Londra merkezli The Economist dergisi, AKP iktidarının dindar nesil yetiştirme projesinin ‘ters teptiğini’ ve ‘gençlerin dine sırt çevirdiğini’ yazdı. ‘Dindar nesil’ projesinin neden işlemediği konusunda görüşlerine başvurduğumuz sosyologlar Yavuz Çobanoğlu ve Yasin Durak, gençlerin gelecekten beklentileri ile iktidarın gençlerden beklentileri arasındaki farka vurgu yaptı.
Türkiye’de devlet yönetiminde laikliğin erozyona uğratılması ve din eksenli bir anlayışın egemen hale gelmesi uzun yıllardır tartışma konusu. Bu tartışmanın bir diğer tarafını da AKP’nin gençlik üzerinde uyguladığı ‘dindarlaşma projesi’ oluşturuyor.
Konu, İngiliz The Economist dergisinin meseleye dair haberiyle yeniden gündeme geldi. Dergide yer alan 9 Mayıs tarihli yazıda, AKP iktidarının ’dindar nesil projesinin tutmadığı’ ve ‘gençlerin dinden uzaklaşmaya başladığı’ belirtildi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ramazan ayının ilk günlerinde eşcinsellerin hedef alan sözlerinin ardından başlayan siyasi gerilimi sayfalarına taşıyan The Economist dergisi, konuyla ilgili önemli saptamalar yaptı.
Dergide yer alan ‘Türkiye homofobiye itiraz edenleri soruşturuyor’ başlıklı yazıda, Erbaş’ın sözlerinin dinde dayandığı bir noktanın bulunduğunu ve İslam’da eşcinselliğin hoş karşılanmadığı kaydedildi. Haberde birçok ülkede eşcinsel ilişkilerin yasak olduğu ancak Türkiye’de Anayasası’nda ‘laiklik’ prensibinden ötürü eşcinselliğin suç teşkil etmediği hatırlatıldı.
The Economist bununla birlikte, 10 yıl önce Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ‘iyi ilişkilere’ sahip olduğu dönemde Erdoğan hükümetinin, cinsiyete dayalı eşitsizliği ve ayrımcılığı yasaklayan İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladığını, hemen ardından İstanbul'da büyük bir Onur Yürüyüşü'nün düzenlendiğini fakat mevcut durumda Türkiye’de bu etkinliğin ‘yasaklı’ durumda olduğunu da vurguladı.
Bu satırların ardından The Economist, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘dindar nesil’ yetiştirme girişiminin arzu edilen etkiyi yapmadığına” dikkat çekti.
Yapılan çalışmaların gençlerin dinden uzaklaştığını gösterdiğini ifade eden dergi, “Belki bu yüzden iktidar ve Diyanet daha sıkı politikalar uygulamaya karar verdi. Türkiye'nin dindar nesil yetiştirme girişimi ters tepti, genç Türkler dine sırt çeviriyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘DİNDAR NESİL’ PROJESİNİN EVVELİYATI
Türkiye’de AKP yönetiminin laikliğin altını oyan ve rejimi İslamcı anlayış doğrultusunda dönüştüren önemli uygulamaları olsa da, Erdoğan’ın ‘dindar nesil’ yaratma projesinin gençlik üzerinde tümüyle etkili olamadığı bir süredir çeşitli çevrelerce dile getiriyor.
‘Dindar-kindar nesil’ projesi, ilk olarak 2012 yılında o zamanlar Başbakan olan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gündeme getirilmişti.
19 Şubat 2012’de, AKP İstanbul İl Gençlik Kolları’nın 3’üncü Olağan Kongresi'ne telekonferansla bağlanan Erdoğan, “Modern ve dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dilinin, dinini, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum” ifadeleriyle hayalindeki gençliğin karakteristiğini betimlemişti.
Erdoğan günümüze kadar ‘dindar-kindar nesil’ projesini belirli aralıklarla gündeme getirmekten vazgeçmedi. AKP’li Cumhurbaşkanı son olarak Kasım 2019’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 70. Yıl Kutlama Töreni'nde yaptığı konuşmayla ‘dindar nesil yetiştirme’ hayalini yineledi:
“İnşallah dindar bir gençlik, dindar bir nesil sizin ellerinizde yetişecek. Bunu başardığımız takdirde, çarşıda, sokakta, pazarda o zaman tinercisini, hırsızını, Allah'ın izniyle o zaman görmeyiz veya minimize ederiz. Alkolikleri görmeyiz, niye? Çünkü dindar gençlik bilecek ki alkol haramdır. Dolayısıyla o yola tevessül etmeyecek. Bu konularda atılacak adımlarla dindar neslin olduğu bir ülkede, inanıyorum ki tüm manevi değerler bir anda yüksek bir sıçrama yapacak ve birbirini menfaat, makam, mevki için değil Allah için seven bir millet ortaya çıkacaktır.”
ARAŞTIRMALAR İKTİDARI MEMNUN ETMİYOR
Ne var ki Türkiye’de gençlik kesimleri, tam anlamıyla bu proje ekseninde dönüştürülebilmiş değil. Araştırmalar, AKP’nin yoğun çabalarının aksine gençler arasında dindarlaşma eğiliminin düştüğünü gösteriyor.
KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Aralık 2019’da yaptığı bir değerlendirmede, “Dindar nesil yetiştirme çabaları siyasi mühendislik olarak kaldı” dedi. Ağırdır, gençlerin yaşam alışkanlıklarının dindarlaşma parametrelerine uyumlu şekilde ilerlemediğini şu verilerle açıkladı:
“Gençlerde oruç tutanlar yüze 74’ten 58’e düşmüş. Düzenli olarak namaz kılarım diyenler yüzde 27’den 24’e gerilemiş. Daha geç evleniyorlar. Yalnız yaşayanlar çoğalıyor. İnanç seviyelerinde ‘dindarım’ diyenler azalıyor. Ateistim diyenler 10 yılda yüzde 1’den yüzde 4’e çıkmış. Başını örtenler azalıyor yüzde 57-58’den 50’ye düşmüş.”
AMAÇ REJİMİ KALICILAŞTIRMAKTI
Türkiye’de gençlik kesimlerinin AKP’nin hedefleri doğrultusunda dönüşmemesinin altında bazı sosyal, ekonomik ve en nihayetinde siyasi nedenler yatıyor.
Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz isimlerden Sosyolog Doç. Dr. Yavuz Çobanoğlu, ‘dindar nesil yetiştirme projesinin aslında İslamcılığın ezelden beri var olan düşüncelerinden biri olduğunu’ dile getirdi.
Doç. Dr. Çobanoğlu, Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde görev yapıyor. Çobanoğlu'nun Gülenci yapılanmayı anlattığı
"Altın Nesil'in Peşinde" adında bir kitabı bulunuyor.
"Altın Nesil'in Peşinde" adında bir kitabı bulunuyor.
Gülenci yapılanmada bu hedefin ‘Altın Nesil’ şeklinde adlandırıldığını belirten Çobanoğlu, bu projenin AKP iktidarıyla birlikte bir miktar hedef değiştirdiğini ve ‘yeni rejimin temellerini sağlamlaştırmak için kullanılan politik bir tercihe dönüştüğünü’ vurguladı. Çobanoğlu, “Amaç, yeni rejimi artık geri dönülemeyecek biçimde destekleyecek dindar kitleler oluşturmaktı. Bu bir toplum mühendisliğiydi ve tarihteki benzerleri gibi dağılmaya mahkûmdu” dedi.
GENÇLER DİNDARLIKTAN UZAKLAŞMASIN DA NE YAPSIN?
Gelinen aşamada gençliğin ‘dini olan unsurlardan uzaklaşmaya başladığını’ söyleyen Çobanoğlu, bunun en önemli nedenlerini şöyle yorumladı:
“Ortaçağ’da değiliz, bugünün insanı dünyanın diğer yerlerindeki insanlar ‘nasıl yaşıyor’ hepsini görüyor, izliyor ve talep ediyor. Özellikle gençler de ‘dindar olacaksın’ talimatına uyan robotlar değil. Gençlik her dönem değişim ve farklılık talep etmiştir; kendisini ‘mutsuz’ eden her durumun da gayet iyi farkındadır.
Zira ‘dindar nesil’ projesinin de mutluluk değil, ‘huzur’ vaadi var, o da ‘öteki dünyada’… Hem kapitalist piyasa ekonomisi uygulayıp maddî dünyanın nimetleriyle vitrinleri süsleyeceksiniz hem de (özellikle) gençlerden ‘dindar’ olup, sadece manevî dünyaya çalışmalarını bekleyeceksiniz. Bu gençler ‘dindarlıktan’ uzaklaşmasın da ne yapsın?”
Çobanoğlu tüm bunlarla birlikte şunu da ekledi:
“Yine de ‘dindar nesil projesi’ sekteye uğrasa da ülkenin siyasetten, medyaya ve günlük yaşama kadar bir ‘dindarlaşma mecburiyetine’ sıkıştığını, buralarda kapsayıcı bir dil ile söylemler bütünü oluştuğunu da tespit etmek gerekiyor. İslamcılar bunda başarılı oldu ve işte ironik biçimde ‘dindarlaştırmak’ istedikleri nesil bir süre sonra buraları değişime zorlayacak.”
GENÇLİK PRATİKTE DİNDARLIĞA YÜKLENEN ANLAMLARI BENİMSEMİYOR
Konu hakkında fikirlerini aldığımız bir diğer isim olan Sosyolog Yasin Durak ise gençliğin gelecek hedefleriyle ‘Saray rejimi tarafından dindarlığa yüklenen günübirlik faşizan sorumluluklar’ın birbiriyle uyuşmadığının altını çizdi. Durak’a göre, gençlik ‘pratikte dindarlığa yüklenen anlamları ve görevleri benimsemiyor.’
‘Olgusal ispatını net görmemekle birlikte’ son dönemde gençlerin dinden uzaklaşmaya başladığını belirten birçok açıklamayla karşılaştığını belirten Durak, “Gençliğin deizme ve hatta ateizme yöneldiği’, ‘tüm yapılanlara rağmen İslami yaşam tarzını benimsemediği’ iktidar kalemlerince de kabul ediliyor. Hatta Recep Tayyip Erdoğan da çok değil, bundan 6 ay evvel, Ankara İlahiyat Fakültesi’ndeki konuşmasında ‘dindar gençlik istediği için imam hatiplilerin bile kendisine saldırdığını’ itiraf etti” şeklinde konuştu.
KHK ile ihraç edilen akademisyenlerden olan Durak, 'Emeğin Tevekkülü' kitabında dindarlığın emekçi sınıf
üzerindeki etkisini irdelemişti.
üzerindeki etkisini irdelemişti.
‘Dindar gençlik’ projesinin istenen seviyede işlememesinin sebebinin “Saray rejiminin ikame ettiği ‘yukarıdan dindarlık’” olduğunu kaydeden Durak, “Çünkü bir dönem baskı altında tutulduğu gerekçesiyle vicdanlara çağrıda bulunan dindarlık, bugün baskının ta kendisine dönüşerek vicdansızlığı telkin ediyor” dedi.
Durak, özellikle 15 Temmuz’dan sonra iktidarın dindarlara neredeyse bir tür ‘sivil militanlık’ görevi biçtiğini söyleyerek, gençlik ile ‘dindar nesil projesi’ arasındaki mesafeyi şu sözlerle değerlendirdi:
FAŞİZAN SORUMLULUKLAR GENÇLİĞE AYKIRI GELİYOR
“Hatırlanırsa Erdoğan, ‘dindar gençlik yetiştirmeyi başardıkları takdirde sokakta tinerci, alkolik ve hırsız görülmeyeceğini’ söyledi. Saray rejimi müdahil dindarlığı istiyor ve teşvik ediyor. Yolundaki çakıl taşlarının kendisine kalmadan sıradan yobazlıkla süpürülmesini istiyor. Zırt pırt linç rejimini göreve çağırıyor. Geçtiğimiz haftalarda Diyanet’in LGBTİ+ kimliği lanetleyen hutbesi gibi kurumsal olarak ya da bizzat Erdoğan’ın nefret söylevlerinde retorik olarak tekrar eden hedef göstermeler bunun işareti. Çünkü işler her sarpa sardığında, kendi paramiliter faaliyetlerini ‘milletin refleksi’ gibi göstermek, cihatçı milis ile yurdum dindarı arasında bir fark olmadığını savunmak durumunda. Saray rejimi tarafından dindarlığa yüklenen günübirlik faşizan sorumluluklar, yüzünü geleceğe çeviren gençliğin vicdanına olduğu kadar kariyer hesaplarına da aykırı. Ezcümle, Özlem Avcı’nın ‘iktidara tabi olarak onu aşmak’ dediği türden bir özneleşme arayışı söz konusu.”
BERKANT GÜLTEKİN / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder