaten kırılgan bir zeminde bulunan Lübnan, ufak bir kıvılcımla yeniden etnik/mezhep kavgalarının ortasına düşebilir. Barış en çok Lübnan için bir ihtiyaç. Afganistan’da yabancı güçlerin kıyımlarının yanı sıra Taliban benzeri örgütler de çılgınca ölüm kampanyaları yürütüyorlar. Bu iç çatışmalarda kadın ve çocuk ölümleri rekor düzeyde. Barış Afganistan için de zorunlu. Mali’de iç savaş tüm hızıyla sürüyor, orada da Fransa sözüm ona barış amacıyla asker bulunduruyor. Barış’ı bir de Fransa gibi anlamak var yani; Barış için işgal. Mali’li için barış öncelikle Fransız işgalinden kurtulmak.
Barış’a gerçek anlamını verme mücadelesi içindeyiz şimdi. Savaşa yol açanların bir de herkesten fazla barışçıymış gibi görünmelerine izin vermemek görevimiz.
BM’nin uydurduğu 21 Eylül’ü değil, bir büyük savaşın başladığı 1 Eylül’ü inadına barış günü olarak kutlamak bunun ilk adımı.
Barış Günü’nüz kutlu olsun.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder