Örneğin Akdeniz ülkeleri insanları büyük jestlerle, büyük seslerle konuşur, sık sık kucaklaşır, kuzey ülkelerinde insanlar sakindir, yemeklerini sessizce yerler, birbirlerine pek sarılmazlar.
Bir Çingene topluluğundaysa çalgısız, oyunsuz yemek olmaz.
Afrika’nın pek çok yerinde dostluk gösterisi mızraklarla birbirlerine dokunmaktır.
İnsanoğlunun genetik kodları uzun zamanlar içinde değişirse de pek çok şey aynı kalır. Ülkelerin de! Şimdi bu önemli bilgiyi neden veriyorum, çünkü ülkelerin yaşam kodları aynılaşıyor. Çünkü salgınla birlikte dijital dünyaya doğru hızlı bir giriş yaptık. Ve pek çok genetik alışkanlığımıza el konuldu. Şimdilerde dijital dünyanın egemenliği altındayız ve işte tam burada bu dijital dünyayı kendi ülkemizin ana kodlarını yeniden anımsatmak için kullanabiliriz. Tüm genç insanlara ve kendini genç hisseden tüm yaş almışlara bazı önerilerim var. Huyum kurusun, öğrencilerimi, atölye arkadaşlarımı özledim, bu öneriler biraz da bunun için. Elimizde akıllı bir telefon ve sizi seven dostlarınızla söylemek istediğiniz sözleri, kısa bir filmle hemen hayata geçirip dijital kanallarda yayımlayabilirsiniz. Benim aklıma birkaç öneri geldi, birlikte çoğaltalım:
Başlıyoruz:1. Mekânımız bir okul bahçesi, bir köşede çocuklar kocaman taşlarla santraç oynuyor, bir köşede resim yapıyorlar, bir köşede balerin yürüyüşü yapmaya çalışıyorlar. Müthiş parlak renkler ve bir mutluluk duygusu, sonra içeri giriyoruz, bir kimya laboratuvarı deney yapan öğrenciler, bir başka sınıfta şiir okunuyor. Slogan: Çocuklarımızın için yeni bir yaşam!
2. Sabah vakti, kasketli bir adam seyirciye doğru yürüyor, elinde bir sepet. Kameraya yaklaştığında, duruyor ve elindeki sepetten
(Kar yok, bu da züğürt tesellisi)
önce tütün, ardından haşhaş çiçeği, ardından şekerpancarı çıkarıyor ve seyirciye doğru konuşuyor: “Tütününü unuttun, hatırla!” “Haşhaşını unuttun, hatırla!” “Şekerpancarını unuttun, hatırla!” Bunlar yeniden senin olmalı!
3. Görüntüler birbiri ardına akmaya başlıyor. Ören yerleri, nehir kıyıları, doruklarında karlı muhteşem dağlar, kanyonlar. Bu görüntüleri rahatlıkla internet aracılığıyla bulabilirsiniz. Ardından bu kentlerin girişlerindeki neresi olduğunu belirten levhalar birbiri ardından akıyor. Slogan: Bütün kentler bizimdir!
4. Bir adam binanın tepesine çıkmış, kendini attı atacak. Aşağıda insanlar “at, at” diye bağırıyor. Ve birden üç dört kişi fırlayıp adamın bulunduğu yere çıkıyor, sözlerini duymuyoruz ama adamı ikna edip kucaklayarak indiriyorlar. Aynı anda “at, at” diye bağıranlar, utançla başlarını eğip birbirlerine sarılıyorlar. Slogan: Yeniden insan olduğumuzu hatırlamalıyız!
5. Ada. Bisikletli genç kızlar. Kızların bazılarında şort, bazılarının başı bağlı, ama rüzgâra karşı hep birlikte şen şakrak uçar gibiler. Slogan: Özgürlük herkes için!
6. Bir plazanın yukarıdan görünümü. Çalışanlar kafeslere konmuş farelere benziyor. Hepsi aynı hareketleri yapıyor. Esir gibiler. Ve bir süre sonra hepsi birden önlerindeki camları kırmaya başlıyor ve haykırıyorlar: Ben robot değilim, ben insanım!
7. Bir çukur, çukurda bir asker nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla vurulup ölüyor. Ölüm anından sonra “Kestik” diye bir ses duyuluyor ve asker, yanına gelen çekim asistanı kız tarafından çukurdan çıkarılıyor. Sonra mekâna yönetmen ve ekip giriyor, askeri alkışlıyorlar. Slogan: Savaş bir film değildir.
8. Bir adam çocuk yaşta bir kızın elinden tutmuş yürüyor. Kız gelinlik giymiş, bir duvak yüzünü kapatmış. Yürüyorlar. Birden dört beş kadın onlara yaklaşıyor. İçlerinden biri elinde yapma bir bebek koşarak gelinlikli kızı adamın elinden alıyor. Son sahne, kadın kıza bebeği uzatıyor, kız yüzündeki örtüyü çekerek indiriyor, bebeğe sarılıyor ve seyirciye gülümsüyor. Slogan: Çocuk gelinlerin olmadığı bir dünya yaratabiliriz!
Benim şimdilik aklıma gelenler bunlar, sizlerin kim bilir daha ne parlak önerileri olacaktır. Üşenmeyin, hemen grubunuzu kurup işe koyulun. Bakın yanınızda pek çok gönüllü bulacaksınız. Çünkü sloganımız şu: Film yapmayı sevdiğim için film yapıyorum.
Şimdi diyeceksiniz ki bunları nerelerde göstereceğiz. İşte kısa filmin faydaları, grev yapan fabrikaların önlerinde, işçi toplantılarında, parti toplantılarında, herhangi bir kahvede bunları gösterebilirsiniz. Bu arada çok şanslısınız, internet sizin!
Işıl Özgentürk / Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder