Elma, günahın mı yoksa bilginin mi meyvesi?
Truva Savaşı’nın hikâyesi altın elma ile başlıyor. Pamuk Prenses bile zehirli elmayla kandırılıyor.
Kesiyorsun, bir yanı öbürüyle aynı. Ama elma, üstünde yaşadığı toprağın tarihini, inancını, yalanını binlerce yıldır kendisinde topluyor.
“Akbil skandalının kilit ismi yakalandı”.
4 Haziran 1999 günü, Necmi Kadıoğlu’nun Türkiye’ye dönüşünü gazeteler bu başlıkla duyuruyordu. Tayyip Erdoğan’ın bir numaralı sanık olduğu davanın kritik ismiydi. İBB’nin İştirak Dairesi Başkanı’ydı. “Akbil Necmi” diye anılıyordu. Operasyon başlayınca yurtdışına kaçmış, sonra teslim olmuş ve tutuklanmıştı.
Savcılığın iddiasına göre, Akbil gelirleri kayıt dışı bırakılarak “bir yerlere” para aktarılmıştı. İddianame, Akbil sonrası toplu taşıma araçlarını kullanan İstanbulluların yarıya düştüğünü anlatıyor, bunun hayatın akışına aykırı olduğunu vurguluyordu. Aslında Akbil davası kamu kaynaklarından kaçak yaratarak servet biriktirmenin kritik yargılamalarından biri olarak tarihe geçti. Yandaş şirketlere mi gitti, partinin kasasına mı, yoksa birilerinin cebine mi atıldı ya da AKP’nin kuruluşu için mi harcandı?.. Hep tartışmaların odağı oldu. AKP’nin iktidar olması, davanın kaderini değiştirdi. Sanıklar beraat etti.
ESENYURT’U NEDEN İSTEDİ?
Geçen hafta Sedat Peker’in Esenyurt iddialarının ardından ilçeye gittim. Esenyurt’taki silahlar ya da Esenyurt’taki kaset operasyonu konuşulurken asıl önemli olan Esenyurt’un rantıydı.
Akbil davasından kurtulan herkes yükselirken, Necmi Kadıoğlu 2004 yerel seçimlerinde Erdoğan’dan Esenyurt’u istemişti. O tarihte Esenyurt henüz ilçe bile değildi. 2008 yılında çıkan yasayla beldeden ilçeye dönüştü. Erdoğan’ın oluruyla 2004’te belediye başkanı olan Kadıoğlu, 2017’ye kadar 13 yıl Esenyurt’u yönetti. “Sağlık sorunları” diye açıklanan bir kaset operasyonu sonrası görevi bıraktı.
Sahi, neden başka bir ilçe değil de Esenyurt? Necmi Kadıoğlu’nun 17 yıl önce aklından geçeni bugün Esenyurt sokaklarında gezince daha iyi anlıyorsunuz. Ne altın, ne dolar, ne faiz… Hiçbiri İstanbul toprağı kadar kazandırmıyor. Esenyurt’ta küçük bir toprağa dikilen kule milyonlarca para demek. Haliyle yıllar önce adı üstünde, yeşil ve rüzgârlı bir yurt olan ilçe, Kadıoğlu döneminde bir beton cennetine dönüştü. Birilerine de çok kazandırdı. Esenyurt büyürken, dükkânları holdinge dönüştü. Binalar yükselirken kimi siyasetçiler zenginleşti. Halkın dev kulelerdeki odalara sıkıştığı Esenyurt, resmi olarak bir milyon, gerçekte bunun bir buçuk katına yaklaşan nüfusuyla toprak rantıyla zenginleşmenin tarihi sembolü oldu. Kadıoğlu’na yıllar önce kimi dava arkadaşlarını da şaşırtacak şekilde “Esenyurt beldesine başkan olmak istiyorum” dedirten, aslında Akbil davasındaki hikâyenin devamıydı.
SOYLU, ŞİRKETİN RESMİ SİTESİNDE
Peker, en çok o kelimeyi kullandı: Özyurt. Esenyurt sokaklarında gezince buranın artık “Özyurt” olarak anıldığını görüyorsunuz. Yüksek kulelerin üstünde hep bu isim yazıyor. Aslında iki Özyurt birbirine karıştırılıyor: Özyurt AŞ ve Özyurtlar Holding. Özyurt AŞ’nin başında Orhan Özyurt, Özyurtlar Holding’in başında ise Tamer Özyurt var. Aynı soyadı taşıyan, biri Trabzonlu diğeri Antepli iki aile, iki şirket farklı. Ancak onları birleştiren Esenyurt ve Kadıoğlu’nun arkalarındaki desteği. Bir de iki şirketin de son dönemde İçişleri Bakanı ile anılıyor olması. Gizli saklı da değil. Öyle ki bugün Özyurt AŞ’nin resmi sayfasına girdiğinizde, şirket haberlerinin birinci sırasında sizi şu haber karşılıyor: “Bakan Soylu ziyareti”. Esenyurt’ta Özyurt’un Soylu’ya yakınlığı herkesin konuştuğu sır. Zira Orhan Özyurt, Soylu’ya bir telefon uzaklıkta olduğu gibi, zaman zaman iki ismin görüştüğü biliniyor.
İki şirketin de Esenyurt’ta Kadıoğlu dönemindeki büyümesi göz kamaştırıyor. Özyurtlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Özyurt, ticari hayatını şöyle anlatıyor: “22 yaşında Esenyurt’ta 25 metrekarelik bir alanda yapı malzemeleri satışı yapılan nalburiye dükkânı açtı. (…) 2005 yılında inşaat sektörüne atılan Tamer Özyurt, konut ve işyeri yapımına başladı.”
Esenyurt’ta sıradan bir nalburken, Kadıoğlu dönemiyle inşaata atılan Özyurtlar, artık milyar dolarlık projelerin yaratıcısı. Bir buçuk milyon kilometrekarelik alana bugüne kadar 15 bin konut inşa eden holdingin projelerinin tamamına yakını Esenyurt’ta. Şirketin bütün projelerinin başına N harfi koyuyor olması, “Necmi’nin N’si” dedikodusunun yapılmasına neden oluyor.
ESENYURT DEĞİL ÖZYURT
Özyurt AŞ’nin Necmi Kadıoğlu ile ilişkisi ise daha da aleni. Esenyurt’ta Kadıoğlu dönemi ihalelerinin aslan payı Özyurt AŞ’nin. Bugünkü CHP’li Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt ile yaptığımız görüşmede, Özyurt AŞ’nin Kadıoğlu döneminde sadece belediyeden aldığı kamu ihalelerinin, yeniden değerlendirmeyle 600-700 milyon lira ettiğini söyledi. Buna, Esenyurt Belediyesi’nin dışındaki kurumlardan eklenen projelerle zenginlik sayılamaz hale geliyor. Esenyurt’taki metrobüs hattından ilçe meydanına, merkezdeki Recep Tayyip Erdoğan Parkı’ndan İstanbulspor’un maçlarını yaptığı Necmi Kadıoğlu Stadı’na her yer Özyurt.
Bununla da kalmamış, Özyurt AŞ, Kadıoğlu döneminde belediye ile sıra dışı bir ilişki kurmuş. Bugün ilçe merkezinde dev bir AVM-ofis projesi var. 200 bin metrekare kapalı alanı olan binaya, 1 ile 2 milyar arasında değer biçiliyor. Bu alan eskiden Esenyurt Belediyesi’ne ait iken Kadıoğlu döneminde Özyurt AŞ ile çok özel bir anlaşma yapılmış. Projenin inşası karşılığında yüzde 73’ü şirkete verilirken yüzde 27 belediyenin olmuş.
Esenyurt’ta belediye binası da kaymakamlık da bu binanın içinde. Ancak en ilginci Sedat Peker’in iddialarına konu olan Esenyurt Üniversitesi de burada bulunuyor. Esenyurt Üniversitesi, Kadıoğlu-Özyurt ortaklığına dair hiçbir şüphe bırakmıyor. Esenyurt Üniversitesi’nin 2013 yılındaki kurucusu, 2011 yılında hayata geçen Yeşilköy 2001 Eğitim, Sağlık, Kültür Vakfı. Üniversitenin mütevelli heyeti başkanı Orhan Özyurt, mütevelli heyeti üyesi Necmi Kadıoğlu, oğlu Ahmet İsmail Kadıoğlu, belediyedeki eski yardımcısı Sebahattin Fidan ve eski müdürü Müge Doğan adeta bir Kadıoğlu-Özyurt projesini gösteriyor.
KENDİ VAKFINA BEDELSİZ ARAZİ
AVM binasındaki üniversiteye Kadıoğlu, belediyeye ait 25 dönümlük araziyi bedelsiz tahsis etti. Bugün Esenyurt’u yöneten yeni başkan üç yıl süren mücadelenin sonucunda bu çok kıymetli araziyi geçen hafta geri aldı. Gel-gitli karar bir yana, olay, bir belediye başkanının kendi vakfına bedelsiz arazi vermesi şeklinde tarihe geçti. Üniversitenin kontrol ettiği dev bütçe hatırlanırsa “her şeyin başı eğitim” felsefesi biraz yanlış anlaşılmış görünüyor. YÖK bile Esenyurt Üniversitesi’ni Araştırma ve Geliştirme’ye 294 bin lira, reklama 1 milyon 517 bin lira ayırdığı için eleştiren bir rapor yazdı.
Esenyurt modeli, İstanbul’da bir ilçe yaratıp betona boğarak holdingleşmenin, siyaseti ve siyasetçileri beslemenin açık modeli gibi. Elbette rant bol olunca, işin içine çoğu kez mafyanın karıştığı öyküler birbirini izliyor. Kadıoğlu, Özyurt, Soylu adlarının birbirine karıştığı bu hikâyenin sonunda gökten üç tane elma düşmüyor. Çünkü elma ağacı bile kesildi, toprağı “kupon arazi” diye satıldı, üstüne göksüz bina dikildi.
Barış Terkoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder