Zübeyde Hanım..
Sofularlı Feyzullah Ağa’nın beyaz tenli mavi gözlü güzel kızı.
Sofularlı Feyzullah Ağa’nın beyaz tenli mavi gözlü güzel kızı.
14 yaşında gelin oluyor…
Sonra 6 çocuk annesi oluyor…
Sonra 3 çocuğunu da ardarda, daha küçücükken birbirinden travmatik hikayeler sonucu elleriyle toprağa veriyor.
Yüreğinde gencecik yaşta evlat acısı… Sıkıntılar… Acılar… Yokluklar.
Muhafazakar kişiliği, güçlü iradesi Ona Milli bir kahramanı doğurma, yetiştirme, Ona hem annelik hem babalık yapma gücü veriyor.
Sonra 6 çocuk annesi oluyor…
Sonra 3 çocuğunu da ardarda, daha küçücükken birbirinden travmatik hikayeler sonucu elleriyle toprağa veriyor.
Yüreğinde gencecik yaşta evlat acısı… Sıkıntılar… Acılar… Yokluklar.
Muhafazakar kişiliği, güçlü iradesi Ona Milli bir kahramanı doğurma, yetiştirme, Ona hem annelik hem babalık yapma gücü veriyor.
SARI MUSTAFAM BEN DE SENİN ELİNİ ÖPECEĞİM
Zübeyde Ana zekası, anlayışı, geleneklerine bağlı yapısı ve sabrı ile Atamıza her konuda güç veren emsalsiz bir anne idi.
Kendisine “bilge kişilik” anlamında gelen Zübeyde Molla denmesi de belki bu yüzdendi.
“Faziletine ve yüksek kadınlığına inandığım anam bana her daim inanmış ve hizmet etmiştir” diyerek annesinin her daim kendisinin koruyucusu olduğunu ifade eden Mustafa Kemal Paşa annesini çok severdi.
Ana oğulun görüştükleri günler ve saatler gerek öncesi gerekse sonrası itibariyle büyük bir özenle geçerdi. Atatürk annesine haber gönderir, annesi kabul buyurursa her ikisi de büyük itina ile birbirleri için hazırlanırdı. Görüşmeler bir ritüel, bir saygınlık, ama gerçek bir ana oğul içtenliğiyle geçerdi.
Zübeyde Ana zekası, anlayışı, geleneklerine bağlı yapısı ve sabrı ile Atamıza her konuda güç veren emsalsiz bir anne idi.
Kendisine “bilge kişilik” anlamında gelen Zübeyde Molla denmesi de belki bu yüzdendi.
“Faziletine ve yüksek kadınlığına inandığım anam bana her daim inanmış ve hizmet etmiştir” diyerek annesinin her daim kendisinin koruyucusu olduğunu ifade eden Mustafa Kemal Paşa annesini çok severdi.
Ana oğulun görüştükleri günler ve saatler gerek öncesi gerekse sonrası itibariyle büyük bir özenle geçerdi. Atatürk annesine haber gönderir, annesi kabul buyurursa her ikisi de büyük itina ile birbirleri için hazırlanırdı. Görüşmeler bir ritüel, bir saygınlık, ama gerçek bir ana oğul içtenliğiyle geçerdi.
Yine böyle bir görüşme sonunda Atatürkle annesinin arasında tarihe geçen bir olay yaşandı. Atatürk annesinin elini öptü. Zübeyde Ana Atayı kucakladıktan sonra ellerine uzandı. “Ne yapıyorsun anne?” dedi Atatürk. “Ben senin ananım. Sen bana vazifeni yapıyorsun ama sen vatanımızı kurtaran bir devlet başkanısın. Ben de bu milletin bir ferdiyim. Ben de senin elini öpeceğim” demişti.
Oğlunun makamının yüceliğini analığın üzerinde tutan, böylesi yüce gönüllü, vakur duruşlu bir anneydi Zübeyde hanım.
Yazık ki “Sarı Mustafam” bazen de Sarı Paşam diye hitap ettiği oğluyla, Mustafasıyla hayatı boyunca çok az bir araya gelebildi. Hele Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışıyla başlayan günler. Oğlunun öldüğü şeklindeki asılsız haberini bile almış, zaten hasta iken üzerine bir de bu acı haberin etkisiyle kısmi felç geçirmişti. Gittikçe şiddetlenen hastalığının kırılma noktası bu olmuştu.
Bazen yıllarca annesinden ayrı kalan, cephanelerde ateş altında bile annesine mektuplar yazan Atatürk annesinin kuşatma altında bulunan İstanbul’da kalmasına çok üzülüyordu. Kurtuluş savaşı sonlarına doğru annesini Ankaraya getirmeye karar veridi. 24 Haziran 1922 gününün akşamı Zübeyde hanım Ankaraya Çankaya köşküne geldi. Ancak gerek kısmi felçten gerekse romatizmadan dolayı olan ağrıları Ankara’da daha da arttı. Doktorların; sıcak iklimin Zübeyde Hanım’a iyi geleceğini önermesi üzerine Atatürk annesini İzmir’e gitmesi konusunda ikna etti. Bu seyahatin bir başka amacı ise Zübeyde hanım ile Atanın yaşamını birleştirmek istediği Latife hanımı tanıştırmaktı. Lakin Zübeyde hanımın rahatsızlıkları İzmir’de süratle ilerledi ve 14 Ocak 1923 günü, henüz 66 yaşında yaşama veda etti.
DARÜŞŞAFAKA CEMİYETİ HİÇBİR YIL ZÜBEYDE HANIMI UNUTMUYOR
Ulu Önder yaklaşık 10 gün sonra annesini kabrinde ziyaret etti. Tıpkı sağlığındaki gibi. Aynı itina ve aynı özen ile. Ziyaretinde vali, bakanlar, milletvekilleri, komutanlar da vardı. Annesinin kabrinin başında bugüne dek hiç görülmediği duygusallıkta konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa şunları söyledi.
“Validemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna müteahhit olduğum vicdan yeminini tekrar edeyim. Validemin medfeni önünde ve Allah’ın huzurunda aht ve peyman ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin istihsal ve tespit ettiği hakimiyetin muhafaza ve müdafaası için icab ederse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Hakimiyet-i Milliye uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”
Zübeyde Hanım’ın Darüşşafaka Cemiyeti ‘ne 28 Kasım 1921 tarihli 20 bin kuruşluk bağışını müzesinin en değerli varlıkları arasında bulunduran Darüşşafaka Cemiyeti bu bağışın gereklerini de her yıl sonuna kadar yerine getiriyor.
Bazen yıllarca annesinden ayrı kalan, cephanelerde ateş altında bile annesine mektuplar yazan Atatürk annesinin kuşatma altında bulunan İstanbul’da kalmasına çok üzülüyordu. Kurtuluş savaşı sonlarına doğru annesini Ankaraya getirmeye karar veridi. 24 Haziran 1922 gününün akşamı Zübeyde hanım Ankaraya Çankaya köşküne geldi. Ancak gerek kısmi felçten gerekse romatizmadan dolayı olan ağrıları Ankara’da daha da arttı. Doktorların; sıcak iklimin Zübeyde Hanım’a iyi geleceğini önermesi üzerine Atatürk annesini İzmir’e gitmesi konusunda ikna etti. Bu seyahatin bir başka amacı ise Zübeyde hanım ile Atanın yaşamını birleştirmek istediği Latife hanımı tanıştırmaktı. Lakin Zübeyde hanımın rahatsızlıkları İzmir’de süratle ilerledi ve 14 Ocak 1923 günü, henüz 66 yaşında yaşama veda etti.
DARÜŞŞAFAKA CEMİYETİ HİÇBİR YIL ZÜBEYDE HANIMI UNUTMUYOR
Ulu Önder yaklaşık 10 gün sonra annesini kabrinde ziyaret etti. Tıpkı sağlığındaki gibi. Aynı itina ve aynı özen ile. Ziyaretinde vali, bakanlar, milletvekilleri, komutanlar da vardı. Annesinin kabrinin başında bugüne dek hiç görülmediği duygusallıkta konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa şunları söyledi.
“Validemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna müteahhit olduğum vicdan yeminini tekrar edeyim. Validemin medfeni önünde ve Allah’ın huzurunda aht ve peyman ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin istihsal ve tespit ettiği hakimiyetin muhafaza ve müdafaası için icab ederse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Hakimiyet-i Milliye uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”
Zübeyde Hanım’ın Darüşşafaka Cemiyeti ‘ne 28 Kasım 1921 tarihli 20 bin kuruşluk bağışını müzesinin en değerli varlıkları arasında bulunduran Darüşşafaka Cemiyeti bu bağışın gereklerini de her yıl sonuna kadar yerine getiriyor.
Belgeye göre Zübeyde Hanım, bu bağış karşılığında aile üyeleri için Kadir Geceleri hatim indirilmesini istiyor. Ayrıca belgede: "Elde edilecek gelirden, yılda bir defa öğrencilere mevsim meyveleri dağıtılacak ve bağışın gerekleri Darüşşafaka’da müdürlük yapacak olan kişiler tarafından yerine getirilecektir" ifadesi yer alıyor.
Zübeyde Hanım'ın bağış şartları Darüşşafaka Cemiyeti tarafından her yıl titizlikle yerine getiriliyor. Her yıl Kadir Gecesi'nde Zübeyde Hanım için ve Darüşşafakayı yaptıkları bağışlarla bugünlere taşıyan çok kıymetli bağışçılarımız için mevlüt okutan Cemiyet ayrıca Darüşşafakalı öğrencilere yemek öğünleri dışında da meyve dağıtıyor ve okul koridorlarında sunulan meyve sepetlerinden öğrenciler diledikleri zaman meyve yiyebiliyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Darüşşafaka Cemiyeti "Anma ve Minnet Programı" çerçevesinde; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kıymetli annesi ve Cemiyetin değerli bağışçısı Zübeyde Hanım'ı, vefatının 96. yıl dönümü vesilesiyle 14 Ocak Pazartesi günü saat 11:00'de İzmir Karşıyaka'da bulunan kabri başında minnetle anacaktır.
Ceylan Adanalı Kabadayıoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder