Bir Tık’la açılan dünya, ek iş, ek mesai, ek zor, ek yük anlamına geliyor. Bugün, emekçilerin Kara Cuması. Bakarsınız yarın o tıkları keyifle sayanlar için kararır...
Yalanım yok, alışveriş yapmayı severim. Alayım benim olsun, tüketeyim bitsin diye değil ama, hayal kurayım, plan yapayım, hevesleneyim, değişiklik yenilik gelsin diye severim. Hatta çoğu zaman alma verme kısmını değil de seçip beğenme işini yapar bırakırım.Daha önceden de vardı elbette ama şu Korona günlerinde hayatımıza internet alışverişi yerleşti. Üstelik öyle zevk olsun, değişiklik olsun diye değil basbayağı gündelik temel gereksinimlerimizin karşılanması için de kullanır olduk bu yöntemi.
Çarşı pazar alışverişi için ben de sanal marketleri kullanıyorum ve artık hiç de sevdiğim uğraşlardan değil. Hayal kurma, heves etme kısımları çoktandır bitti de seçme beğenmede de pek kötüyüm. Geçen gün, sanal manavda kiloydu adetti kafam karışmış, sipariş eve bir geldi, koca poşette tek adet badem hıyar! Meğer, bir kilo yerine bir adet tıklamışım, üstelik daha önce tam tersini anne babama alışverişte yapmışlığım da oldu, haftalarca kivi yediydik iki evde...
Her neyse, bırakalım benim hıyarı, esas konu etmek istediğim şeye gelelim. Malum bugün Kara Cuma. ABD çıkışlı, artık dünyaca ünlü, alışveriş karmaşası günü. Tüm Dünya utanıp sıkılmadan bu itiş kakış gününe Kara Cuma derken, Türkiye’de Şahane Cuma diye bir isim uydurmayı uygun bulmuşlar, öyle kullanılıyor.
Nerden çıkmış bu Kara Cuma?
Her Kasım ayının dördüncü Cuması, mağazalar, marketler, markalar alışveriş yapılmasını teşvik etmek için, büyük indirimler, kolaylaştırıcı uygulamalar ilan ediyorlar, sonrasında da arkalarına yaslanıp kopan kıyameti ellerini ovuşturarak izliyorlar. İndirim dediklerinin bir tür rakam oyunu olduğunu, sepetlere düşenlerin öncelikle elden çıkarmak istedikleri parçalar olduğunu, satıştaki ürünlerin hemen hiçbirinin insanların temel gereksinimlerini karşılamaya dönük olmadığını alan da satan da biliyor, yine de her yıl bu Kara Cumalar yaşanıyor.
Bu günün uydurulması ABD’de İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllardan 1960’ların başına kadar gelen “Baby Boom”- Nüfus Patlaması (Patlatılması da denebilir) dönemine dayanıyor.
1950’lerde Kasımın dördüncü Perşembesine denk düşen Şükran Günü kutlamalarının hemen ertesi gününü, Aralık ayı boyunca sürecek Noel alışverişlerinin başlama vuruşu ilan ediyorlar. Kapitalist piyasalar açısından tadından yenmez bir gün olduğundan olsa gerek, sadece ABD’de kalmıyor, dünyanın hemen her yerine hızlıca ve kolayca yayılıyor.
Kara Cuma böyle doğuyor. Karalığını nereden aldığına ilişkin rivayetler muhtelif, ancak hangisi gerçek olursa olsun, bu günün simgelediği ve yol açtığı karmaşanın daha iyi ifade edilemeyeceğini düşünüyorum şahsen.
Bu yıla kadar, insanların sokaklarda sabahladığı, birbirini ezerek mağazalara doluştuğu, bir uyduruk kumaş parçası için saç saça baş başa girdiği görüntüleri içimiz kalkarak izledik. Bu yıl bu itiş kakışı sosyal mesafelenmiş biçimde sanal alemde izliyoruz. E-ticaret yöntemlerinin bayramı oldu 2020 Kara Cuması, indirimler, taksitler, sepete ürün atmalar internet mağazaları üzerinden yapılıyor.
Koltuğundan kalkmadan site site dolaş tıkla gelsin!
Tıklamayla olmuyor
Fakat işte o iş öyle olmuyor, tıklayınca gelmiyor. Ekrana parmak basınca, farenin sol kulağını ittirince ışınlanıp gelmiyor ürünler kapımıza. O her tık’ın arkasında onlarca insan var, saatler süren emek var.
Ekrana açtığınız internet mağazasının arayüzünün, uygulamasının, veri tabanının, müşteri ilişki ve iletişim ağının, abonelik sisteminin, ödeme sisteminin analizini, kodlamasını, tasarımını, testini, işletimini yapan yazılım emekçileri var.
Kimi zaman telefonun ucunda kimi zaman klavye başında saatlerce bu alışveriş karmaşasını idare etmek zorunda kalan, karşılarındaki sorun ne kadar anlamsız olursa olsun, seslerinde sözlerinde en ufak sitem, ima, öfke belirtmeden renksizleşmek zorunda kalan çağrı merkezi çalışanları var.
Toptan ya da perakende, bizim rahat koltuğumuzda tıklamayla seçiverdiğimiz ürünü, doğru boyda, doğru renkte, doğru adette rafından bulacak seçecek, paketleyecek, çalışanlar var.
Sonra, zaten şu Korona günlerinde canları burunlarında her gün binlerce paket kayıt etmek, kategorize etmek, dağıtmak, teslim etmekte çalışan kargo şirketi emekçileri var, kuryeler var.
Tıklamayla açılan dünyada bu insanlar var, her biri için bu alışveriş provokasyonu, ek iş, ek mesai, ek zor, ek yük anlamına geliyor.
Bugün, bu emekçilerin Kara Cuması.
Bakarsınız yarın tıkları keyifle sayanlar için kararır...
Burçak Özoğlu / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder