1 Ocak 2019 Salı

K. Sofuoğlu olayı düzenin aynası - ALİ SİRMEN


AKP Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu, geçen gün TBMM’deki odasında, danışmanlarıyla birlikte kendi çektiği fotoğrafını sosyal medyada paylaşınca, büyük eleştirilerin hedefi haline geldi. 

Büyük tepkinin nedeni Sofuoğlu’nun masaya uzatılmış ayaklarının dibinde el pençe divan duran iki “danışmanı”nı “emir erlerim” diye nitelemiş olması. 
Kendini ezen düzenin karşısında biçare kamuoyu, seçip oraya gönderdiği yanılsaması içinde olduğu temsilcilerinin maaşına, ucuz lokantasına, çeşitli giderlerine veya “saltanatına” takarak öfkesini dillendirmeye alıştığından bu kez de Sofuoğlu’nu hedef aldı. 

Danışmanlardan teyzeoğlu Semih Bostancıoğlu da patron- yeğenini savunmaya çalışırken baltayı taşa vurduğundan, istifa etmek zorunda kaldı.

***

1983 Trabzon doğumlu Sakarya Milletvekili Sofuoğlu, kardeşleri ve babasıyla birlikte motoksiklet tamircisi iken, uluslararası supersport motosiklet yarışlarında kendi kategorisinde dört kez dünya şampiyonu olmuş, bu uğraşı sırasında Almanca, İngilizce öğrenmiş, Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle AKP’den milletvekili seçilerek politikaya atılmış genç ve tecrübesiz bir siyasetçi olarak tepkileri nasıl göğüsleyeceğini bilemiyor. 

Bence Sofuoğlu’na haksızlık ediliyor. 
Aslında Sofuoğlu olayı düzenin aynası. Genç ve yetenekli Sofuoğlu düzende ne görmüşse onu yansıtıyor. 
Danışmanlarını emir eri olarak görmesinde, onlara ayakucunda el pençe divan, poz verdirmesinde şaşacak ne var?
Bilimi dışlayan, bilim adamını horlayan bir ülkenin yasama yetkisinden hâlâ kendisine kalan kırıntılarla yetinmek konumunda olan, denetleme yetkisini tümden yitirmiş Meclisi’ndeki temsilcilerin küçük bir azınlığı dışında kalanları danışmanın ne işe yaradığını bilmedikleri, onları çarşı pazar işinde kullandıkları herkesin malumuyken, Sofuoğlu’nun, danışmanlığı emir eri kurumu ile karıştırmasında yadırganacak ne var ki? 

Milletvekillerinin bir kısmının ne işe yaradığını hâlâ anlamadıkları danışmanların maaşlarından bir bölümüne masraflara karşılık el koyduğunu duymayan mı kaldı? 
Bizzat Meclis Başkanlığı’nın bir angarya olarak görmüş olduğu danışmanların kıdem tazminatından kaçınabilmek için bunların bir bölümünün yıl sonunda çıkışları verilmekte, yıl başında tekrardan girişlerinin yapılmakta olduğu bilinmeyen bir husus değildir.
***

Olaya emir eri mantığıyla yaklaşıldığında, milletvekillerinin de konumlarının danışmanlarınınkilerden daha iyi olmadığı görülüyor. 

Milletvekili adaylığına, önseçimle değil, liderin iradesiyle gelmiş olan milletvekili de, varlığını borçlu olduğu liderin emir eri konumunda değil mi? 

Tabii ki, bu konumda olmayan milletvekilleri var. Ama istisnalar kuralı bozmuyor. 
Milletvekilinin liderin emir eri konumunda olduğunu belirtmeme itirazı olan varsa, onların en anlı şanlılarından, sürekli rotasyon halindeki Binali Yıldırım’ın örneğini vermek isterim. 
Lideri Binalı Bey’e buyuruyor: 
- Danışman ol Binali! 
Binali danışman oluyor. 
Lider yeni komut veriyor: 
- Milletvekili ol Binali! 
Binali milletvekili oluyor. 
Komut değişiyor: 
- Bakan ol Binali! 
Binalı, önce bakan sonra başbakan oluyor.
Lider Başbakanlığı lağvetmeyi istiyor, Binali’ye buyuruyor: 
- Sen biraz şöyle dur! Meclis Başkanı ol Binali. 
Binali Meclis Başkanı oluyor. 
Liderin tekrar İstanbul’a işi düşüyor, yine buyuruyor: 
- Sen şimdi de belediye başkan adayı ol Binali! 
Binali belediye başkan adayı oluyor. 

Bütün bunlar herkesin gözü önünde olmuyor mu? 

Bu durumda, danışmanlarını “emir erim” diye niteleyen genç Sofuoğlu’na neden kızıyoruz ki?

Ali Sirmen / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder