22 Nisan 2019 Pazartesi

Gülün yangını, Notre Dame - Mine G. Kırıkkanat

Bir kentin ne denli bayındır olduğu ve uygarlık düzeyi, aşağıdan değil yukardan, yerden değil gökyüzünden görünür.
Uçaktan ya da kuşbakışıyla.
Ama uçakların kent merkezleri üzerinde alçaktan uçması yasaktır. Kuşların umurunda olan da üzerinde uçtukları yerin bayındırlık manzarası değildir...
Bir kente tepeden bakmak, ona zaten tepeden bakan yüceliklere tırmanmayı gerektirir.
İşte ben böyle bir yüceliğin tepesinden, Notre Dame’ın sağ kulesinden seyrettiğim Paris’in önce damlarına vuruldum; sonra tepesinden tırnağına âşık oldum. 

Yıllar önceydi. Fransa’ya ilk kez geliyordum. Gençtim. Tek başımda kavak yelleri... 

Mevsim yaz. 

Dilini Türkiye’de öğrendiğim ülkeyi güneyden kuzeye katettim. Son durak Paris’ti. Çok okumuştum hakkında, her şeyini biliyordum. Tabii ki ilk görmek istediğim, başkentin koruyucu azizesi, kutsal Meryem Ana’ya adanmış baş yapıt, Notre Dame de Paris’ydi.
O zamanlar şimdiki turist yoğunluğu yoktu, üç saat kuyrukta beklemek gerekmiyordu, katedrale girmek için. Ama kuleye çıkan, her biri yarım metrelik 422 basamağı yine tırmanmak gerekiyordu! Dilim bir karış dışarda, kan ter içinde kalsam da başardım.
Ve Paris, önüme uzanıverdi. 


Sacre Coeur’den Eyfel Kulesi’ne bütün anıtlar belli bir geometriye göre sıralanmıştı. Ömrümde böyle bir mimari bütünlük görmemiştim. Hiç kiremit ve eternit kaplı ya da özensiz çatı yoktu. Bütün damlar arduvaz (kayağantaş) ve sonradan çinko olduğunu öğrendiğim gri renkli metal levhalar döşeli, bakımlıydı. Bazı damların ortasında havuz bile vardı, bazılarında bahçe, şezlong, şemsiye... 

Bir dua değildi, dilek bile değildi; apansız “Ben burada yaşamak istiyorum!” diye geçirdim içimden.

Belki de dua ya da dilek olmadığı için, Notre Dame’ın kulesinden evrene gönderdiğim istek; hiç beklemediğim yollardan 20 yıl sonra gerçekleşti.
Ve Paris* kitabımda, hayatımı değiştiren mabet de yer aldı elbet:

***

Hiç büyümemek için mumlar yakıyorum Notre Dame’a. Ozan Anatole France’ın “Bir fil gibi ağır ve bir böcek gibi ince”, diye tanımladığı görkemli kilise. Notre Dame’a havale edilen dileklerin gerçekleşmemesi olası değil. İlk temelleri 1160 yılında atılmış bu güzel anıtın. İsyanlar ve krallar geçmiş içinden. Talan edilmiş, devrim görmüş, yıkık mihrabına Meryem yerine “MantıkTanrıçası”nın adı verilmiş. Sonra aslına dönmüş, 1802 yılında.
2 Ocak 1804’te, Napolyon Bonaparte’ın imparatorluk tacını kendi kendine giydirmesini  seyretmiş, 800 küsur yaşında temellerinin üstünden. Kısacık ömürlü minicik adamların büyüklük meraklarına bakarak, epeyce eğlenmiş. 

Ama aynı tarihlerde, hayli yıpranmış kendisi de. O koca katedralin iskeleti dışında, her şeyi talan edilmiş. Sonunda upuzun ömürlü, dev bir yazarın incecik uçlu kalemi kurtarmış, Notre Dame’ı. 

Victor Hugo, 1831 yılında Notre Dame’ın Kamburu’nu yazınca, romanda anlattığı Gotik katedralin acıklı durumu, Kral Louis Philippe’i 1844 yılında özel onarım fermanı  çıkarmaya zorlayan bir protesto hareketi başlatmış. Kral’ın görevlendirdiği iki dahi mimar, Lassus ile Viollet-le-Duc, özellikle de ikincisi, Notre Dame’a yeniden hayat ve bugünkü biçimini vermişler.

***

Notre Dame, artık bir gülün hayali. Daha doğrusu, kurumuş bir gül hayaleti. Geçen pazartesi çatısını çökerten, gökyüzüne uzanan okunu göçerten yangın kasıtlı mıydı, kaza mıydı, henüz bilinmiyor. Polis çemberine alınan yaralı katedrale bir kilometreden fazla yaklaşılmıyor. Uzaktan görünüşü daha da hüzünlü...

Pek çok kişi gibi ben de kasıtlı çıkarıldığını düşünüyorum Notre Dame’ı yarıya yarıya yok eden yangının. Gerçek bir gün ortaya çıkar mı, o da meçhul... 

Sevindirici haber, katedralin onarımı açılan bağış kampanyasında, sadece dört günde 1 milyar Avro toplandığı ve onarımı için gereken tutarın bile aşıldığı... 

İkinci güzel haber ise, Ekrem İmamoğlu’nun artık İstanbul’un “mazbatalı” belediye başkanı olması. 

Ne demişler? Dört nikâh, bir cenaze. Şimdi YSK’nin parmağına takılacak yüzüğü bekliyoruz. Gerisi de gelir elbet.

Mine G. Kırıkkanat / CUMHURİYET

* Kırmızı Kedi Yayınevi, 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder