Fevziye Mektebinde tanıştığı Cavid Bey’in aracılığıyla İttihat ve Terakki’ye katıldı. Bir süre sonrada bir grup öğrenciyle beraber üniversite eğitimi için Fransa’ya gönderildi. Osman Nevres Sorbonne’da siyaset ve sosyal bilimler bölümüne kaydoldu. Fransa’da bulunduğu yıllarda Paris’in çok renkli ve entelektüel ortamı düşünce yapısını ve dünya görüşünü çok etkiledi.
* Hasan Tahsin, kız kardeşleri, eniştesi ve yeğeni
Osman Nevres Bey, Fransa’da bulunduğu sürede Avrupa’da okuyan ve dil bilen birçok Türk öğrencisi gibi dönemin Osmanlı İstihbarat örgütü Teşkilat-ı Mahsusa’da görev aldı. Bu doğrultuda haber alma, muhaliflerin takip edilmesi ve dönemin bazı tanınmış Avrupalı gazete yazarlarını etkileme ve Türk tarafının tezlerini anlatma görevlerini aldığını bilmekteyiz. Osman Nevres bu yeni misyonu doğrultusunda yakın ekip arkadaşları Dr. Mazlum Boysan ve Ertuğrul Baykan ile birlikte tüm Avrupa ülkelerini dolaşmıştır.
SİLAHÇI TAHSİN
* Osman Nevres'in kimliğini aldığı Silahçı Hasan Tahsin
Osman Nevres’in 1914 yılından itibaren ismini kullandığı kişi ise kendisi gibi Teşkilat-ı Mahsusa kadrosu içinde yer alan ve başlangıçta İttihat ve Terakki örgütü adına çalışmalarda bulunan ve daha çok Silahçı Tahsin olarak bilinen Hasan Tahsin Bey’di. 1883 yılında İstanbul’da doğan Hasan Tahsin Bey. Harp Okulu’ndan Mustafa Kemal’in sınıf arkadaşıdır. Hasan Tahsin daha sonrasında askerlik görevinden ayrıldı ve basın hayatına atıldı. Silah ve Salah isminde kısa ve uzun ömürlü gazeteler çıkaran Hasan Tahsin bu dönemde yazdığı ağır ve hakaret dolu yazılardan dolayı yargılandı.
Dönemin birçok önde gelen dergi ve gazetelerinde yazıları çıkan Hasan Tahsin, kurulmasından kısa bir süre sonra Osman Nevres gibi Teşkilat-ı Mahsusa’ya katıldı. İlk görev yerlerinden birisi Teşkilat-ı Mahsusa’nın çok önem verdiği Balkanlardı. Bu doğrultuda Teşkilat-ı Mahsusa Hasan Tahsin’e Trakya ve Makedonya’da bazı görevler verdiyse de bu görev Hasan Tahsin tarafından yerine getirilmedi. Hasan Tahsin kısa bir süre sonrada Teşkilatı-Mahsusa tarafından görevini yerine getirmediği ve görev yerini izinsiz terk ettiği gerekçesiyle cezalandırılarak öldürüldü.
“HASAN TAHSİN’İN KİMLİĞİ OSMAN NEVRES’E VERİLDİ.”
1914 yılı başında hayatını kaybeden Hasan Tahsin’in kimliği Osman Nevres’e verildi. Osman Nevres ya da artık yeni kimliğiyle Hasan Tahsin’in yeni görevi, Birinci Dünya savaşının patlak vermesinden sonra Romanya’yı savaşa sokmak göreviyle çalışan ve İngiliz istihbarat örgütleriyle de yakın ilişki içinde bulunan Balkan Komitesi’nin önde gelen iki üyesi olan Charles Roden ve Noel Buxton kardeşleri takip etmekti.
Hasan Tahsin ilk olarak Tasvir-i Efkâr gazetesinin muhabiri olarak bir ziyaret için Buxton kardeşlerinde bulunduğu Bulgaristan’a gönderildi. Aslında Hasan Tahsin Buxton kardeşlere suikastı Sofya’da Balkan Komitesi şerefine verilen bir konserde gerçekleştirecekti. Ancak çok kalabalık olan konser salonuna giremeyen Hasan Tahsin suikast girişiminde başarılı olamadı.
EN UYGUN ZAMANI BULMAYA ÇALIŞTI
Buxton kardeşlerin peşini bırakmayan Hasan Tahsin, Buxton kardeşlerin Bulgaristan’ı terk etmesi sonrasında aynı trenle Romanya’nın başkenti Bükreş’e geldi. Bükreş’te Buxton kardeşlerin tüm görüşmelerini çok yakından takip eden Hasan Tahsin, suikast için en uygun zamanı bulmaya çalışır.
Romanya’da soğuk karşılanan ve Romen Kralı Carol’dan bekledikleri ilgiyi göremeyen Buxton kardeşler tüm gayretlerine rağmen Romen hükümetini İngiliz hükümetinin istekleri konusunda ikna edemediler.
Hasan Tahsin Buxton kardeşlere karşı suikast için uygun zamanı 15 Ekim 1914 sabahı Athena Palace Oteli’nden yanlarında eski Bulgaristan Başbakanı Geşof’un oğluyla birlikte ayrıldıktan kısa bir süre sonra bulur. Kalabalığın arasından sıyrılan Hasan Tahsin at arabasında bulunan gurubun üzerine yedi milimetrelik bir tabancayla ateş eder.
Suikast sonrasında Romen polisi tarafından çekilen fotoğraf
Bükreş’in Charles Buxton göğsünden, kardeşi Noel Buxton ise çene kemiğinden yaralanır. Bir kurşunda eski Bulgaristan başbakanı Geşof’un oğlunun şapkasına isabet eder. Buxton kardeşlere olay yerinde yapılan ilk müdahaleden sonra hastaneye kaldırılır.
Dönemin Balkan ve Avrupa basınında geniş bir şekilde duyurulan bu suikast girişimini yabancı basın ve özelliklede Romen basını Osmanlı istihbarat servisinin bir operasyonu olarak değerlendirdi. Avrupa basını Türklerin Balkan komitesini iki üyesini iki Balkan savaşına sebep olmasından dolayı cezalandırıldığını yazdı.
DEŞİFRE OLMADI
Olaydan hemen sonra tutuklanan Hasan Tahsin Romen polisinin tüm araştırmaları ve soruşturmasına rağmen gerçek kimliğini söylemedi. Suikastı kendi inisiyatifiyle ve hiçbir kuruma bağlı olmadan gerçekleştirdiğini söyledi. Sorgulamalarda yanıltıcı bilgiler verdi. Bu doğrultuda yargılama sürecinde Romen yetkililerin Avrupa’nın tüm başkentlerinde ve İstanbul’da Hasan Tahsin ‘in gerçek kimliğini öğrenmek için yaptıkları araştırmadan da sonuç alamadılar.
Osman Nevres gerçek kimliği deşifre olmadan Hasan Tahsin kimliğiyle yargılanarak 1915 yılında beş sene hapis cezasına çarptırıldı. Yargılamayı yapan mahkeme suikast girişimini siyasi bir eylem olarak değil kişisel bir eylem olarak değerlendirdi.
1916 yılında Türk Ordusu’nun Bükreş’e girmesiyle birlikte serbest bırakılan Hasan Tahsin buradan İsviçre’ye geçti.1918 yılına kadar burada kalan Hasan Tahsin burada bulunduğu süre içerisinde de yine Teşkilat-ı Mahsusa adına çalışmalarda bulundu.
* Bastırılan o kartvizit
1918 yılı başında yine özel bir görevle geldiği İzmir’de kartvizitlerini “Hasan Tahsin Buxton” olarak bastıran Osman Nevres, çıkardığı Hukuk- Beşer gazetesindeki makaleleriyle kamuoyunu aydınlatan yazılar yayınlarken aynı zamanda da gizli yer altı çalışmalarını sürdürdü.
* Osman Nevres'in (Hasan Tahsin) mezarı
İzmir’de bulunduğu süre içerisinde yayınladığı Hukuk-u Beşer gazetesinde yazdığı yazılarla işgale karşı Türk halkını hazırladı.15 Mayıs 1919 da İzmir çıkan Yunana birliklerine karşı ilk kurşunu sıkarak hayatını kaybeden Hasan Tahsin Türk bağımsızlık savaşının simgesi olmuştur.
Ahmet Mehmetefendioğlu / ODATV
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder