Başlıktaki dize, Onur Akın’ın 2009 yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu için yazıp bestelediği şarkının girişiydi.
O günden bugüne iki yerel, dört genel seçim, iki referandum ve bir cumhurbaşkanlığı seçiminde kılıcını çekmesine rağmen rakiplerin kellesini uçuramayan Kılıçdaroğlu, parti içinde düelloya davet ettiği rakipleri hakladı. Şimdi yeni bir düello daha bekliyor onu.
En son geçen hafta sonu parti içinde kılıçlar çekildi. Bu kez rakipleri parti içi muhaliflerinden ziyade, kendi oluşturduğu MYK’deki çalışma arkadaşlarıydı.
En son geçen hafta sonu parti içinde kılıçlar çekildi. Bu kez rakipleri parti içi muhaliflerinden ziyade, kendi oluşturduğu MYK’deki çalışma arkadaşlarıydı.
Belediye başkanlıkları için adayların belirleneceği toplantıda, parti içi güç odakları seçilmesi garantili il ve ilçeleri “bir sana bir bana, bir genel başkana” diyerek sözüm ona paylaştılar. Ama paylaştıkları yerleri yeterli görmeyen bir grup, genel başkana verdikleri üç ilçeye daha göz dikmişti. O üç ilçe için adayları bile hazırdı. Haftalar öncesinden o adayları çağırıp müjdeyi bile vermişlerdi. Yaptıkları hesaba göre, PM içindeki muhalif kanat, nasıl olsa bu üç ilçedeki mevcut belediye başkanlarına karşı önerge verip, gizli oylama yaptıracaklar, kendileri de gizli oylama sırasında bu üç ilçe belediye başkanına karşı oy kullanarak onları düşürecek ve kendilerine yakın, daha önceden müjde verdikleri aday adaylarını adaylaştıracaklardı.
Ama PM içindeki muhalif kanat bu planı haber alınca, “bizim üzerimizden değil kendi aralarında açıktan hesaplaşsınlar” diyerek MYK’de genel başkana bırakılan bu üç ilçedeki belediye başkanlarının gizli oylanması için önerge vermedi ve hesaplar alt üst oldu. Genel başkanın “bana bırakın” dediği üç ilçeden daha ilki oylanıp geçmesinden sadece üç dakika sonra CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun istifa haberi geldi. Hemen toplantıya yarım saat ara verildi. Toplantı yeniden başladığında sert tartışmalar oldu. Bazı adaylar geri çekildi. Bazıları için yapılan oylamalar da yönetmelik gereği belirlenen oy sayısına uyulmadı. Adayları belirlenmeyen yerler bugüne bırakıldı.
Geçen haftaki PM toplantısından sonra CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu istifasını geri çekti. Ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun istifasını geri çeken Kaftancıoğlu’ndan istifasını istediği öğrenildi. Bu haberin duyulmasının üzerinden 24 saat geçmeden Kılıçdaroğlu’un İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Ekrem İmamoğlu tarafından ikna edildiği ve Kaftancıoğlu’nun istifasını isteme, daha doğrusu görevden alma olayının seçim sonrasında ertelendiği haberi sızdı.
27 Ocak’taki PM toplantısında Kadıköy ilçesi tartışılırken Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nu başarısız bulduğunu söylemesi üzerine Başkan Nuhoğlu da icraatlarını anlatan ilanlar verdi. Sizin anlayacağınız CHP içinde herkes kılıçlarını çekmiş birbirini düelloya davet ediyor. Haa, bu arada kılıçlarını çekmiş ama düello için 1 Nisan’ı bekleyenleri de unutmamak gerek. Turbun büyüğü heybede yani.
Bugün yapılacak MYK ve PM toplantılarında da kılıç şakırtılarını duyacağımız şimdiden belli oldu. MYK içinde özellikle İstanbul’a hâkim olmak isteyen gruplarla “Başkanın adamları” arasında bir düello olacak. Ardından da PM’de tüm gruplar birbirleriyle düelloya girişecekler. Ekşını bol bir seçim süreci izleyeceğiz anlaşılan.
CHP yönetimi önseçim için “hem yerim hem vaktim dar” diyerek merkez yoklaması kararı aldığını açıklamıştı. Ama gelin görün ki, adaylarını en geç açıklayan parti yine CHP oldu. Madem bu kadar geç açıklayacaktınız adaylarınızı, o zaman bu kadar uzun sürede pekâlâ önseçim de yapabilirdiniz. Bu bahane tutmadı, o zaman “yerim dar” bahanesi daha akla yatkın.
***
CHP’de adaylar belirlenirken genel merkez yöneticilerinin “bu senin, bu benim” paylaşımını görünce aklımıza 1987 yılındaki Çam Motel skandalı geliverdi.
1987’de Özal, baskın seçim kararı almış, YSK de süreci sıkıştırmak için önseçimi iptal eden bir genelge yayımlamıştı. Bu durum sağ partiler için değil ama SHP içinde ciddi sorunlara yol açmıştı. Önseçim geleneği olan SHP’de sadece üyeler değil Genel Başkan Erdal İnönü de “Ama olmaz ki, bizim partinin geleneğinde merkez yoklaması var” diyerek konuyu yargıya taşımıştı. Fakat yargıdan karar zamanında çıkmayınca zorunlu olarak merkez yoklaması yapmak zorunda kalmışlardı. Aday adaylarının ve o aday adaylarını destekleyenlerin baskılarından kurtulmak için MYK ve PM üyelerini 27 Eylül 1987 günü Kızılcahamam Çam Motel’de toplayan SHP’de garantili illerin liste başlarına ve seçilecek sıralara MYK ve PM üyeleri kendilerini yazınca kıyamet koptu. Bu duruma öfkelenen Erdal İnönü istifa etmeye kalktı. Zar zor ikna edildi. İstifasını geri çeken İnönü, bu kez de liste başlarını paylaşan MYK ve PM üyelerine ders vermek amacıyla kendisi ismini liste başından silerek kontenjan adaylığına talip oldu. Yani partisi o bölgede en çok oyu alırsa milletvekili seçilebilecekti. Bu bile ders olmadı parti yöneticilerine. İllerde istifalar, örgütte isyan bayrakları açıldı. Sonunda biraz olsun listeleri düzelttiler de isyan yatıştı.
***
Dün sabah bir televizyon kanalının sabah programına konuk olan Kılıçdaroğlu, kadın adayların azlığının eleştirilmesi üzerine, “kadın adaylar birbirini istemiyor” yanıtını verdi.
Bu açıklamaya bakıldığında erkek aday adaylarının birbirine çiçek attığını, “beni yapma onu yap” dediğini sanacak insanlar. Rekabetin yaşandığı her yerde insanların rakiplerini eleştirmesi doğal. Erkek aday adayları da birbirini istemiyor, o zaman erkek aday da koymayın bari.
Miyase İlknur / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder