24 Kasım 2018 Cumartesi

‘İşçi Anketi’ üzerine - Mustafa K. Erdemol

Marx’ın İşçi Anketi (Ayrıntı yayınları), son yıllarda okuduğum en güzel inceleme kitaplarından biri. Baştan söyleyeyim, Onur Bütün olağanüstü güzel bir “iş” çıkarmış. 

Marx’ın yayımlandıktan hemen sonra yıllarca bir kenarda unutulmuş İşçi Anketi adlı kitabının Türkiye’deki serüvenini anlatırken, Batı’daki durumuna ilişkin bilgiler de vermis. “Keşke Batı dillerinden birine hemen çevrilse” dedim kitabı okuduktan sonra. Okuyun, siz de bana katılacaksınız. 

Artık yaşlanmakta olan Marx’ın 1880’de Fransız La Revue Socialiste gazetesi için Fransız işçilerine yönelik hazırladığı İşçi Anketi’nde, işçilerin mola zamanlarından ücretlerine, konaklamalarına kadar bilgi toplamayı amaçlayan tam 101 soru vardır. Marx’ın anketi yapmaktaki tek amacı “etkili olmak için konuyu iyi bilmek”tir. İşçi sınıfının teorisini yazan Marx gibi bir düşünürün anketi hazırladığı zamana kadar tüm yazdıklarıyla yetinmeyip hâlâ “konuyu iyi bilme” yolunda çaba harcaması gerçekten hayranlık uyandırıcı. 

Bu, Marx’tan sonrakilerin, onun takipçisi olduğunu iddia edenlerin -sanırım- hiç başvurmadıkları “işçi sınıfının kendinden öğrenme” yöntemidir kısaca. Bu anket “dünyayı yeniden kurabilecek” olan işçi sınıfının aynı zamanda kendisini tanımasına da yol açacaktır. Marx’ın düşündüğü budur. Haklıdır da, çünkü işçi sınıfının kapitalist sömürü hakkında herkesten daha fazla bilgisi vardır. Bu anket proleter bakış açısına erişmenin de bir yoludur kuşkusuz. İşçinin kendi gücünün farklı kapasiteleri olduğunu anlamak Marx’ı da zenginleştirmiştir tabii ki. 

Marx, “İster monarşi ister burjuva cumhuriyeti olsun, hiçbir hükümet, Fransız işçi sınıfının konumunu belirleyecek ciddi bir soruşturma yapmayı henüz başaramadı” diye yazar. Anket ne işe yaramıştır denirse, işçi sınıfının gücünü yeniden inşa etmek için gerekli uzmanlığın geliştirilmesinde etkili olmuştur en azından, daha ne olsun. 


“Sömürü”, “artı değer”, “kâr oranı” gibi kavramlar, ankette “yaşam kaynağına” yani işçi sınıfının kalbine dek izlenir. Her ne kadar Marx, anketinde matematiksel ya da istatistiksel analiz gibi modern tekniklere ya da sağlam araştırmanın temelini oluşturduğu düşünülen diğer tekniklere başvurmamış da olsa mümkün olan her yerde ampirik verileri kapsamlı bir şekilde kullanmıştır. Marx’ın bu analiz yöntemi sosyal araştırmalar için yüksek standartlar belirlemiştir, buna kuşku yok. İşçi araştırmalarında bu yöntemden en çok esinlenenler de 60-70’lerin muhalif İtalyan Marksistleridir. 
Bana sorarsanız Marx’ın İşçi Anketi, büyük düşünürün yaşadığı dönemde bir hayli etkili olan akademik radikalizmin/entelektüelizmin sınırlamalarını delip geçmiştir. Az şey değildir bu. 

Marx, anketin hazırlanmasından birkaç yıl sonra öldü. Ankete sağlığında tek bir yanıt alamadığı söylenir. Ancak sonra gelen yanıtlarla ortaya küçük bir kitap olarak çıkar. Sonrası? Sonrası pek bir tuhaftır. Piyasaya çıktan sonra neredeyse yarım yüzyıl boyunca gözden kaybolur bu soruşturma kitabı. 

İşte Onur Bütün, yine son derece başarılı olduğu başka bir konuda araştırma yaparken Marx’ın İşçi Anketi adlı bir kitabı olduğunu, üstelik bu kitabın, konuyla son derece ilgisiz olduğu düşünülen bir derginin, yani Genç Sinema dergisinin eki olarak 70’li yıllarda Türkiye’de de basıldığını öğrenir. Sonrası? Sonrası yine tuhaf bir durumdur; kitap Batı’daki talihsizliğini ülkemizde de yaşar, Türkiye’de de neredeyse elli yıl boyunca unutulur. 

Onur Bütün bu serüveni, gerçekten büyük bir titizlikle incelemiş kitabında. İşçi Anketi’nin hem Batı’da ortaya çıkışını, unutuluşunu hem de Türkiye’de bir görünüp sonra da uzun yıllar anımsanmamasını son derece akıcı, ilgiyi sürekli diri tutan bir üslupla anlatmış. 
Keşke Onur, “kadın olarak bunu yazmak bana düştü” türünden bir cümle kurmasaydı. Ne demek bu? Ben yine de bu cümleden “bu konuda ukalalık yapan erkekler yerine ben yazdım” demek istediğini anlıyorum onun. 

Çok da iyi yapmış yazmakla ayrıca. Kimi erkekler ellerinin çamuruyla her şeye bulaşmamalı çünkü.

Mustafa K. Erdemol / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder