26 Aralık 2018 Çarşamba

Papa ve açgöz insan(ANALİZ) - Tevfik Taş

Vatikan Devlet Başkanı ve Katolik Kilisesi şefi Papa Francis, bugün Noel konuşmasında 'tüketim ve bencillik' eleştirisi yaptı. Zamanında iliklerine dek sömürülen emekçilere 'sabredin cennet var' nakaratını tekrarlamanın belli bir sınırdan sonra işe yaramadığını sezen kilisenin yaptığından farklı bir şey yapmıyor bugün Papa Francis. Biz ise Engels'in yanıtını yineleyelim: 'Ne mutlu o yoksullara ki öteki dünya onlarındır. Er ya da geç bu dünya da onların olacaktır!'


Vatikan Devlet Başkanı ve Katolik Kilisesi şefi Papa Francis, bugün Roma'nın Petersdom Meydanı'nda geleneksel ''Urbi et orbi'' (şehir ve yerküre) konuşmasını yaparak, tüketim ve bencillik eleştirisi yaptı.

''İnsan açgözlü ve doyumsuz hale geldi'' diye konuşan Papa Francis, ''Noel'de kendimize sormamız gereken soru şudur: Ekmeğimizi olmayan ile paylaşacak mıyız?'' diye sözlerini bitirdi.

Ekmeği olmayanın niçin ekmeğinin olmadığını sormak aklına gelmedi nedense Papa'nın. "Fazla olan, kırıntısını versin" yakarışında bulunmakla yetindi mesleği gereği.

                                        ***

Kapitalizmin dünyayı yaşanmaz hale getirmesi oranında kilise de üzerine düşen misyona uygun açıklamalar yapıyor. Altta kalanın canının çıktığı kapitalizme kiliseden gelen ilk eleştiri değil Papa Francis'in açıklamaları.

''Toplumsal enzylikaların anası'' olarak kabul edilen Rerum Novarum (1891) dönemin Papa'sı XIII. Leo tarafından açıklanmıştı. Katolik Kilisesi'nin ''Magna Cartası'' olarak tanımlanan Rerum Novarum, düzenin bekası için düzenin "insanileştirilmesi" talebini dile getiren bir genelgeydi. Kilise, iliklerine dek sömürülen emekçilere "sabredin, cennet var" nakaratını tekrarlamanın belli bir sınırdan sonra işe yaramadığını sezip, yerleşik düzenin has bir kurumu olarak üzerine düşen görevi bir de ''toplumsal genelge'' yayımlayarak hayata geçirmişti.

Bu genelgeden dolayı Papa XIII. Leo'nun lakabı ''İşçi Papa''ya çıkmış, Katolik Kilisesi cemaat erimesinin önüne geçerek, olası isyan potansiyellerinin üzerine dinsel katkılı kibrit suyu dökmek suretiyle yerleşik düzenin temellerine katkı yapmıştı.

Bugün Papa Francis'in yaptığı da bundan farklı bir şey değil.
İnsanı açgözlü ve doyumsuz yapan şey sömürü düzeninin ta kendisi değil mi? "Ya sömüreceksin ya da sömürülecek" kuralı üzerine hareket eden kapitalizm değil mi bütün kötülüklerin kaynağı? Papa bunu asla kabul etmez elbette. "Tahammül edin ey emekçiler, cennet var" vaazlarının etkisinin azalması oranında bu türden sözde radikal çıkışların ehemmiyeti yok.

Tüketime karşı çıkan Papalığın binlerce şirketi var ve tüketim kışkırtılmadan ayakta durmaları imkansız. Yalnız Almanya özelinde iki kilisenin (Katolik ve Protestan) yaklaşık bir milyon dört yüz bin çalışanı var. Kiliseler Almanya'nın en büyük emlakçısı. Hastane işletmecisi. Hıristiyanlıkla ilgili milyarlık hediye endüstrisinin üretildiği pek çok işletmenin patronu kiliselerdir. Ortadan dönen rakamlar milyarlarca avro ile hesaplanmaktadır.

Noel dönemi, savlandığı gibi insanların alçakgönüllü bir zaman aralığı değil, tüketimin tavan yaptığı bir sezondur.

Almanya'da Noel pazarı için satılan çam ağaçlarının yekunu 30 milyon civarındadır. Noel döneminde tüketilmesi için kesilen "kutsi" kazların sayısı yalnızca Aralık ayında 10 milyondan fazladır. Ülkede elektrik kullanımı Aralık ayı içinde zirve noktaya ulaşır. Noel sezonunun toplam cirosu 90 milyar avro civarındadır.

Dindışı olan insanlar da Noel kutlamalarına katılıyorlar. Kiliseye gitmeseler de Noel Ağacı satın alıp, süslüyorlar. Hediye alışverişi, özel çekilişler, eğlence partileri...

Kapitalizm piyasa diktatörlüğü aracılığıyla talep yaratabiliyor. Satın almanın ve tüketmenin gelenekle buluşturulduğu bu günler, aklın tatile çıkarıldığı zamanlardır aynı zamanda. Aklın başa gelmesi için, sermayenin baştan indirilmesi gerekiyor.

                                      ***
Bir yanda, bin yıllık dinsel dogmaları gelenek adına halklarımıza yedirmeye devam ederlerken, diğer yanda, ''insan açgözlü ve doyumsuzlaştı'' diye çiğnene çiğnene pespaye olmuş sakızları yeni ve radikal bir lafmış gibi dolaşıma sokmayı sürdürüyorlar.

Madem onlar emekçileri uyutma beşiğini sallamayı sürdürerek, bildik teraneleri yineliyorlar, biz de Engels'in yanıtını yineleyelim: ''Ne mutlu o yoksullara ki öteki dünya onlarındır. Er ya da geç bu dünya da onların olacaktır!''.

Tevfik Taş / SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder