24 Kasım 2020 Salı

Yoksulluk ve siyasi baskının pençesinde… - Zülal Kalkandelen / CUMHURİYET

 Bugün Öğretmenler Günü…


Sosyal medyada paylaşımlar yapılıp özlü sözler paylaşılacak. Devleti yönetenler tarafından öğretmenlere sözde saygılar sunulacak. Oysa gerçekte öğretmenlere ne olduğu konuşulmayacak.

Hep yapıldığı gibi bugün de sahte bir anma ile geçip gidecek...

Ben öğretmenlerin bilgisine, deneyimine ve emeğine saygı duyulan bir kuşağa aitim. Aslında öğretmenliğin imrenilen bir meslek olduğu günler fazla geride değil...

Ama AKP döneminde kısa sürede çok şey değişti. Hemen her alanda yozlaşan toplum, bu yüce mesleği de harcadı. İki gün önce medyada yer alan bir haber, gerçeği bir kez daha tokat gibi yüzümüze çarptı.

5 bin 514 öğretmenin katıldığı bir anket yapan Eğitim-İş Sendikası, çarpıcı sonuçlar elde etmiş; bazılarını paylaşacağım.

Borç batağındaki öğretmenler…

Öğretmenlerin yüzde 43’ü daha iyi para kazanacakları bir iş bulursa mesleği bırakmayı düşünüyor.

Yüzde 63’ü çocuklarının gıda, yüzde 73’ü kıyafet ve yüzde 47’si eğitim ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılayamıyor.

Yüzde 93’ü mesleklerinin toplumdaki saygınlığının azaldığı fikrinde. Bunların yüzde 83’ü, buna neden olarak maaşların düşük olmasını görüyor.

Yüzde 86’sı ekonomik zorluklar nedeniyle çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor.

Yüzde 44’ü ev kredisi, yüzde 30’u araç kredisi, yüzde 25’i ise çocuklarının eğitimi için çektiği krediyi ödüyor.

Yüzde 26’sı ek iş yapıyor.

Yüzde 59’u gelecekten umutsuz…

Çok açık ki öğretmenler geçinemiyor!

Çocuklarının en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan insanlar ek iş yapsalar da borç batağına saplanmış. Öğretmen olmuşlar; eğitsinler diye çocuklar emanet ediliyor ama onlar ayakta durabilmek için hâlâ ailelerinden yardım almak zorunda…

Bu kronikleşen zorluklar yüzünden yüzde 61’i gelir yetersizliği nedeniyle psikolojik sorun yaşıyor.

Biraz olsun rahatlamak ve kendilerini geliştirmek adına yapabilecekleri hiçbir şey yok. Yüzde 84’ü son bir yılda tiyatroya ve yüzde 73’ü sinemaya hiç gitmemiş. Yüzde 92’si her gün bir gazete, yüzde 62’si her ay bir kitap dahi alamıyor.

Bir de yıllardır ataması yapılmayanlar var. 2019-2020 eğitim ve öğretim yılında mesleğine kavuşturulmayan öğretmen sayısı, yarım milyona dayandı. Bunalıma dayanamayanlardan bazıları intihar etti…

Gitti liyakat, geldi tarikat!

Diyebilirsiniz ki öğretmenlerin durumu bu ülkede hiçbir zaman iyi değildi; tüm emekçiler gibi hep geçim sıkıntısı çeken bir meslek grubuydu. Doğru. Belki özel okullarda nispeten daha iyi durumda olan öğretmenler olabilir ama devlet okullarında görev yapanlar hep ekonomik zorluk içindeydi.

Ancak 19 yıllık AKP döneminde öğretmenler üzerinde bir diğer baskı unsuru giderek arttı. Ayrımcılık ve kayırmacılık öyle boyutlara vardı ki gitti liyakat, geldi tarikat!

Nitekim Eğitim-İş’in araştırması da bunu ortaya koyuyor.

Öğretmenlerin yüzde 46’sı görevden alınma korkusu yaşıyor.

Yüzde 83’ü yönetici atamalarında torpile ihtiyaç olduğunu düşünüyor.

Yüzde 48’i yöneticilerin öğretmenlere siyasi baskı yaptığını söylüyor.

KHK ile ihraç edilenlerin kamu görevinde çalışmaları engellendiği gibi özel sektörde çalışmalarının önü de SGK’ye verilen bir kod ile engellendi. Artık kuru ekmeği bile alamayacak hale geldiklerini söylüyorlar.

“Virüsten ölmezsek açlıktan, açlıktan ölmezsek adaletsizlikten öleceğiz” diyorlar.

Bir toplum, öğretmenleri muhtaç bir konuma getirirse geleceği kuramaz.

Bir yandan ekonomik zorluk, diğer yandan siyasi baskı ile cendereye alınan öğretmenlerle geleceğe dair umut korunamaz.

Umudunu kaybeden öğretmenler, Cumhuriyetin onlardan istediği fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesilleri yetiştiremez.

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetişmezse, biat eden müritler türer!

Zülal Kalkandelen / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder