16 Mart 1848 tarihinde Rüştiyelere öğretmen yetiştirmek üzere ilk “Öğretmen Okulu” kuruldu. Türkiye de bu tarih öğretmen okullarının kuruluş tarihi olarak kutlanır.
Darülmuallimin (1848), ardından Darülmuallimin-i Sıbyan (1870), Darülmuallimin-i İdadi (1877) ve Darülmuallimin-i Ali (1891) açıldılar. Bu süreçte öğretmenlik mesleğinin tüm kademelerine yönelik öğretmen yetiştiren okullar açılarak meslekte kısmi de olsa kurumlaşmaya doğru önemli adımlar atıldı.
1869 Nizamnamesi’nde kız ilkokullarına ve kız rüştiyelerine kadın öğretmen yetiştirmek üzere öngörülen “Darülmuallimat”ın ilki de 26 Nisan 1870’te İstanbul’da açıldı. Bu okul ilk kız öğretmen okulu oldu. 1922’de Maârif Vekâleti’ne bağlanan Dârülmuallimât’a 1924’te Kız Muallim Mektebi adı verildi. Dârülmuallimin okulları süreç içinde bünyesinde ilk, orta ve liselere öğretmen yetiştiren bir yüksekokula dönüşerek Cumhuriyet Dönemi’ne kadar varlığını sürdürdü.
CUMHURİYET DÖNEMİ
Cumhuriyetle birlikte Türkiye'de öğretmenlik mesleği yeniden yapılandırılarak daha çağdaş bir gelişim sürecine girmiştir. 1924'te çıkarılan 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretimi Birleştirme Yasası) ve 439 sayılı Orta Tedrisat Muallimleri Kanunu ile hem eğitim sistemine hem de öğretmenlik mesleğine çağdaş bir boyut kazandırılmıştır. Türkiye’de ilkokullara öğretmen yetiştirmenin kaynağı, Köy Eğitmen Kursları, İlköğretmen Okulları, Köy Enstitüleri, İki Yıllık Eğitim Enstitüleri ve günümüzde de Eğitim Fakülteleri olmuştur.
KÖY ENSTİTÜLERİ
17 Nisan 1940 tarihinde 3803 Sayılı Yasa ile kuruldu. Daha önce uygulanan eğitmen kursları ve Köy Öğretmen Okullarının yüklenmiş olduğu sorumluluğu biraz daha ileri taşıyarak, Türkiye’nin ilköğretim alanının tüm sorumluluğunu ve çözüm iddiasını da inançla taşıyordu. Köy Enstitülerinin kuruluşunda yer alan kadroların da inancı buydu.
İlk eğitim enstitüsü Türkçe öğretmeni yetiştirmek amacıyla 1926-27 öğretim yılında Konya’da açılan Orta Öğretmen Okulu (“Orta Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim Fakülteleri Muallim Mektebi”) olmuştur.
Bir yıl sonra bu okul Ankara’ya taşınarak adı 1929-1930 öğretim yılında “Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü” olarak değiştirilmiştir. Daha sonra artan öğretmen açığını kapatmak için 1940’tan başlayarak yurdun çeşitli yerlerinde yeni eğitim enstitüler açılmıştır. Sonra öğretim süreleri 4 yıla çıkarılarak adları, “Yüksek Öğretmen Okulu” olarak değiştirilmiştir.
YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULU
1959 da Ankara da 1964 yılında da İzmir’de olmak üzere iki yüksek öğretmen okulu açılmıştır. Bu okullara, ilköğretmen okullarının ikinci sınıfından, not ortalaması yüksek olan başarılı öğrenciler alınıyordu.
EĞİTİM FAKÜLTELERİ
Türkiye’de öğretmen yetiştirme görevi bütünüyle Millî Eğitim Bakanlığı’na verilmiş olmasına karşın, üniversitelerimiz başta edebiyat ve fen fakülteleri olmak üzere 1923 ten beri eğitim sistemimize öğretmen vermiştir. Bu durum üniversitelerimize kendiliğinden bir misyon yüklemiştir.
1970’li yıllardan sonra bazı üniversitelerimiz eğitim bölümleri açmış, eski ve yeni öğrencilerine “pedagojik formasyon” programı uygulamaya başlamıştır.
Eğitim fakültelerinin eğitim programları, ders sayısı ve içerik yönünden üniversiteler arası farklılıklar yaşanmaktadır. Eğitimi demokratik, laik ve özgür hale getirelim diyen anlayışla, okulları cemaatlere teslim etmek isteyen zihniyet hep çarpışmıştır. Çağdaş dünyanın tüm değerlerini Türkiye’de uygulayarak, öğretmeninin iş güvenliği sağlanmış, güvenli ve donanımlı bir ortamda öğrencileri ile kaynaşmış bir anlayışla on binlerce öğretmenini KHK’ler ile işinden ekmeğinden eden, öğretmenin güvenliği iki dudak arasında olan, öğretmenini ezmekten zevk alan bir zihniyet hep savaşmış, savaşacaktır köy enstitülerini ve eğitim anlayışını eğitim sistemimize ve toplumsal değerlerimize yaptığı katkılardan ötürü bayraklaştıran zihniyetle, nerdeyse yüz yıla yakın bir zaman geçmesine karşın köy enstitülerine ve çağdaş eğitim kurumlarına saldıran zihniyet savaşmış ve savaşacaktır.
Okul öncesinden, yükseköğrenime kadar tüm çocuklarımızı kapsayacak donanımlı kamu okullarıyla ücretsiz, nitelikli, çağdaş bir eğitim isteyenlerle, kamu okullarına ayırması gereken bütçeyi de özel okullara peşkeş çeken, eğitim alanını ticarileştiren, eğitim sistemini özel sektör ve cemaatlere bırakan zihniyet hep savaşmıştır, bundan sonra da savaşacaktır.
Öğretmen okullarımızın kuruluşunun 172. yılını, eğitim sistemimizin ve öğretmenlerimizin getirildiği vahim durumun kaygıları içinde kutluyoruz.
TAHSİN DOĞAN* - BİRGÜN
*TÖB-DER Yöneticisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder