Milyonlarca kişinin açlık sınırının altında süründüğü, yoksulluk çizgisinin altında kaldığı bir ülkede, 22 bin 200 lira aylık alan, ayrıca ek ödenekleri olan milletvekillerinin, aldıkları para ile giderlerini karşılayamadıklarını söyleyen TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, geçim sıkıntısı çoktan had safhaya varmış, vatandaş ile alay ettiğini söylemek yanlış değil. Burada hemen, kamuoyunun çoğu zaman milletvekilleri maaşları konusuna yeterince sağlıklı biçimde eğilemediğini ve ucuz duygu sömürüsünün kurbanı olduğunu, milletvekillerinin yüksek gelirleri olmasını doğal bulduğumu yıllar boyu belirttiğimi vurgulamak isterim.
Bu aslında pek kişisel bir görüş değil, çoğu demokraside sol partiler millettin temsilcilerinin yüksek ücretler almasını, böylelikle siyasetin bir ölçüde sermayenin ve varsılların tekelinde kalmamasını yeğlerler. Bir paylaşım kavgası olan siyasetten, milletvekili gelirleriyle kıyaslanmayacak gelirler peşinde olan sağ ise, milli iradenin ücretlerinin düşük olmasını savunur.
***
Milletvekili maaşlarının belirli bir düzeyin üstünde olmasını savundum.
Çünkü, milletvekili milli iradenin temsilcisidir, milletin çıkarını, ülkenin selametini savunacaktır.
Çünkü, milletvekili milli iradenin temsilcisidir, milletin çıkarını, ülkenin selametini savunacaktır.
Milli iradenin temsilcisi, ülkenin toprağını, suyunu, gölünü, denizini, ovasını, ormanını, tarihini, değerini saldırılardan masun tutmak için savaşacaktır. Milli iradenin temsilcisi vicdanının üstünde cüzdan baskısı duymamalı, özgür olmalıdır ki baskılara dirensin.
Milli iradenin temsilcisi, paranın temsilcisi baskı lobilerinin girişimlerine karşı dururken, ihtiyaç içinde olmamalıdır ki, işlevini tam olarak yerine getirsin.
İşte bu nedenlerle, demokrasinin koruyucusu konumunda olması gereken milli iradenin temsilcisi milletvekillerinin aldıkları paranın bulundukları göreve uygun bir düzeyde olmasını savundum.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un halkın geçim sıkıntısının had safhaya ulaştığı bir dönemde milletvekili maaşlarının yetmediği açıklamasındaki gustosuzluğu görmezden gelmek imkânı olmadığını vurgularken, yine de yukarıda açıkladığım görüşlerin geçerliliklerini koruduklarını belirtirken bir de milli iradenin temsilcisi milletvekilerinin durumlarını düşündüm.
***
Artık onların, yürütmeyi denetleme gibi bir işlevleri kalmamıştır.
Yürütme karşısında elleri kolları bağlı konumdadırlar. Bizzat kendileri bakanlara erişememekten yakınmaktadırlar.
Hatta milli iradenin temsilcilerinin yürütmeye yönelttikleri soru önergelerine bile ilgili makamlar keyiflerine uygun bulurlarsa cevap vermekte, çoğu zaman aldırmamaktadırlar.
Milli iradenin temsilcisi milletvekillerinin herhangi bir denetim işlevleri kalmadığı gibi, dolaylı yollarla bütçe üzerindeki kontrolleri de ortadan kaldırılmıştır.
Ülkemizdeki demokrasinin durumu, onların demokrasinin koruyuculuğunda ne denli başarılı veya başarısız olduğunun en güzel göstergesidir, başka söze gerek yok!
Peki, yürütme karşısında eli böğründe olan milletvekili çıkar çevrelerine karşı vatanın toprağını, suyunu, gölünü, ormanını korumak işlevini ne kadar yerine getiriyor? Kaz Dağları’nın ormanlarına son zamanlarda yapılan bir yabancı saldırı var.
Kaz Dağları’nın Çanakkale’nin içme suyu kaynağını da kapsayan havzasında, siyanürle altın aramak için vahşi bir katliama başvuran yabancı şirkete karşı, insanlar, kurumlar, sivil toplum kuruluşları seferber oldular.
Bunların arasında bölgenin iktidar partisi AKP milletvekillerini boşuna aradım, yoktu. Cümle âlem milletçe ayaktaydı, ama bölgenin AKP’li milli irade temsilcileri araziye uymuşlardı.
Milli iradenin temsilcilerinin bu durumunu görünce, insan gerekli olup olmadıklarını düşünüp, maaşları için de “ne kadar olursa olsun, çok bile” diyor.
Ali Sirmen / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder