1 Haziran 2021 Salı

14 mermilik saldırı raftan indi - Barış Pehlivan / CUMHURİYET

 

Sahte kimlikle, “turist” gibi girdiler Kıbrıs’a... 

İki kişiydiler. 

18 Mayıs 2019 akşamıydı. 

Bahis siteleri uzmanı olan Eray Kenanoğlu’nu Girne’de vurdular. 

14 mermiden 8’i vücuduna isabet etti. O hastaneye yetiştirilirken tetikçiler Türkiye’ye kaçıyordu. 

Kenanoğlu mucize bir şekilde ölümün kıyısından döndü. Avukatları savcılıklara, Adalet Bakanlığı’na, Interpol’e başvuru üstüne başvuru yaptı. Tetikçilerin isimlerini, adreslerini ve kimler tarafından korunduklarını açık açık belgeledi. 

Ama tüm çabalara rağmen yaprak kımıldamadı. Saldırıyı gerçekleştirenler yıllardır yakalanmadı. 

Ta ki... 

Sedat Peker videolarına kadar... 

Zira, Eray Kenanoğlu kendisine yapılan silahlı saldırının azmettiricisinin Sedat Peker olduğuna inanıyordu. Daha da ilginci, kendisi Peker’in eski sağ koluydu. Cezaevinde tanışmışlar, sonra da birlikte ortak iş yapmışlardı. Gelin görün ki dostluk zaman içinde düşmanlığa evrilmişti. 

Kenanoğlu, suikast girişiminin perde arkasında Peker olduğu için tetikçilerin dahi aranmadığına inanıyordu. Haksız da sayılmazdı. O kadar başvurusu sonuçsuz kaldı. 

Ama işte çok kısa bir süre önce... 

Öğrendim ki savcılık Kenanoğlu cephesine ulaştı. Kurşunlu saldırıya dair belgelerin hepsini istedi. Belli ki bugüne kadar tozlu raflarda tutulan saldırı dosyasının kapağı açıldı. 

Belki de kasten adam öldürmeye teşebbüsten iddianame yazılacaktı. 

Evet... Soruşturma nereye evrilir, zaman gösterecek. 

Benim asıl takıldığım nokta şu: 

Bir silahlı saldırının soruşturulması için azmettirici olduğu söylenen kişinin tripotun üzerine kamera koymasını beklemenin neresi adalete sığıyor? 


BİR AĞAR MASALI

Bir varmış bir yokmuş... 

Yakın zaman içinde Mehmet Ağar, Bodrum Yalıkavak Marina’nın yönetiminden istifa etmiş. 

Ancak Ağar’ın Bodrum’la ilişkileri marina ile sınırlı değilmiş. 

2015 - 2018 yılları arasında Bodrum Adliyesi’nde görevde bulunan çok önemli bir yargı mensubu varmış. İkisi o kadar yakın olmuş ki adliyede Mehmet Ağar dönemi başlamış. Masal bu ya, Ağar parayı ilgilendiren davalarda o yargı mensubu sayesinde istediği kararı çıkarabiliyormuş. Dedikodular almış başını yürümüş. 

Gün gelmiş, Bodrum’daki bu “baba-oğul” ilişkisi Ankara’nın kulağına kadar gitmiş. Bunun üzerine ne olsa beğenirsiniz, yargı mensubu kritik koltuğunu kaybetmiş. İzmir’de daha pasif bir göreve getirilmiş. 

Günler, haftalar, aylar geçmiş... 

O yargı mensubu az gitmiş uz gitmiş. Bir de bakmış ki İzmir’de yine önemli bir koltuğa oturtulmuş. Gelgelelim, “orada evim var” diyerek Ağar ile hafta sonları Bodrum’da görüşmeye devam ediyormuş. 

Ah işte, yargı mensubu “sosyal demokrat biri” olarak biliniyormuş, akçeli işlere bulaşmaz sanılıyormuş. Belki doğruymuş ama bu ilişki de çok garipmiş. 

Acaba Ebru Gündeş’in vakti zamanında eşi Rıza Sarraf’a boşanma davasını Bodrum’da açmasını kim akıl vermiş? 

Elazığ milletvekili Tolga Ağar’ın AKP Ege Bölgesi Koordinatörü olmasında ve nisan sonunda bu görevden alınmasında, gökten düşen hangi elmaların payı varmış? 

Masalın yalanı mı olurmuş? 


MECLİS BAŞKANI ŞENTOP NEDEN SUSKUN?

Sedat Peker iddia ediyor: 

- Bir AKP milletvekili istedi, Hürriyet gazetesini bastırdım. 

- Bir AKP milletvekili istedi, eski AKP milletvekilinin kemiklerini kırdırdım. 

- Sivil şehit yasasını ben icat ettim. 

Neredeyse herkes konuştu bu politik iklimde... 

Cumhurbaşkanı Erdoğan da MHP lideri Bahçeli de tavrını açıkladı. İçişleri Bakanı Soylu iki kez canlı yayına çıktı. 

Ancak bir kişi sessizliğini koruyor. Halbuki, milletvekillerinin adının karıştığı böylesi vahim iddialar karşısında ne diyeceği merak ediliyor. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop’tan bahsediyorum. Kılıçdaroğlu ve 134 CHP milletvekili dahi Başkan Şentop’a başvurdu. Sedat Peker’den 10 bin dolar alan siyasetçinin kim olduğunun açıklanmasını istedi. 

Peki, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ne düşünüyor? Türkiye’nin en değerli koltuklarından birinde oturan ve kendisi de hukukçu olan Şentop’un ağzından çıkacak her harf önemliydi. 

Elbette gazeteci olarak kendisine sordum. Ancak yine sessiz kalmayı tercih etti, yanıt vermedi. 

Oysa, Meclis’in saygınlığını korumak için söylemesi gereken çok şey vardı.

Barış Pehlivan / CUMHURİYET  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder