Bir süredir ısrarla koronavirüsü “Çin virüsü” diye isimlendiren ABD Başkanı Donald Trump, bu terimi kullanmaktan pişman olmadığını ancak artık kullanmayacağını açıkladı!
Ne oldu da Trump bunu söylemekten vazgeçti peki? Öyle iddia edildiği gibi Asyalıları incittiğini fark etti de ondan mı vazgeçti?
Elbette hayır!
Vazgeçmek zorunda kaldı, çünkü ABD’nin o “kaba emperyalist tavırları” sürdürebilecek pozisyonu sallanıyor…
ABD G7’de yalnız kaldı
Öncelikle Trump’ın “Çin virüsü” terimini artık kullanmayacağını açıklamasının, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı telefon konuşmasından sonra geldiğini önemle belirtelim.
Dahası çok önemli G7 ile G20 zirveleri ile bir de BM toplantısı var…
Bu üç toplantının da Trump’ın geri adım atmasıyla doğrudan ilgisi var.
Anlatalım:
G7 zirvesinden “ortak açıklama” çıkmadı! Çünkü Britanya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya, ortak açıklama metninde Dünya Sağlık Örgütü’nün “Covid-19” terimini kullanmak istedi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise “Wuhan virüsü” tanımında ısrar etti.
ABD, “ırkçı” tutumuyla ortak açıklamayı engellemiş oldu ama aynı zamanda G7’de de yalnız kalmış oldu.
Benzer tablo BM toplantısında da yaşandı. Fransa, BM’de koronavirüsle mücadele için dünyada çatışmaların durdurulması ve yardımlaşma önerisi sundu. ABD, “Wuhan virüsü” denilmediği için öneriyi engelledi. Ancak orada da yalnız kaldı!
Ortak hareket planı
G7’de yalnız kalan ABD, Çin’in de yer aldığı G20 zirvesine haliyle eli zayıflamış girdi.
İki saat 15 dakika süren “sanal zirve”den beş temel karar çıktı:
1) Küresel piyasalara 5 trilyon dolar sürülecek.
2) G20 ülkeleri Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile çalışacak.
3) G20 ülkeleri sağlık bakanları, 19-20 Nisan’a kadar “ortak mücadele” için planlarını oluşturacak.
4) G20 ülkeleri maliye bakanları ve ulusal merkez bankaları ortak bir hareket planı hazırlayacak.
5) Afrika başta olmak üzere en çok etkilenen yerlere yardım yapılacak.
Şi Cinping’in dört teklifi
G20 zirvesi, koronavirüs sonrasında nasıl bir dünyanın şekilleneceğinin de bazı ipuçlarını verdi.
Zira G20’ye, G7’de yalnızlaşarak gelen ABD ağırlığını koyamadı. Tersine Çin Halk Cumhuriyeti zirveye ağırlığını koydu.
Bunun göstergesi ise Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in zirvede yaptığı şu dört teklifin, alınan kararlara yansımasıydı:
1) Salgınla mücadele kararlılık gerektirir. ,
2) Kontrol ve tedavi için kolektif tepki şart.
3) Uluslararası kurumlara destek verilmeli.
4) Makro-ekonomik politikalarda koordinasyon.
Neo-liberalizmin asıl sorunu
Gelelim G20’nin neo-liberal ülkeleri açısından en önemli soruna…
Şu ana kadar açıklanan paketlerin büyüklükleri şöyle:
ABD Senatosu 2.2 trilyon dolarlık teşvik paketini onayladı. AB’nin lider ülkesi Almanya ise 640 milyar dolarlık bir yardım paketi açıkladı.
Dünya Bankası Başkanı David Malpass önümüzdeki 15 ay için 160 milyar dolarlık mali destek girişimi başlatmaya hazırlandıklarını söylerken, IMF Başkanı Kristalina Georgieva da “IMF olarak, 1 trilyon dolarlık kredilendirme potansiyelimizi üyelerimiz için hazır bekletiyoruz” dedi.
Batı açısından asıl sorun ise şu: Piyasaya 5 trilyon dolar sürmek, 2008 krizinden bile tam olarak çıkamayan neo-liberal sistemi kurtarmaya yetecek mi?
Üstelik de salgının sağlık boyutunun 1.5 yıl, ekonomik boyutunun da 3 yıl süreceği belirtiliyorken…
Mehmet Ali Güller / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder