13 Nisan 2021 Salı

Şimdi de SATÖ tezgâhı mı?- Barış Pehlivan / Cumhuriyet

Telefondaki ses “Şimdi de SATÖ’yü uyduracaklar” dedi. 

Ne demek istediğini anlatacağım ama önce hatırlayalım... 

Neredeyse 20 yıl önceydi. 

Fethullahçılar “Alo İhbar” adlı bir web sitesi açtı. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında suç delili olarak gösterecekleri ne varsa, ilk orada yayımladılar. Denizciler, Paşa Keyfi, Karanet TV gibi onlarca site ardı ardına açılıyor, yüzlerce TSK mensubunun özel hayatı, ses kayıtları, gizli çekimleri sistemli olarak piyasaya sürülüyordu. Sahte belgeler havada uçuşuyor; internet, Türkiye’yi dönüştürme operasyonunda fragman görevi görüyordu. Asıl film, şafak gözaltılarıyla ya da Yüksek Askeri Şûra’da başlıyordu. Yani, neyi izleyeceğimizi biliyorduk, bekliyorduk. 

NEDİR BU TUGAM?

Ve bugün... Emekli amirallere operasyon ne anlama geliyor? Bu sorunun yanıtını ararken, telefonum çaldı. Sezgilerine güvendiğim kişi “tugam.org” adlı web sitesine bir göz atmamı önerdi. 

Türkiye Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin kısaltmasıydı TUGAM. 

Gerçekte böyle bir kurum var mıydı, şüpheliyim. 

TUGAM sitesi Temmuz 2020’de İstanbul’da kuruldu. Tarihin en büyük Atatürkçü asker tasfiyelerinden birinin gerçekleştiği YAŞ’tan hemen öncesiydi bu. 

Kendilerini tanıttıkları metnin ikinci cümlesi şöyleydi: “TUGAM.org Türkiye için gelecekteki en büyük güvenlik tehdidinin adını ilk defa TUGAM’ın koyduğu Sabetaycı-Atatürkçü Terör Örgütü (SATÖ) mensuplarınca yapılacak olan askeri darbe girişimi olduğunu öngörmektedir.” 

Dil tanıdık geldi mi? Dahası, asıl tehlikenin farkında mısınız? 

ÇOK KARANLIK NOKTALAR

Siteye girince çok çarpıcı bir gerçekle karşılaştım. Buna göre; amirallerin yaptığı açıklamayı, 3 Nisan Cumartesi gecesi saat 23.03’te paylaşmışlardı. Bu da demek oluyordu ki sanılanın aksine, ilgili açıklamayı ikinci yayımlayan Zihni Çakır değil, TUGAM sitesiydi. Soru şuydu: Zihni Çakır’ın Emniyet’te ifadesinin alınması acaba TUGAM’ın üstünü örtmek için miydi? 

Daha da kafa karıştıran ne, biliyor musunuz? 

TUGAM sitesi, imzacı amirallerin biyografilerini kendileri daha açıklamayı yayımlamadan çok önce sistemlerine yüklemişlerdi. “Cuntacılığa özenen Ergun Mengi kimdir” başlıklı içeriğin zamanı 3 Nisan 22.05’i, “Cuntacılığa özenen Alaeddin Sevim kimdir” başlıklı içeriğin zamanı ise 3 Nisan 22.48’i gösteriyordu. Yani, açıklamaları daha hiçbir yerde yayımlanmadan emekli amirallerin biyografileri hazırlanmıştı. Bu eğer saat manipülasyonu değilse, çok daha vahim bir tabloyla karşı karşıyaydık. 

Ve sahi... “103 emekli amiralden muhtıra / TUGAM o isimleri tek tek deşifre ediyor” manşetiyle yayımlanan açıklamayı kim o siteye vermişti? 

KİME GÜVENİYORLAR? 

Şimdilik karanlıkta kalan o kadar çok nokta vardı ki... 

Künyesindeki kişilerin hepsi gerçek miydi? Neden apar topar tüm isimler silindi? İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni “Faruk Atalay” kimdi? 

Bir de... Editörleri arasında görünen isimlere farklı yerlerde de rastlıyorduk. Gazete Politik, Ahval Türk, Komplo Haber gibi başka siteler de aynı ekibin işi gibiydi. Tüm bu sitelere ziyaretçi desteği de AKP’li bir bakan ve Saray’ın bir başdanışmanı için açtıkları yüksek takipçili Facebook sayfasından sağlanıyordu. Bir anlam ifade ediyor muydu bu olgu? 

Öyle ya, merak ediyor insan: “1 numara Ergun Mengi değil, Koç’un altın amirali Cem Gürdeniz’dir”, “TUGAM cuntacıları deşifre ediyor” gibi içi fişleme, dava konusu olabilecek, operasyon dolu metinleri hangi güce dayanarak yayımlıyorlardı? 

Bunları ve daha fazlasını sormak için sitede gösterilen adrese e-posta attım, ancak dönüş yapılmadı. 

Telefonda beni uyaran ses dikkatimi çekti: 

İçinde bir suç unsuru olmayan amiraller bildirisinin merdiven yapılıp, TSK’de kalan bir avuç Atatürkçü subayın da tasfiye edileceği söyleniyor. İşte tam da bu atmosferde TUGAM gibi operasyonel sitelerin varlığı çok daha kritik. Zira, biliyoruz ki internette yayımlanan böylesi içerikler subayların YAŞ dosyalarına giriyor ve TSK ile ilişkilerinin kesilmesi için “delil” sayılıyordu. 

Fragmanı izledik, film oynayacak mıydı? 

ÖZKÖK UNUTTU MU?

Ben mi yanlış biliyorum, diye düşündüm önce. Ama yok, Ertuğrul Özkök karıştırıyor. CHP’li kayınpederi Hüdai Oral’dan bahsettiği köşesinde şöyle yazdı:

“Keban Barajı’nın temelini bakan olarak kayınpederim Hüdai Oral atmıştı. Açılışı ise Özal’ın başbakanlığı döneminde yapıldı.” 

Doğru; Özkök’ün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan kayınpederi Oral’ın Keban Barajı’nın yapımında katkısı çoktu. Hatta, bundan dolayı yöre halkı tarafından “fahri hemşeri” ilan edildi. 

Turgut Özal da hem Devlet Planlama Teşkilatı’nda görev yaparken hem de Devlet Bakanı iken Keban Barajı ile ilgilendi. Ama işte Türkiye’nin ilk dev yatırımlarından Keban Barajı’nın açılışını Bülent Ecevit yaptı. 9 Eylül 1974’te Ecevit’in hizmete açtığı barajın son 4 tribünü de 1981 yılında dönemin başbakanı Bülent Ulusu döneminde hayata geçti. 

Yani, Özal’ın başbakanlığı döneminde açıldığı bilgisi doğru değil. 

Özkök ve hafıza, demişken... 

Köşesinde kocaman bir Meral Akşener fotoğrafını görmek ilgimi çekti. Özkök, amiraller açıklamasıyla ilgili iktidara yaptığı “yapıcı çağrıdan” dolayı Akşener’i destekliyordu. 

Bugün pek hatırlanmaz ama: Zamanında aynı Özkök’ün özel telefonlarını dinlettiği suçlamasıyla İçişleri Bakanı Akşener tazminata mahkûm olmuş ve hatta evine haciz memurları gitmişti. 

Nereden nereye... 

Barış Pehlivan / Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder